İlimizin son yarım asrına damga vurdu, “sözü ve hatırı sayılır” kişiliğiyle topluma örnek oldu, bakmayın “lise müdürü” olarak tarihe geçmesine aslında kendisi “okuldu”…
Işığı ilelebet Kastamonu’ya yadigar.
“Yeri asla doldurulamayacak kayıplar” devrini yaşıyoruz…
Son kaybımız “İsmail Dönmez”.
Bir taş plak sesi daha asla yitmeyeceği gök kubbedeki yerini aldı…
Sedası daim gönüllerde.
“İz bıraktı”…
Adımını 1957’de öğrenci olarak attığı Kastamonu Lisesi’nin “yurda irfan meşalesi” olmasına ömrünü adadı, idareci olarak emsali olmayacak emeğe imza attı, yurtiçi ve yurtdışında kazandırdığı başarılar ile tarih yazdı.
“Beden eğitimi” öğretmeni olsa da asıl alanı “hayat bilgisi” dersiydi…
Diploma verdiği her öğrencisi toplumda örnek oldu.
Spor alanında da “okul” oldu…
Kuruluşundan itibaren terini akıttığı Kastamonuspor’da hem oyuncu hem idareci hem de kulüp başkanı oldu, yeri geldiğinde sağlığını bozdu ama “kırmızı siyah çubuklu” formayı asla gönlünden çıkarmadı, layığıyla “spor adamı” olmasının mükafatını Kastamonu aldı, spora farklı dallarda nefes verdi, sayısız sporcu yetişti sayesinde.
Toplum lideriydi…
Kastamonu’yu ayakta tutan sütunlardan biriydi.
Kastamonu kıymeti ölçülmeyecek bir hazinesini ebediyete yolcu etti…
Eserlerinde yaşayacak.
Kastamonu’nun ortak anısıdır İsmail Dönmez….
Gönülden hiç düşmeyecek.
Esnafı elektrik çarptı
Katbekat zamlanmış elektrik faturaları tüketici ile buluşmayı sürdürüyor, tutarı her gören vatandaşın ilk önce gözbebekleri büyüyor, ardından şalterleri atıyor, zangır zangır bir titreme sarıyor…
Önüne her çıkanı çarpıyor elektrik.
Mesken ayrı dert…
İşyeri apayrı dert.
“Nohut oda bakla sofa” esnaf dükkanı boyunu kat kat aşan faturaya muhatap…
Avuç içi ebatlı dükkanlarda havanın ayazını kırmak için düğmesine dirhem dirhem dokunulan aletlerin bile sarfiyatına güç yetmiyor.
Elektrikli ısıtıcı değil de…
Maliyetine bakarsanız sanırsınız uzaydan gelmiş UFO.
Kiradan yüksek elekrik faturası olur mu?…
Bu deve güdülür mü?
Esnaf evine ekmek mi götürsün yoksa özel elektrik dağıtım şirketlerine para yetiştirmek için kul köle mi olsun?…
Nasıl bir cendere?
(Hadi doğalgaz “ithal”, vananın ucu “elde”, fatura karşısında vatandaş “biçare”…
Övündüğümüz hidroelektrik barajlar, zehirine katlandığımız termik santraller, derelerimizi heba ettiğimiz HES’ler de mi ithal?
TBMM’de elektrik ücretlendirmesiyle ilgili düzenlemeye “kabul oyu” veren siyasi partiler el kaldırsın…
Yahut hiç timsah gözyaşı dökmesinler.)
Esnaf kan ağlıyor…
Elektrik faturasına gücü yetmiyor.
Doğalgaz olmasa da olur esnaf dükkanında…
Elektrik olmazsa olmaz ama.
Ateş bacayı sarmışken…
Su yetiştiren, derman arayan, merhem olan kimsesi de yok garibimin.
Bir kez daha örgütsüzlüğüne yansın esnaf…
Bir başına ağlasın.
MUSTAFA AFACAN