Komşumuz Amasra’da kömür madenine ateş düştü, can kayıplarıyla kahrolduk, tahliye edilenlerle sevindik, tedavisi sürenlere duacı olduk…
Hüzün bir kez daha Batı Karadeniz’e çöktü tüm ağırlığıyla.
Kitaplar dolusu dramı barındıracak insan hikayeleri peşi sıra gündeme düşmeye başladı medyada…
Geride kalanların gözlerinden akan damlalar yeryüzünü su altında bıraktı.
Ambulans sirenleri ve ışıkları alemi alt üst etti…
Cümle yerüstü yeraltına yuvarlandı.
Ülke tek yürek oldu…
Kalpler aynı hüzünlü akorda bastı.
Amasra kuş uçumu kaç dakika ki şunun şurasında Cide’ye…
Feryatları gökyüzünden işittik.
Bildiğimiz halde inandırmaya çalıştık aklımızı hiç kayıp olmayacağına…
Tüm canların yeraltının kapısından çıkıp gelmesini bekledik şaşkın bir umutla.
Adı üstünde “Karadeniz”…
Sanmayın ki suyunun renginden.
•
Not:
“Amasra” dendiğinde aklımıza “güzellik” gelir hep…
Bu kez “keder” ile eşlendi ismi.
O kadar alışmışız ki Amasra’yı adeta kıskanan kelimelerle ifade etmeye…
Cuma günü yazıp Cumartesi yayımlanan yazımda turizm alanında Kastamonu’ya örnek göstermiştim Amasra’yı.
Nispet yaparcasına…
Kastamonu’yu “gaza” getirircesine.
Yazının matbaaya girdiği saatlerde…
Amasra’nın kömür madeninde “gaz” faciası yaşandı.
Turizme dair Amasra’nın “altyapı” işlerini tamamladığını kaydetmiştim yazıda, öyle görünüyor ki, madencilik namına “altyapı” tastamam olmamış…
İleriki günlerde ortaya çıkacaktır elbette facianın kaynağı.
İncelenecektir devletçe…
Sebep-sonuç ilişkisi ortaya konulacaktır.
Bir diğer acı tesadüf, facianın olduğu Cuma gündüz saatlerinde, eski milletvekillerimizden Fethi Acar ile telefonda uzun bir görüşme yapmıştık ve Kastamonu’nun kalkınma serüvenine kömür madenlerinin nasıl olup da eklemlenmediğini Azdavay’daki kömür madenleri üzerinden konuşmuştuk…
Kıymetli Fethi Acar’ın Kastamonu’ya ilişkin kalkınma önerileri çeşitli alanlarda olduğu için, kömür madeni konusunu kapatmış ve “Cürümören Barajı” ile sohbetimizi sürdürmüştük.
Faciadan saatler önce nereden aklıma düştüyse “Amasra” ve “kömür”…
Sadece acı bir tesadüf.
Amasra’nın “yerüstü” güzellik deryası, “yeraltı” ise keder, tam anlamıyla bir “tezat”…
Göz baktığını görüyor, yerin 350 metre altında olandan bihaberiz.
Ancak “gönül” bakmadan görür…
Gönül ise çoktan bavulunu toplayıp gitti bu diyardan.
MUSTAFA AFACAN