Tarih 7 Ekim 2019.
Medyada ve gazetemizde İHA kaynaklı bir haber yayınlandı.
O günden bu yana ne zaman fırsat bulsak okuyoruz…
Her okuyuşumuzda boğazımız düğümleniyor…
İçimiz yanıyor…
Yürek sızımız daha da artıyor…
●●●
İki hafta önce, “Tarihten ders almak!” başlığıyla yayınlanan yazımızda, Mardin Mazıdağı’ndaki 1.2 milyar dolarlık yatırımla ilgili olarak:
“Küre’den çıkarılan cevherin…
İlçenin dağında taşında yüzyıllardır âtıl olarak bekleyen cürufun içindeki çok değerli kobaltın…
Mardin Mazıdağı’nda, 1.2 milyar dolarlık yatırımla kurulan dev fabrikada ayrıştırılarak dünyaya satılmaya başlanmasıyla…
1.500 kişiye doğrudan… 25.000 kişiye dolaylı olarak istihdam sağlandığını hatırladığımızda…
Ve ekonomimize kazandırılan yıllık 620 milyon dolarlık geliri dikkate aldığımızda…
Ülkemizin bir ferdi olarak elbette seviniyoruz…
Ancak…
Yer altı zenginliğimizi yöremizin zenginliğine dönüştürmeyi becerememenin “burukluğunu” yaşamaktan da kendimizi alıkoyamıyoruz.
Hele…
TÜİK’in yeni açıklanan nüfus verilerine göre ilimizin kan kaybetmeye devam ettiği bir kez daha gözlerimizin önüne serilmişken “burukluğumuz” giderek katmerleniyor…” demiştik.
●●●
Bu hatırlatmadan sonra…
Derin bir nefes alıp…
Nasıl görkemli bir tablodan mahrum kalmışız, beraberce tekrar okuyalım…
“Mazıdağı’na kurulan 1.2 milyar dolarlık tesis tersine göçün adresi oldu: 1500 kişiye istihdam sağlandı.
Türkiye’de ‘’Mardin – Münih hattı’’ deyimiyle göçün simgesi olan Mardin, 1.2 milyarlık yatırım ile Güney Doğu Anadolu’da tersine göçün adresi oldu. Cengiz Holding tarafından yapılan yatırım ile bin 500 kişiye doğrudan istihdam imkânı oluştururken yaklaşık 25 bin kişiye de dolaylı iş imkânı sağladı. Geçen yıl Mardin’de yüzde 25 olan işsizlik oranı bir yılda yüzde 20,6’ya düştü.
Tersine göçün simgesi oldu
Eti Bakır Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri Genel Müdürü Emre Kayışoğlu, tesisin bölgenin çehresini nasıl değiştirdiğini; kalkınmanın simgesi olma hikâyesini rakamlarla anlattı: ‘’Yatırım aşamasında, tesis tamamlandığında bin 100 kişinin doğrudan çalışması planlanıyordu ancak şu anda bu sayıyı geçtik ve bin 500’e ulaştık. Bin 500 kişiden toplam bin 19 kişi Mardin sınırları içinden istihdam edildi. Yerel istihdama katkı prensibi bizim için çok önemli ve bu nedenle bin 19 Mardinli çalışanın 847’si ise Mazıdağlılar’dan oluştu. Şöyle bir örnek vereyim, şu anda fabrikaya yakın olan 2 köyün istihdam edilebilir nüfusunun nerdeyse tamamı tesislerimizde çalışıyor. Fabrikamıza sınır olan Kocakent köyünden 900 kişi inşaat aşamasında istihdam edildi. Şu anda ise bin 500 kişilik fabrikanın 200’ü Kocakent sakinlerinden oluşuyor. Bu ise şu anlama geliyor; her evden bir kişi tesisimizde çalışıyor.’’
