Anadolu turnelerine çıktığımızda neden duraklarımızdan biri Kastamonu değil diye sorardım ve aldığım yanıt hep şu oldu: “Yeterli teknik donanıma sahip bir sahnesi yok”. Doğduğum şehrin böyle bir sahnesinin olmaması beni hep üzdü.
Tiyatro oyuncusu Tülay Hanım sahne evreninin en parlak yıldızlarından biri. Elbette Kastamonulu olmasından dolayı kendisini bu sayfada ağırlıyor olmak bambaşka bir gurur olsa da böylesi büyük bir sanatçıyı tek bir kent kimliğiyle tanımlamak haksızlık olur.
Oldukça üretken sanat yaşamı içinde Ben BertoltBrecht, Fırtına, Rita’nın Şarkısı, Böcek, JeanneD’arc’ın Öteki Ölümü, Üç Kuruşluk Opera,Atları da Vururlar gibi anıt oyunlar başta olmak üzere sayısız eserle seyirci karşısına çıktı. Aynı şekilde Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri, Afife Tiyatro Ödülleri gibi ülkenin en önemli ödülleri gibi yılın en başarılı kadın oyuncusu başta olmak üzere yine sayısız dalda bir çok ödüle layık görüldü.
Tiyatronun yanında sinema ve TV oyunculuğu da bulunan Tülay Günal,Sis ve Gece, Küçük Günahlar, Rüzgarda Salınan Nilüfer isimli sinema filmlerimde rol almasının yanında İkimizin Sırrı, Çatı Katı Aşk, Kördüğüm, Kuzgun, Tatlı Küçük Yalancılar, Umutsuz Ev Kadınları ve Asi adlı TV dizileri ve internet paltformunda yayınlanan fenomen dizi Fi ile de ülkenin en tanınan ve en beğenilen isimleri arasına girdi.
Tülay Hanım,, Nazım Hikmet’in yaşamından ve eserlerinden kesitlerinden oluşmuş muazzam bir oyunu, “Yaşamaya Dair”i de büyük usta Genco Erkal ile birlikte yaklaşık on yıldırda aralıksız sahneye koyuyor. Nazım Hikmet’in ölümünün 50. yıldönümünde Genco Erkal tarafından uyarlanıp yönetilen oyun aynı zamanda bir müzikal. İşte burada yine Tülay Hanım’ın sahne performansına muhteşem sesi de eşlik ediyor ve ortaya ölümsüz bir eser çıkıyor.
Dünyanın her yerinden yoğun hayran kitlesi bulunan sanatçı aynı zamanda çok aktif bir sosyal medya kullancısı. Sahne, perde ve ekrandaki eşsiz yeteneği ile Türkiye’nin yakın geleceğindeki “diva”larından biri olacak Tülay Günal Göncü sanatımızı her geçen gün eşsiz kılarken kendisinin Kastamonu ile olan bağlantısı nedeniyle bizler için de ayrıcabir onur kaynağı.
Tülay Hanım’la Kastamonu, kadın ve sanat üzerine söyleşimiz eminim ben kadar tüm okuyucularımızı da heyecanlandıracaktır.
-Tülay Hanım kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
– Eğitim hayatım Ankara’da geçti. Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Tiyatro Oyunculuk Anabilim Dalı’ndan mezun olduktan sonra Devlet Tiyatrosu sınavlarına girdim ve Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda 5 yıl boyunca sürecek mecburi hizmetimi tamamladım.Ardından Ankara Devlet Tiyatrosu’na tayin oldum. Halen Ankara Devlet Tiyatrosu oyuncusuyum.Şu an İstanbul’da yaşıyorum.Tiyatro,film ve dizi çalışmalarım devam ediyor.
– Kastamonu ile bağlantınızı öğrenebilir miyiz?
– Kastamonu doğumluyum.Babamın memuriyeti dolayısıyla şehir şehir dolaşmışız. Ancak annem beni memleketinde, Kastamonu’da, ailesinin yanında doğurmak istemiş.Çocukluğumda hatırladığım en güçlü duygu, her yaz sömestr tatilinde annemle birlikte Kastamonu’ya gidecek olmanın heyecanıydı.Bir an önce okulların tatil olmasını isterdim.Anneanneme ayrı bir düşkünlüğüm vardı; en iyi arkadaşımdı.Kocaman bahçesi olan bir evde yaşıyorlardı.O bahçede ve evde çok güzel günlerim oldu.
– Kastamonu ile bağlantınız başka şehirlerde yaşadığınız sürede nasıl devam etti?
