2013 yılında Motif Vakfının düzenlediği “Türk Halk Kültüründe Su” konulu sempozyum dolayısıyla; “Su Küçüğün, Söz Büyüğün Atasözüyle İlgili Doğrular, Yanlışlar” başlıklı bildirimizi hazırlarken rahmetli ağabeyim Özdemir Tan ve eşi Vasfiye Tan’dan Kastamonu’da, su içme gelenekleriyle ilgili bazı derlemeler yapmasını istemiştik. Çünkü evlerde, su ikramı görevi gelinler, genç kızlar ve delikanlılar tarafından yapılıyordu.
Sempozyumda bildirimiz geniş ilgi gördü. Bildiri çokluğundan Motif Vakfı kitabını yayımlamayınca Türk Dili dergisine gönderdik. Dergide, yazı uzun bulunarak ne yazık ki gelenekler bölümü çıkarılarak yayımlandı: Türk Dili, S 750, 6/2014, s. 65-75. Bunu üzerine bildirimizin tamamını Öz Köz Söz kitabımızda (Ankara 2014, s. 121-134, Kültür Ajans Yayınları: 249) yayımlamak zorunda kaldık. Değerli hemşerilerimiz, bildirimizin başlığına bakarak Kastamonu’yla ilgisini kuramayacaklarından yazımızda 2013 yılı Kastamonu derlemeleriyle ilgili bölümü köşemize aktarmakta yarar görüyoruz (s. 130-131):
* “Büyükler, küçüklerden su isterler.”Su getirir misin? Ölmüşlerin canı için bir su ver.” diyerek. Suyu içtikten sonra da;”Elhamdülillah. Yarabbi şükür. Cenabıallah kimseyi aç susuz bırakmasın. Hacı şerbeti olsun. Allah Zemzem içmeyi nasip etsin.” sözlerinden birini veya birkaçını söyleyip su getirene de; “Su gibi aziz ol. Su gibi ömrün uzun olsun!” derler (66 yaşında Kastamonu Merkez Gölköylü Yaşar Karaoğlu’ndan Özdemir Tan derlemesi, Temmuz 2013).
* Su isteyen büyük; “Bana bir su verir misin evladım”, der. Suyu getiren; “Buyurun dede, hacıbey, amca, dayı, baba, nine, anne, teyze vb.” deyip suyu uzatır. Suyu içen; “Elhamdülillah. Yarabbi Şükür. Allahım tekrar içmeyi nasip etsin.” der.
Eskiden içinde âyet yazılı taslarla su ikram edilirmiş.
[Kastamonu merkezinden 91 yaşındaki Hacı Fehmi Ataulusoy’dan Özdemir Tan derlemesi; Temmuz 2013]
* Hayrat çeşme yaptıranlar, su içenlerin dualarını almışlardır. Atalarımız, suyun israf edilmemesini ve suyu isteyenlerden esirgememeyi düstur edinmişlerdir.
Büyüklerin sayılması, küçüklerin sevilmesi, korunması için “Su küçüğün, söz büyüğün.” denmiştir.
Ayakta su içilmesi dinen mekruhtur.
[Kastamonu merkezden 85 yaşındaki Hacı Adnan Şenoğlu’ndan Özdemir Tan derlemesi; Temmuz 2013]
*Su istenirken; “Ölmüşlerin canı için bir su verir misin? Allah rızası için bir su verir misin?” denir. “Su küçüğün, söz büyüğün” denir. Başkasına su verirken sağ el göğüs üzerine konur. Su çömelerek içilir, ayakta içilmez. Baş açık ise sol el baş üzerine konularak içilir. Su içmeye besmele ile başlanır. Su getirene “Su gibi aziz ol. Su gibi ömrün uzun olsun, düğünün güzün olsun.” denir.
[Kastamonu merkezinden Hacı TevfikaErkulu’dan (69) Özdemir Tan derlemesi; Temmuz 2013]
* Yaşlı erkek ve kadınlar küçüklerden şu şekilde su isterler:
– “Ölmüşlerin susadı, bana bir su verir misin oğlum, kızım!”
Su istenen kişi; tas, maşraba veya bardağa suyu doldurur:
– “Buyurun anne, baba, teyze, amca !” gibi ifadelerle sol elde kabı tutup sağ elini kalbinin üzerine koyarak suyu ikram eder.
