Cumhuriyet Halk Partisi ve İyi Parti ortak adayı Mustafa Öztürk yaptığı yazılı açıklamada yaklaşan seçim süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Öztürk, adaylığı kesinleştikten sonra saha araştırması yaptığını ve toplumun nabzını tutmaya çalıştığını ve elde ettiği veriler üzerinden Kastamonu’ya nasıl hizmet edebileceği noktasında şahsı ve ekibi ile projelendirdiği çalışmalarını şekillendirdiğini söyledi.
“21 yaşında İstiklal savaşında cepheye gidecek mühimmat ıslanmasın diye önce mühimmatı, sonra evladını koruyarak kendi canını feda eden Kastamonumuzun iftihar kaynağı Şehit Şerife Bacımız için 21 Şubat tarihini bekledim, Şerife Bacı ve Atatürk Anıtına 21 karanfil bırakarak sahaya indim” diyen Öztürk, 21 Şubattan önce kendimin ve ekibinin yaptığı araştırmaların sağlamasını yapmak ve sorunların asıl sahiplerini yerinde dinlemek için Kastamonu’da hemşerilerimize ulaşmak istedim. Sorunları yerinde ve sahiplerinden dinleyip, belediye başkanlığını kazandığımda aynı sorunları acil bir şekilde çözmek için saha çalışması bittikten sonra hemen o günün akşamında ekibimle beraber çözümler üzerinde çalışmalar yapmaya başladıklarını” dedi.
Öztürk açıklamasında şunları dile getirdi:
“Kastamonu Belediye Başkanlığına aday olmamdaki en önemli faktörlerden bir tanesi yıllardır Kastamonu Belediyesini yönetenlerin, ülkemizi kuyruğa, yokluğa ve ayrımcılığa mahkum eden; kendilerine oy vermeyen vatandaşlarımızı hain, terörist sıfatları ile yaftalayan sistemin havuzuna su taşımaya başlaması olmuştur. Dün birbirleri ile aralarında kan davası varmışçasına kavga eden bu iki partinin hiçbir şey olmamış gibi hangi pazarlık etrafında bir araya geldiklerine şaşırmamak mümkün değildir. Bu tezgahı bozacağız. Kastamonu’nun birbirlerine koltuk değnekliği yapan bu iki partinin arasında buğday gibi öğütülmesine izin vermeyeceğiz.
Bugüne kadar Kastamonu’nun kaynakları ve belediye imkanları israf edilmiştir.
Seçimi kazanarak bu kaynakların halkın refahı ve imkanlarının artırılması için kullanılacağımı belirtmek isterim.
25 yıldır MHP ve AKP’li belediye başkanları tarafından yönetilen Kastamonu’da betondan ve çarpık kentleşmeden başka bir şey yapılmamıştır. Kastamonu’nun etrafını çevreleyen tarım arazileri dahi betonlaşmaya ve çarpık kentleşmeye kurban edilmiştir. Kastamonu’nun bunu artık kaldıramayacağı aşikardır. Buna dur demek için belediye başkanlığına talip oldum
Türkiye’nin başkenti olan Ankara’ya 2.5 saatte ulaşabildiğiniz bu kadim Anadolu kentinin kendi kaderine terk edilmesine razı olmayacağız.
25 yıldır Kastamonu’yu yönetenlerin kış turizmi adına kızak yarışı organize edip, kendi kendilerini eğlendirmekten başka yaptıkları bir şey yoktur. Sahabeler ve evliyalar şehri olan, tarihi milattan önce 4. Yüzyıla kadar inen bu şehrin inanç turizmine açılması, tarihi ve kültürel geçmişini anlatmak ve Kastamonuyu bir turizm kenti yapmak için hazırlanmış ve hayata geçirilmiş bir proje yoktur.
Projelerimizi vakti geldiğinde açıklayacağız ancak bizim en büyük projemiz rantı ve betonu değil, insanı öne alan belediyecilik olacaktır. Kastamonu insanına değer verir ve ona güvenirseniz onun başaramayacağı hiçbir şey yoktur.
En büyük anket, hemşerilerimizin ilgisi ve yakınlığı, kalbindeki sosyal belediyeciliğe duyduğu özlemin dışa yansımasıdır. 21 Şubat’ta sahaya indiğimizde ‘Biz Kastamonu’ya kollarımızı açıyoruz, Kastamonu bizi bağrına basacaktır’ demiştik. Bunun gerçekten canlı şahidi olmaktan mutluyum.
Kastamonu’nun her kesimine ulaşacak, her mahallesine girecek, her dükkanına, her atölyesine ayak basacağız. Kastamonu 25 yıldır sosyal belediyeciliğe hasret kalmış. Bunu gördük ve gerekeni yapmak için elimizi taşın altına koyduk.
Hep beraber çalışıp Kastamonu’yu rantçıların elinden kurtaracağız.
Halkımıza güveniyoruz.
Başaracağız. ”