Atasözleri hakkında yazdığımız bir makale dolayısıyla Çankırı’da 1933 yılında basılmış bir kitabı görmemiz, incelememiz gerekti. Çankırı Karatekin Üniversitesinde görevli halk bilimci dostlarımız kitabı Çankırı’da bulamadılar. Kütüphanedekiler kaybolmuş. Çaresiz, Millî Kütüphaneden fotokopi aldırdık:
Ahmet Rıza; Türk Atalar Sözü, Çankırı Matbaası, 1933, 104 s.
Kitap, Çankırı Nafia (Bayındırlık) Fen Memurlarından Ahmet Rıza Bey’in Kastamonu, Sinop ve Çankırı’da görev yaparken halktan işitip deftere yazdığı 4229 kadar sözden, Çankırılı tanınmış yazar Kastamonu Sultanisi Edebiyat Öğretmeni (1910-1912 ve 1919-1920) Ahmet Talât Onay’ın (1885-1956) seçip baskıya hazırladığı yaklaşık 3500 sözden oluşmaktadır. XIX. yüzyılda ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında atasözü ve deyimlere toplu olarak “atalar sözü” deniliyordu. Bu sebeple, kitaptaki sözler atasözü deyim ayrımı yapılmaksızın, anlamları verilmeksizin ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmıştır.
Kitaba “Atalar Sözü” başlığıyla bir giriş yazısı yazan, baskıya hazırlayan Ahmet Talât Bey, Şinasi’den itibaren atasözleri üzerinde yapılan çalışmalara değinmiş, Ahmet Rıza Bey’i doğum ve ölüm tarihlerini belirtmeden kısaca tanıtmış, derlemelerinin özelliklerinden kısaca söz etmiş ve kendisinin 4229 sözü nasıl değerlendirip baskıya hazırladığını anlatmıştır (s. 4-9).
Kitaptaki atasözleri ve deyimlerin yöresi (üç ilden hangisine ait olduğu) belli edilmemiştir. Sadece, içinde Kastamonu’ya ait yer adları bulunan sözlerle ilgili dipnotu düşülmüştür. Bu sayede, bazı Kastamonu atasözü ve deyimlerini kesinlikle teşhis edebiliyoruz. Eski Candaroğulları Beyliği, Osmanlı döneminde de Kastamonu vilayetinin birer sancağı konumundaki Çankırı ve Sinop halkıyla ortak kültüre sahip Kastamonuluların kitaptaki sözlerin tamamına yakınını bildiklerine, kullandıklarına inancımız tamdır.
Ahmet Rıza’nın 1920-1932 yılları derlemelerinden oluşan atasözleri kitabından, yer adları dolayısıyla kesinlikle Kastamonu’dan derlediğine inandıklarımızı sıralayalım önce:
–Aşağı İmaret, Safalan; bize gelsin laf alan. (s. 15)
Kastamonuluya çok yakışan bazı sözlerden de örnekler verelim:
–Kelebimiz dolaştı. (s. 55)
–Küçüklene küçüklene geldi. (s. 55)
–Kendimiz yapazyopuz, verdiğimiz hapaz hopaz. (s. 55)
–Kirez yağması. (s. 55)
–Kötüye söz çıkışmaz. (s. 55)
–Kötü gidip de eyi gelmez. (s. 56)
–Gargayıbülbül deye satar. (s. 57)
–Koğcukodak, kirli dodak. (s. 57)
–Kabahat iyinde de çıkrığında da vardır. (s. 58)
–Kara sakız gibi yapışır. (s. 59).
–Koğ ev yıkar, yonga ocak yakar. (s. 60)
–Kaf demeden kıfı anlar. (s. 61)
–Suyuna tirit olmaz. (s. 77)
–Sarımsak baş çevirmedi. (s. 77)
–Soğanın karşısına sarımsağı dikti. (s. 77)
NAİL TAN