İslam aleminin ve dini mimarinin ilimizdeki gözbebeği Nasrullah Camisi duvar kenarlarından temeline doğru su alıyordu, büyük bir sıkıntıya doğru adım adım gidiyordu, müdahale edildi…
Badirenin önüne geçildi.
Duvar ve temelinin bir damla su almasına dahi tahammülümüz yokken, gölet üstünde bırakıyorduk göz göre göre canım camiyi…
Dağ başı olsa anlaşılır, şehir merkezindeki tek taş mücevherimizin başına neler getirdik heyhat.
Müdahale edildi Allah’vere…
Su istilasına sebep veren “drenaj” sorununu onarmak için hummalı çalışma başladı, hayırsever eli ile, ilaç olundu.
Zararın neresinden dönebildiysek kâr…
Buna şükür.
Göğüs kafesi daralıyor insanın…
Keder deniz.
(Görünen o ki, Nasrullah Meydanı düzenlemesi esnasında Nasrullah Camisi’nin üç cephesinde yer alan drenaj sistemi baypas edildi, su mazgallarının üzerine beton döküldü, üzerine toprak serildi, yetmedi, üzeri parke ile kaplandı…
Mühendislik harikası!
Aslında “-mişli” geçmiş zaman eki ile yazmam gerekiyor, tüm bu olanların bugün farkına varıyoruz çünkü, caminin etrafı kazılıp da mazgallara ulaşıldığında görüyoruz reva görüleni, caminin etrafını gece vakti “fır” döndüm ve gözlerimle gördüm mazgal harabesini…
Yağmur suyunun buhar olup uçması planlanmıştı anlaşılan, başka türlü su tahliyesi nasıl gerçekleşecekti?
Mühendislik, “sosyal bilim” olsa anlarım yapanın “yorum” katmasını, “fizik” kanunları yoruma açık değil oysa, kati…
Mazgal yoksa ya da farklı bir gider uygulaması yapılmamışsa, düz parke zeminde su tahliyesi için güneşten medet ummak dışında başka bir çare var mı?
Parke zeminde biriken su caminin duvarı başta olmak üzere temele doğru yol aldı aylardır…
516 yaşındaki tarihi eserimize reva gördüğümüz bu.
Tarihi ve kültürel mirasın korunmasına yönelik senelerdir yazı yazıyorum, defalarca da “alan yönetimi” konusunu dile getirdim, nafile…
İşine karışılmasına, ortak akıla, istişareye, yönetim paylaşılmasına zinhar yüz vermediği için kamu, yazdıklarımız hep bu sarı sayfalarda kaldı.
Bildiğini okudu kamu…
Tarihi, kültürel ve dini sit alanlarındaki yapı sistemi ile tarlaya inşaat dikme arasında fark görmedi.
Oysa bizatihi kamunun yasalaştırdığı “alan yönetimi” isimli bir sistem var, “Ören yerleri, sit alanları ve etkileşim sahaları ile bağlantı noktalarının kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin koordinasyonunda sürdürülebilir bir yönetim planı çerçevesinde korunması ve değerlendirilmesini sağlamak…” şeklinde uzayıp gidiyor amacı…
Tuğla kalınlığında “yönetmelik”, gelin, şu yönetmeliği Kastamonu’da da uygulayalım, çok geç olmadan.
Yarın devam ederiz…
“Alan yönetimi” es geçilecek mevzu değil.
Not: Dün kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun…
97 yıl önce bugün şehrimizden uğurladığımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere milli mücadele kahramanlarımızın ruhları şad olsun.
MUSTAFA AFACAN