Yeni kabinenin ilan edilmesiyle birlikte tepemizden aşağı boca edilen bir kova soğuk suyla, 3 haftadır süren tatlı rüya bitti…
50 küsur sivil kurum ve bir o kadar yerel yönetim temsilcisinin altına imza koyduğu ilimizin hükümetten bakan talepnamesi, Başbakanlık katındaki çöp kovasının yolunu tuttu.
Teselli olacaksa eğer, yüzde binbeşyüz penaltıya sebebiyet verip de hala itiraz eden futbolcuyu sonraki pozisyonlarda hakemin ister istemez kollaması gibi…
Bu süreçte kopardığımız patırtıya karşılık vermeyen hükümet, bakarsınız duyduğu mahcubiyet ölçüsünde ileride ilimize bir çıkma yapabilir.
Hükümetten ümit kesilmez…
Bakanlık olmadı komisyon olur veya olmaz olmaz demeyin hiç akla hayale gelmeyecek bir kamu yatırımı olur.
Plakamızın son bakanlık gördüğü tarihten bugüne tam 17 yıldır süren orucumuzu açmaya çok yaklaşmıştık ki, hayallerimiz bu kez de Bozdağ’ın ardında kaldı…
Öyle görünüyor ki ya kendi kendimize gelin güvey olduk ya da yanlış bakanlığa oynadık, ne de olsa kimin kırmızı plakalı arabaya bineceği kimin kime “Belgelerini al Genel Merkez’e adaylık başvurunu yap” demesinden belliydi.
En son 55’inci hükümette vilayetimiz bakan görmüştü, üst üste kurulan 9’uncu hükümet bu, yok oğlu yok, dönüp Kastamonu’ya Bakan yok, Bayburt’a var Kastamonu’ya yok, BAKAP BAKAP diye tepinmemiz boşa değil, 6 vilayete 1 bakan yok…
Bölgelerarası denge edebiyatı traş, Batı Karadeniz’e yok, birbirine yapışık Samsun, Ordu, Sivas, Yozgat, Kayseri, Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, Mersin, Konya, Ankara, Eskişehir, Afyonkarahisar illerine birer birer bakan var.
Bakan çıkaramadık ama kabinede sırtımızı dayayacak iki Başbakan Yardımcısı var gibi duruyor…
Biri dede hatırına artık kendini ne kadar Kastamonulu sayarsa Ordulu Numan Kurtulmuş, diğeri ise dost hatırı namına yeni hükümette paranın patronu Batman Gercüşlü Mehmet Şimşek.
9 hükümettir yenilen pehlivana döndük adeta…
Aman güreşe doymayalım, önümüzdeki hükümetlere bakalım.
Not 1: Bürokratların, siyasilerin, sivil toplum örgütü temsilcilerinin yayımladıkları 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne dair kutlama mesajlarını bir bir okudum, rast geldiğim 4 mesaj resmen içimi kararttı…
24 Kasım’ın “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmasına Atatürk’e 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri’nin açılışı ile birlikte “Başöğretmenlik” unvanı verilmesinin vesile olduğundan bihaber olan ve mesajlarında Atatürk’ün ismine adeta sözleşmişçesine yer vermeyen milletvekillerimiz var misal, bir tane olsa yine iyi; duble.
Usulen vilayetimizin “Başöğretmeni” demek lazım heralde… Rektörün mesajında da tek kelime “Atatürk” yok iyi mi?
Atatürk’ün “Öğretmenler; yeni nesli, Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır…” dediği öğretmenlerimizden bir kısmının üyesi olduğu sendika ise “üstüne koymuş”…
Atatürk’ü tek kelime ile de olsa anmayı bırak, bol bolamat ek ders ücreti rakamlarını boca etmiş.
Ah Atatürk vah Atatürk…
Ne diye kurtardın şu vatanı, padişah hazretlerinin nezaretinde, Amerikan mandası, İngiliz sömürgesi, İtalyan eyaleti, Fransız kantonu, Yunan vilayeti, Arap sayfiyesi olarak yamalı bohça halinde şu günlere gelsek fena mı olurdu yani!