İşsizlik oranı düştü
Kayışoğlu, bir kişinin bile işe girmesinin kendileri için çok önemli olduğunu ifade etti: ‘’İnşaat aşamasında 5 bin kişiye doğrudan, 25 bin kişiye dolaylı iş imkânı sağladık. Tesis üretime başlayınca da 1.500 kişilik bir kadromuz oluştu. Mardin’in nüfusu yaklaşık 800 bin ve 200 bin kişi ise 18 yaş üstü hesaplanıyor. Mardin’de geçen yıl işsizlik oranı yüzde 25 idi. Şimdi ise bu rakam yüzde 20,6’ya inmiş durumda. Bu rakamlar tesisimizin bölgeye etkisini gösteriyor. Ekosistem geliştikçe bu rakamların olumlu yönde değişeceğini öngörüyoruz.’’
Mühendisler geri döndü
Kayışoğlu sadece işçilerin değil beyaz yakalıların da Mardinli olmalarına dikkat ettiklerini ve Mardin’den Türkiye’nin dört bir yanına göç eden mühendislerin, yöneticilerin memleketlerine dönmelerini sağladıklarını söyledi. Tesisin sahip olduğu özellikler yüzünden yabancıların da dikkatini çektiğini belirten Kayışoğlu, yabancı uyruklu 36 çalışan ile Mardin’e uluslararası köprü kurduklarını ifade etti.
İlçenin nüfusu arttı
Emre Kayışoğlu, yapılan yatırım ile hem Mardin’in hem de Mazıdağı’nın çehresinin değişmeye başladığına da dikkat çekti: ‘’Mazıdağı’nın 2014 yılında 33 bin 70 olan nüfusu 2015’de 33 bin 930’a, 2016’da 33 bin 972’ye, 2017’de 34 bin 745’e ve 2018’de ise 35 bin 757’ye yükseldi. Bu rakamlar bize Mazıdağı’nın bölgede çekim merkezi olduğunu gösteriyor. Hatta sadece Mardin’i değil bölgeyi de etkiledik.
Lokanta sayısı 20 kat, kiralar 3 kat arttı
Eti Bakır Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri, ilçede de büyük gelişime neden oldu. Kayışoğlu bu değişimi de anlattı: ‘’2012 yılında Mazıdağı bir kasaba gibiydi. 2012’de sadece bir lokanta olan ilçede şimdi 20’nin üzerinde yeme içme mekânı ve kafeler açıldı. Sadece 3 olan berber sayısı ise yine 20’nin üzerine çıktı. O dönemde yüksek katlı binaların sayısı bir elin parmakları kadar yokken şimdi şehirde siteler kurulmaya başlandı. Artık ilçede 2 futbol takımı ve 1 spor salonu buluyor. Bu gelişim doğal olarak bazı fiyatların artmasına da neden oldu. Daha önceleri 400 – 500 lira olan kiralar bin 200 liraya yükseldi.’’
Aylık 10 milyon liralık katkı
Kayışoğlu, ilçenin ekonomik girdisine aylık 10 milyon liralık katkıda bulunduklarını söyledi: ‘’Mazıdağı’na sadece istihdam sağlamıyoruz. Prensip olarak ihtiyaçlarımızı da Mazıdağı’ndan temin ediyoruz. İlçeye maaş gelirinin yanı sıra satın almalar yoluyla yaklaşık ayda 10 milyon TL bırakıyoruz.’’
Teknoloji üssü
Son teknolojilerin kullanıldığı tesiste, tasarım ve yapım aşamasında dünyanın önde gelen mühendislik şirketlerinden 22 ülkeden 285 yabancı mühendis Mazıdağı’nda Türk mühendisler ile birlikte çalıştı.