Su içen kimse; “Yarabbi şükür! Elhamdülillah! Teşekkür ederim!” sözlerinden birini veya ikisini söyler. Suyu ikram edene; “Su küçüğün, söz büyüğün. Ben de senin düğününde kalburla su taşırım.” gibi sözler de söylenir.
[Kastamonu merkez Saraycık köyünden Ali Duman Davutoğlu’ndan (47) Özdemir Tan derlemesi; Temmuz 2013]
*Gençlik gözlemlerimden (1950-1960 arası Kastamonu-Araç Kavacık köyü)
Aile içinde susayan büyükler; evde gelin varsa ondan, yoksa evin büyük kızından, yoksa büyük oğuldan adını söyleyerek su isterler: “Allah rızası için bir su. Ölmüşlerinin canı için bir su.” derler. Yani su getirme ve ikram küçüklerin görevidir. Su; boduç (ağaç bardak), âyetli su tası, maşraba veya bardakla ikram edilir. Suyu getiren, suyu dökmeden, su kabını ağzına kadar doldurmadan getirir. Tepside veya altlıklı elde. Kabı sol eliyle tutup sağ elini göğsüne koyarak ve hafifçe eğilerek; “Buyur dede, baba, amca, anne veya teyze!” der. Su kabını alan kişi evdeyse oturarak dışarıda ise çömelerek besmele çekip, dinlene dinlene üç seferde suyu içer. Bazı ihtiyarların, su içerken, hafifçe yana döndüklerini, sol ellerini açık başlarının üzerine koyduklarını ve kıbleye döndüklerini hatırlıyorum. Büyük, suyunu içerken, suyu getiren küçük önüne bakarak saygı vaziyetinde kabın uzatılmasını bekler. Su içme bitince büyük; “Elhamdülillah. Yarabbi şükür. Allah razı olsun. Berhüdâr ol. Su gibi aziz ol. Su gibi mübarek ol. Eline, ayağına sağlık. Su gibi ömrün uzun olsun, düğünün güzün olsun. Ben de senin düğününde kalburla su taşırım.” sözlerinden birini veya birkaçını söyler. Suyu ikram eden de; “Âmin! Afiyet olsun! Şifa olsun!” sözlerinden biri veya birkaçıyla karşılık verir. Boş su kabını sağ eliyle alır, üç beş adım geri geriye gider, sonra dönerek kapıya yönelir.
Yeni gelinler, 7-8 yaşındaki çocuklara ve gençlere su ikram ederken de sağ elleri göğüslerinde saygılı duruşlarını sergilerler.
Düğünlerde, köy odalarındaki sohbet toplantılarında, iftar yemeklerinde ve cem âyini gibi dinî törenlerde su ikram etme görevi gençlere verilir.
Hastalar, genellikle ateşlendikleri, çok terledikleri için daha çok su içme ihtiyacını duyarlar. Hastaları ziyaret edip istediklerinde su vermek büyük sevaptır. Yunus Emre, bu sevabın değerini şu beyitinde dile getirmiştir:
Bir hastaya vardınısa, bir içim (su) virdün ise
Yarın anda karşu gele, Hakk şarabın içmiş gibi
“Bir yudum, bir bardak, bir tas su vereni olmasın!” kargışı, bedduası, çok kin duyulan, nefret edilen insanlar için kullanılır.
* Son olarak su içme gelenekleriyle ilgili olarak peygamberimizden geldiğine inanılan yedi sünneti hatırlatmak istiyoruz (Feyzullah Birışık 2008):
- Besmele ile içmek. 2. Oturarak içmek. 3. Sağ elle içmek. 4. Üç yudumda/nefeste içmek. 5. Bardağa üflememek. 6. Aile içinde de olsa kendisine getirilen suyu ikram etmek. 7. Bitirince “Elhamdülillah!” demek.
Su içme kurallarıyla ilgili diğer atasözlerimiz ise şunlardır:
- Su içene yılan bile dokunmaz.
- Su; susamışsa verilir.
- Gece uyanıp da su içilmez, içilirse dertten geçilmez.
- İki pilav arasında bir su gerek.
Su gibi aziz olun değerli Kastamonulular!
NAİL TAN