– Mesleğim gereği Türkiye’yi karış karış dolaştım,hep çok yoğun ve hareketli bir hayatım oldu. Fırsat bulduğum her zaman soluğu Kastamonu’da,anneannemin yanında alırdım.2005’teanneannemi kaybedince bir süre gidemedim.O güzel ev yıkıldı.Yerine sevimsiz binalar dikildi. O hâlini görmek bana hep acı verdi.Anılarım da yok olmuştu sanki. Ne yazık ki bu ülkede kimse doğduğu evde ölmez.
– Sanat hayatınızdaki kırılma/dönüm anları nelerdir?
– Diyarbakır’da geçirdiğim 5 yıl…24 saat tiyatro vardı hayatımızda. Seyircimizi kaliteli oyunlarla buluşturmak için gece gündüz çalışırdık.O dönem Diyarbakır Olağanüstü Hâl bölgesiydi.20’li yaşların başlarında Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerden oraya gelen bizler için koşullar hiç de kolay değildi; ama işte ideallerimiz vardı. Zaten ne için okumuştuk? Tiyatroyu her yere götürmekti amacımız. Sahnesi olan bütün doğu illerine turneler yaptık.Zaman içinde muhteşem bir seyirci kitlesi oluşmuştu. Shakespeare, Molière, Musahipzade Celal,Güngör Dilmen,Orhan Asena, Mehmet Baydur gibi dünya ve Türkiye tiyatrosunın en önemli yazarlarının oyunları ile buluşuyordu seyircimiz. Harika bir ekiptik .Disiplinli, çalışkan,işini tutkuyla yapan insanlarla birarada üretmenin hazzını yaşadım.
– Devam eden ve yakın gelecekteki projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
– Şu an yurtdışında yayınlanacak bir dizide oynuyorum.Türkiye çekimlerini tamamladık.Nisan’da yurtdışı çekimleri başlayacak.Bir sinema filmi projem var.Mayıs sonu,Haziran başı gibi çekimlere başlayacağız bir aksilik olmazsa.Genco Erkal ile birlikte “Yaşamaya Dair” oyunumuz devam ediyor.10.yıla yaklaşıyoruz.
-Bir vatandaş ve bir kadın sanatçı olarak dünyanın neresinde olursa olsun yaşanan mağduriyetlere karşı muhalif bir tavrınız var? Bu sanatçının misyonu mudur sizce?
– Sanat ve sanatçı doğası gereği muhaliftir.Aksi düşünülemez.
– Ülkemizde özellikle günümüzdeki koşullara bakarak tiyatro sanatının ve tiyatrocuların durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Pandemi ve ekonomik kriz her şeyi ağır bir şekilde etkilediği gibi tiyatro da bundan nasibini aldı. Bilhassa özel tiyatrolar çok fazla yara aldı.Çoğu ya kapandı ya da güçlükle ayakta duruyor. Ancak umudumuzu kaybetmeyeceğiz tabii.
– Hem sahne hem de ekranlarda Kastamonu’yu da temsil ettiğinizi düşünüyor musunuz?
– Bunu herhalde Kastamonulular, Kastamonu halkı takdir eder.
– Sizce Kastamonu, özellikle kadın sanatçı yetiştirebiliyor mu? Daha çok ve nitelikli kadın sanatçı yetişmesi için neler yapmak gerekir?
– Kültür ve sanat politikasının olmadığı ya da içinin boşaltıldığı bir yerde gerçek anlamda sanatçı yetişemez. Kız çocuklarının daha küçük yaşta sanatla yoğrulmaları,buluşmaları gerekir. Yaşadığımız bu coğrafyada ve dünyada erkek otorite devam ettiği sürece kadınlar her alanda eksiktir. Bugün Ukrayna’da yaşanan savaş, erkek liderlerin varlığında çok daha korkunç boyutlara doğru ilerliyor.
– İlerleyen süreçte sanatınızla ilgili Kastamonu’da bir etkinlik ya da daha kalıcı bir faaliyet düşünüyor musunuz?
– Bunun eksikliğini hep duydum.Anadolu turnelerine çıktığımızda,“Neden duraklarımızdan biri Kastamonu değil?” diye sorardım ve aldığım yanıt hep şu oldu: “Yeterli teknik donanıma sahip bir sahnesi yok”.Doğduğum şehrin böyle bir sahnesinin olmaması beni hep üzdü. Belki bu vesileyle sesimiz duyulur ve bir çok uygarlığın merkezi,tarihi ve doğası ile müstesna bir yer olan Kastamonu hakettiği sahneye kavuşur.
– Eklemek istedikleriniz var mı?
– DMKİ’den bahsetmek isterim. Bu yıldan itibaren Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi’nin bir üyesiyim. Elimden geldiğince Kastamonu ile ilgili çalışmaların,üretimlerin içinde olmaya çalışıyorum. Kastamonu için Kastamonu’nun aydınlık yüzleriyle birarada olmaktan çok mutluyum.
Teşekkür ederiz.
MURAT KARASALİHOĞLU