Tarihi konaklar diğer tarihi yapılarla birlikte kültürel yapının bir parçası olarak korunabilmiş mimari özellikleri barındıran yerler ve bunlardan biri de İsmailbey konağı.
Yeşilin güzel tonlarını barındıran ağaçların arasında huzur veren bahçesinde misafirlerinizi ağırlayabileceğiniz bir mekan.
Tandırdan balığa, köy ürünlerinden oluşan kahvaltısından yöresel tatlarına ve kendi imalatları süt reçelinden çeşit çeşit marmelatlara kadar her damağa lezzet vadeden bir yer.
Beyçelebi Mahallesi Atatürk Caddesinde Vali Konağına komşu olan konak 1865 yılında İsmail Bey tarafından yaptırılmış ve günümüzde restoran olarak işletilmektedir.
İsmailbey Konağında İşletme Müdürü olarak görev yapan, Turizm ve Otelciler Derneği kurucu üyelerinden olan Erol Öztürk kendini ve Kastamonu Turizmini anlattı;
“Sinop Erfelek Hürremşah köyünde doğdum, yatılı okulu Göl Öğretmen Lisesinde okudum, ancak öğretmenlik mesleğine devam etmedim. Tesadüf barmen olarak bu mesleğe başladım. İki yıl barboyluk ve barmenlik yaptıktan sonra 1983 yılında İstanbul’un elit restoranlarından biri olan Borsa lokantalarında yine barmen olarak işe başladım, çeşitli kademelerinde çalıştım ve en son 1994 yılında işletme müdürü iken ayrıldım. Daha sonra kendim gazino açtım bir yıl gazino işlettim gazinoların kapandığı dönemdi farklı bir kulvar olduğundan bir yıl sonra kapattım. Bu tarihten sonra Topkapı’da iki adet lokanta açtım.
2008 yılında ise Kastamonu’da arkadaşım İsmailbey konağını işletmeye açmıştı teklif üzerine buraya geldim, ortak olarak işletmeye başladık ve sonra tamamını devraldım. 2015 yılına kadar çalıştırdım ve bu tarihte ortağıma burayı devrettim Sinop’a gittim.
2018’in başında tekrar buraya geldim ve İşletme Müdürü olarak devam ediyorum.
Yemeklerimiz ızgara ve Osmanlı mutfağı ağırlıklı, zeytinyağlı enginar, Ayşe fasulye, İmambayıldı, Barbunya hergün mutlaka birtanesi çıkıyor. Kış döneminde hepsi çıkıyor mevsimin sebzelerine göre.
Kuzu tandırımız ve dana tandırımız günlük dönüşümlü olarak çıkıyor. Ağırlıklı kuzu oluyor mevsimi geçtiği anda dana tandıra dönüyoruz zira belirli mevsimlerde kuzu olmaz koyun olur.
Sabah kahvaltısı köy ürünleri ile hazırladığımız malzemelerden sunuluyor. Köy peyniri, süt reçeli, marmelatlar tamamen kendi imalatımız.
Süt reçeli oldukça rağbet görüyor dışarıya farklı bir hediye götürmek isteyenler süt reçelimizi tercih ediyor.
Ayrıca sac üzerinde etli ekmek, patatesli, pastırmalı ve yoğurtlu ekmekte yapıyoruz.
Bahçemiz 400 kişilik 100 kişilikte kapalı alanımız mevcut. Konaklama hizmeti vermiyoruz,5 odamızda yemek hizmeti veriyoruz, bu odalar 8 kişilik masalardan oluşuyor.
Mevsim başladığı anda Sinop’tan günlük taze balık getirtiyorum. Mevsimine göre barbun, kalkan, hamsi gibi balıkları servis ediyoruz, şu an barbun mevcut.
Aynı zamanda Merkez Lokantası olarak toplu yemekler veriyoruz. Nişan, düğün, mevlit yemekleri de yapıyoruz.
Dışarıya ise 2000 kişilik değişik organizasyonlarda düğün yemekleri gibi toplu yemekler verilebiliyor.
Nişan, düğün, sünnet, mezuniyet balosu ve buna benzer etkinlikleri konakta organize ediyoruz.
Kastamonu turizmine gelecek olursak, bir kere turizm altyapımız yok, yetişmiş aşçı, garson veya diğer departmanlarda çalışacak yetişmiş eleman yok. Yetişmiş işletmecin yok, dışarıdan örneğin Antalya’dan eleman getiriyorlar adam üç ay sonra kaçıyor. Niye? Çünkü işletme sahipleri biz daha iyi biliyoruz zannediyorlar aslında meslekten gelmiyorlar. Keşke iyi bir işletmeci bulduklarında işletmelerini ben karışmıyorum kardeşim siz işletin deyip dışarıdan sadece gözlemci olsalar işler daha iyi olacak.
Devlet kurumları, Belediye özellikle belli yerlere gidiyorlar. Bizde istihdam yaratıyoruz biz de vergi ödüyoruz neden toplu yemekler özellikle belli yerlerde veriliyor.
Söz konusu Kastamonu olduğunda tüm paydaşlar bir araya gelebilmeli birlikte hareket edebilmeli, bunu başardığımız an Kastamonu istediğimiz özlediğimiz seviyeye gelecek demektir.”
Ailenizle dostlarınızla vakit geçirebileceğiniz çocuklarınızla birlikte bahçesinde oyunlar oynayabileceğiniz tarihi bir konak.
Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı, olmak şarttır. (Balzac)
Yazı ve Fotoğraflar: Bülend Çadırcıoğlu