Dünyada örneği yok
Kayışoğlu tesis hakkında ise şu bilgileri paylaştı: “Metal geri kazanım ile entegre olan tek tesis Türkiye’de. Dünyada metal geri kazanım tesisleri var. Ancak gübre ile entegre olan tek tesis bizimki. Fabrikamız yılda 350 milyon dolarlık gübre, 270 milyon dolarlık metal ithalatının da önüne geçecek. Türkiye, gübre üretiminde kullanılan hammadde bakımından yüzde 95 oranında dışa bağımlı bir ülke. Türkiye yıllık 5 milyon ton olan gübre tüketiminin yarısını ithal ediyor. İthalata yılda 1.1 milyar dolar para ödüyoruz. Kaldı ki; bu fabrika hammaddesinin yüzde 90’ını yurt içinden sağlayacak. Zaten, diğer yüzde 10’luk bölümü ise doğalgaz. Fabrikamızın elektriğini de fabrikamızda üreteceğiz. Sektörde kendi kendine yeten tek fabrika olacak. Hammadde konusunda da dışa bağımlı olmayacağımız için ürettiğimiz gübre ithalatın direkt olarak önüne geçecek.”
Çalışana yüzme havuzu ve hobi bahçesi
1 milyon 580 bin metrekare alana yayılan Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri’nde çalışanlar için sosyal tesisler de bulunuyor. Açık yüzme havuzunun yanı sıra açık ve kapalı spor salonları, hobi bahçesi bulunuyor. Çalışanlar arası spor turnuvaları düzenleniyor. Geçtiğimiz 5 yıl içerisinde 15 bin 400 ağaç dikimi gerçekleştirilen tesiste 3 km. uzunluğunda yürüyüş parkuru da bulunuyor.”
Haberin devamındaki “Köye dönüş mektupları”ndan bazıları da şöyle:
“Fatih DEMİR: İzmir’den Mardin’e uzanan bir hikâye
Liseden sonra 9 Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce İşletme Bölümü’nü kazandım. İzmir’e yola çıktığımda artık doğduğum topraklara arada bir gelebileceğimi düşünüyordum. Büyük firmalarda çalışmanın her zaman daha iyi olduğunu biliyoruz. İşte bu yüzden de geri dönüşüm imkânsıza yakındı. Fakat Eti Bakır’ın Mardin’de dev bir tesis kurduğunu duyduğumda başvurumu yaptım ve işe kabul edildim. Büyüdüğüm şehirde yaşamak ve onlara borcumu ödemek için fırsat kapıma gelmişti. Hem bölgeme hem bana katkı sunan Eti Bakır’a hayâllerimin peşinden koşma fırsatı verdiği için teşekkür ederim.
Bilal AKTEMUR: Fransa’dan Mazıdağı’na
Babam 1988 yılında bu fabrika devlette fosfat tesisi olarak işletilmekteyken 1996 yılına kadar burada çalıştı. Sonra fosfat tesisleri kapandığında Balıkesir’e tayini çıktı. Uzun yıllar burada çalıştı. Ben Fransa’ya yerleştim. 2012 yılında babamın hastalığı nedeniyle Türkiye’ye döndüm. Bir süre Bigadiç’te yaşadıktan sonra fosfat tesislerinin yerine kocaman bir fabrika kurulduğunu öğrendim. Memleketime dönmek için önüme çıkan bu fırsatı iyi değerlendirdim. Şimdi kendi topraklarımda bu ülkeye hizmet etmenin mutluluğunu yaşıyorum.
Hasan ERBEK: ‘Hasan köyüne geri dön’ telefonu
1994 yılında Mardin’de dünyaya geldim. Ortaokulu da Mazıdağı’nda okuduktan sonra Diyarbakır Anadolu Lisesi’ni kazandım. Bu benim için Mardin’e veda etmek anlamına geliyordu. Babam MTA’da memur olarak çalıştığı için kalabalık olan çocuklarının okumasını ve hayata tutunmasını istiyordu. Diyarbakır’da geçen 4 yılın sonunda hayallerim de büyümüştü. En büyük şehir olan İstanbul’da, İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme okudum. Dünyanın her yerine CV gönderdim. Abim bu fabrikada inşaat mühendisiydi. Beni aradı ve “Memleketimize dön” dedi. Hayâllerimi fazlasıyla karşılayan bu tesis, veda ettiğim Mardin’e tekrar kavuşmamı sağladı. Bu tesis sadece istihdam anlamına gelmiyor. Ülkenin cari açığını ikame ediyor. Köyüme geri döndüm ve çok mutluyum.
