Birbiri ardına siyasi liderleri ağırlıyoruz… Seçim süreci yoğun geçiyor. Her parti, her aday vatandaşın oyunu istiyor. Peki vatandaş ne istiyor?
Şüphesiz huzurlu ve mutlu bir yaşam… Ekonomik rahatlık. Gerçek ederi karşılığı alışveriş. Cebindeki parasına denk, güzel bir hayat istiyor vatandaş. Fiyatı el yakan sebze meyve değil, tenceresinde bereketli yemekler kaynasın istiyor.
Bunları istiyor, tüm seçmenler gibi Kastamonulu seçmen. Adının daha fazla duyulmasını umut ediyor. Yaşadıkları yer bilinsin, bilinsin ki bol bol şehrine misafir gelsin istiyor. Ekonomi canlansın ki kimseye el açmasın istiyor.
İstiyor da, yalnızca seçim zamanı hatırlanıyor seçmen. Yalnızca seçimde kapısı çalınıyor.
Kastamonu ise bildiğiniz gibi.
Bir türlü hayal edilen patlamayı yaşamadan, aynı seviyede, geriden izlemeye devam…
Doğduğu köye milyonluk yatırım sağlayan, orada ekonomiyi ayağa kaldıran vekiller gördü bu gözler.
Her şeyden önce kendi ilini kalkındırmaya bakan, başka illere ise sonra bakan “Bakan”lar gördü.
Tam donanımlı boş hastaneler, adı “Kastamonu” ama kendi burada olmayan üniversiteler, çürüyüp giden ve neden yapıldığı belli bile olmayan binalar da gördü, aynı zamanda.
Seçim dönemlerinde ise “Size bunu yapacağız, şunu vereceğiz, onu açacağız” sözlerini bol bol işitti.
Bu seferki yerel seçim olduğundan “proje” bereketi yaşanıyor.
Genel seçimlerdeki gibi kısıtlı değil proje menüsü…
Proje sağanağı altında kalmış seçmen ise, “fazla söze karnı tok” ve içine kapanmış vaziyette, yukarıda sıraladıklarımızı bekliyor yalnızca.
Ailesiyle birlikte huzur; mahallesi, kenti ve ülkesinde ise kardeşçe yaşayacağı bir hayat…
Diyeceğim o ki, hâlâ belli değil ne olacağımız. Yerimizde saymaya devam etmek mi, iyice gerilemeye başlamak mı, yoksa az da olsa ileriye yürümek mi bekliyor bizi, hiç belli değil…
Gözde MINIK