Kastamonu evvel zamanın “dokumacılık” merkezlerinden biriydi, yerel kimliğin köşe taşlarından olan “dokumacılık kültürü” aynı zamanda da “karın doyuran” ve “sosyal gelişmeyi” ateşleyen bir sektördü…
Zamana yenik düştü.
Hem ekonomi hem de sosyal alanda eski şaşalı günlerine geri dönmesi çok mu zor?…
Geçen asrın ortasındaki “Kastamonu Dokuyucular Kooperatifi” yahut “Kastamonu Valiliği SYDV Atölyesi” günlerini hatırlamamak elde mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde Anadolu’nun geleneksel dokumalarına “gün doğdu”, Anadolu dokumaları aslına uygun modern tasarımlarla dünya sathında tanıtılacak…
Kastamonu’nun da bu katara eklenmesi öncelikle yereldeki emeğe bakıyor.
MEB İstanbul Sabancı Beylerbeyi Olgunlaşma Enstitüsü tarafından yürütülen “Türkiye Dokuma Atlası Projesi” kapsamında “Geçmişten Geleceğe” temasıyla Türkiye Dokuma Atlası’nın ilk sahne gösterimi gerçekleştirildi…
Geleneksel dokumalar, günün farklı zamanlarında kullanıma ilişkin tasarlanmış kıyafetler ve ev tekstil örnekleri, 99 ülkeden büyükelçiler ve eşleri ile maslahatgüzarlar ve büyükelçilik temsilcilerinin beğenisine sunuldu, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi tarihi günlerinden birini yaşadı.
Emine Erdoğan, Türkiye Dokuma Atlası Projesi’nin güçlü kurumların ortak çalışmasının ürünü olarak ortaya çıktığını vurguladı ve şu değerlendirmede bulundu…
“Millî Eğitim Bakanlığımıza bağlı olgunlaşma enstitüleri, Tekstil İhracatçı Birliğimiz ve çok değerli tasarımcılarımızın gayretinden doğdu. Yok olmaya yüz tutmuş geleneksel dokumalarımızdan nadir örnekler bir araya getirildi. Ne yazık ki artık ustası kalmamış kumaşlarımız, sandıklardan çıkarıldı. Bu proje ile yok olmakla karşı karşıya kalan bu zengin kültürümüzü yeniden ihya etmeyi amaçlıyoruz. Yerelde teşvikler vererek dokumalarımızın yeniden canlanmasını arzu ediyoruz. Türkiye tekstil ihracatında çok güçlü bir ülke. Küresel salgın şartlarına rağmen 2020 yılında bir basamak atlayarak dünyanın en büyük beşinci tekstil ihracatçısı durumuna geldi. Hedefimiz, bu ihracat başarımızı yerel dokumalarımızla daha da zenginleştirmek, tekstilde bir Türkiye markası oluşturmak.”
“Antep Kutnu”, “Ankara Sofu”, “Şal Şapik”, “Rize Bezi /Feretiko”, “Ehram”, “Beledi”, “Denizli Buldan Bezi”, “Üsküdar Çatması” öne çıkan dokumalar oldu…
Gözüm “Kastamonu dokuması” aradı.
“Türkiye Dokuma Atlası Projesi ile Anadolu’nun dokuma kültürünün araştırılarak verilerin tek bir kaynakta toplanması; geleneksel dokumaların bölgesel hatta il bazında incelenmesi ve teknik yönden detaylandırılması sağlanacaktır. Yöresel dokumaların kimliklendirilmesi, kataloglanması, aslına uygun üretilmesi ve geleneksel yöntemlerle üretilmiş olanların korunmaya alınması projenin genel amacıdır. Proje kapsamında; coğrafi işaret tescilinin karakteristik tüm yöresel dokumalar için teşvik edilmesi, coğrafi işaret almış olan dokumaların standartlara uygun üretilmesi için çalışmaların yürütülmesi” amaçlanıyor…
“Geleneksel dokumaların tekstil ve moda sektörü ile buluşturulmasıyla yerel kalkınmanın sağlanması, ‘Dokuma Kültürü Rotaları’ ve ‘Yaşayan Müzeler’ oluşturularak kültür turizmine ve yerel kalkınmaya katkı sağlanması” hedefleniyor.
Denizli, Bursa ve İstanbul başta olmak üzere, İpek Yolu üzerindeki şehirler, keten ve kenevirin öne çıktığı Karadeniz şehirleri, Erzurum, Siirt, Şırnak gibi yünlü dokuma yapılan şehirler arasında “Dokuma Kültürü Rotaları” ve “Yaşayan Müzeler” oluşturarak yerel kalkınmaya ve kültür turizmine katkıda bulunulacak…
Kastamonu da bu şehirler arasında yerini pekala alabilir.
İsteyelim yeter ki…
Emek verelim.
Not: Projenin web sayfası www.turkiyedokumaatlasi.com adresinde Türkiye haritası üzerinden illerin dokuma varlıkları anlatılıyor…
Kastamonu, “peştamal” ile kendine yer bulmuş durumda.
Diğer illerle paylaştığımız bir ürün “peştamal”…
Anlaşılan o ki “kendine münhasır” bir dokumamız yok!
İlk paragrafı aldım…
“Peştemal, İstanbul, Bursa, İzmir, Trabzon’un Çarşıbaşı, Akçaabat, Sürmene ilçeleri, Kastamonu-İnebolu, Rize, Edirne, Çanakkale, Denizli-Buldan, Kastamonu, Burdur, Gaziantep şehirlerinde dokunmaktadır. Anadolu’da Peştemal, önlük ya da hamamda örtünmek için halen kullanılmakta ve yöresel özelliklerine renkleri değişmektedir. Hamam kültürü, Antikçağdan beri Anadolu insanının temel simgelerinden, günlük yaşamın ve önemli günlerin vazgeçilmez değerlerinden biridir. Hamam kıyafeti olarak kullanılan Peştemal, hem günlük hem de çeyizlik kullanım için dokunmaktadır. Çeyizlik olarak dokunan Peştemallerin bazı örneklerinde ipek malzemeye ek olarak altın ya da gümüş teller kullanılmıştır. Ayrıca Ahi kültüründe kalfalıktan ustalığa geçenin beline törenle Peştemal kuşanılır.”
MUSTAFA AFACAN