Nurşen AKTAŞ: Dünyanın en büyük tesisini arıyordum
İlk ve orta öğretimimi Mazıdağı’nda tamamladıktan sonra İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi’nde okudum. Mühendis olarak bilgilerimin tamamını kapsayan bir entegre tesiste çalışmak istiyordum. Ancak bu tesisin başka bir yerde, muhtemelen de yurt dışında olmasını bekliyordum. İşin açığı uzakta yaşama hallerinin devam etmesinden kaçış yok düşüncesindeydim. Dünyanın herhangi bir yerinde aradığım büyük tesisin benim topraklarımda kurulmuş olmasının ne kadar değerli olduğunu sadece ben anlayabilirim diye düşünüyorum. Şimdi arkadaşlarımın, ailemin yanında ve aradığım şirkette çalışıyorum. Bu yatırımı buraya kazandıran herkese minnettarım.
Abdülkerim Üner: Hayatı Mazıdağı’nda yakaladım
1974 yılında Elazığ’da dünyaya geldim. Babam ETİ Alüminyum Tesisleri’nde çalışıyordu. 2006 yılında ben de aynı tesiste çalışmaya başladım. Daha sonra ayrıldım. Ardından çok düzenli bir hayatım olmadı. Rüzgâr beni farklı yerlere savurdu. Savrulmuş bir hayat yaşarken Mazıdağ’daki Cengiz Holding’in yatırımı olduğunu öğrendim ve İşletme Müdürü’nü eskiden tanıdığım için burada işçi olarak çalışmaya başladım. Sonra idareci konuma geçtim. Bölge insanı olan eşimle tanıştım ve şu an 3 çocuğum var. Burası sayesinde hayata tutundum.
Savaş Özden: Gurbetten yuvama döndüm
29 yaşındayım. Mazıdağı Endüstri Meslek Lisesi mezunuyum. İlk, orta ve lise tahsilimden sonra buralarda iş imkânı olmadığı için ekmeğimizin peşinde memleketten ayrıldım. Önce İstanbul’a gittim. Orada zor şartlar altında çalıştım. Ama evimi hep özledim. Sonra Urfa’da bir iş imkânı buldum, eve yakın olmak için İstanbul’dan Urfa’ya taşındım. Ardından buradaki fabrika açılınca yuvama geri döndüm.
Sedat Can: Mersin ve Ankara’dan sonra son durak memleket
Ben Diyarbakırlıyım. İlk, orta ve liseyi Lice’de okudum. Ardından Mersin Çağ Üniversitesi Bilgisayar Teknolojileri ve Bilişim Sistemleri Bölümü’nü kazanarak Mersin’e gittim. Mezun olunca doğal olarak memlekette iş bulamadım. Ankara’da bir yazılım şirketinde işe başladım. 3 yıl çalıştım sonra Mazıdağı’ndaki fabrikanın açıldığını öğrenince memlekete dönme fırsatı buldum. Sonuçta Mazıdağı her ne kadar Mardin sınırları içinde olsa da tam olarak Diyarbakır ile Mardin arasında bulunuyor.”
●●●
Kastamonu’ya…
Küre’ye zerre kadar aidiyet hissediyorsanız…
Bu yazı, başucu yazınız olsun.
Okuyun…
Bir daha okuyun…
Bir daha, bir daha okuyun…
Hatta çerçeveletip duvarınıza asın…
Neler kaçırmışız her daim görün…
Ki, bundan sonrası için bize ders olsun!
●●●
Ah bizim…
Âlemin ham madde tedarikçiliğiyle yetinmeyi marifet zanneden…
Kayıkçı kavgalarıyla…
Bi kaşık suda koparılan fırtınalarla ömrünü tüketen…
Tek tek ağaçlarla uğraşırken ormanı gözden kaçıran…
Garip memleketimiz.
●●●
Son sözümüz:
Ne olur işlerini Küre örneğindeki gibi takip etme Kastamonu!
Mehmet Yücel