Bugün size şehrimizin bir çınarının hikâyesini anlatacağım. Kastamonu’muz zengin ormanları ve anıtsal ağaçları ile bilinir ama benim anlatacağım çınar soyut bir çınardır.
O çınarın adı; Karayolları 15. Bölge Müdürlüğüdür.
1 Mart 1966 da tohumu toprağa düşmüş bir çınardır bu çınar. İki gün sonra 54’ncü yılını kutlayacak yarım aşırı çoktan devirmiş, dalları Kastamonu ile beraber Bartın, Karabük, Çankırı ve Zonguldak’ a kadar uzanmış, gölgesine almış bir çınar.
1960’lı yılların ortalarında mevcut 13 Karayolları Bölge Müdürlüğü’ne 3 adet daha ilave edileceği haberi Kastamonu’ya ulaşır. Düşünülen Bölge Müdürlüklerinden biri Batı Karadeniz illerinden birinde olacaktır. Rakip Zonguldak’tır.
Dönemin Adalet Partisi İl Başkanı Mustafa Sarımsakçı ve köklü esnaflarımızdan Şerafettin Selvi Ankara’da Milletvekilimiz Sabri Keskin İle buluşarak Başbakan Süleyman Demirel’in huzuruna çıkarlar. Bölge Müdürlüğünün Kastamonu’ya gelmesi konusunda yapılan kulisler neticesinde başbakandan olumlu sinyal alınır. Zaten kendiside bir yıl önce Nasrullah Meydanındaki konuşmasında çoktan söz vermiştir.
Başbakandan ‘kulağınız radyoda olsun’ müjdesi ile Kastamonu’ya dönen heyet 3-4 gün sonra validen makama davet edildiği haberini alır. Talimat gelmiştir. Acilen bina ve arazi bulunacaktır.
Aynı zamanlarda şimdiki Aytaç Eruz Lisesinin olduğu arazide 2 odalı tek katlı binada hizmet veren şube şefi Mahir Tiryaki’ye de (kendisi rahmetli babam olur ve lakabı Mahir Ağa’dır) Ankara’dan Kastamonu’ya Bölge Müdürlüğü kurulacağı yazısı ulaşmıştır.
Kısa bir süre sonra yıllardır Ankara 4’ncü Bölgeye bağlı 45’nci Şube Şefi olarak görev yapan Mahir Tiryaki, Bölge Müdürü olarak atanan İbrahim Cönettim ve Bölge Muavini A. SamihTepeciklioğlu’na bu iki odayı tahsis edecektir. İki odalı tek katlı şube binası Bölge Müdürlüğükarargâhı olmuştur.
İlk etapta Halkevlerinin kapatılması sonucu boş olan Halk Eğitim Merkezi binası vali tarafından Karayolları 15. Bölge Müdürlüğü’ne tahsis edilir. Gerekli tadilat ise Mahir Tiryaki tarafından iki haftada tamamlanır. Artık Kastamonu’da Karayolları 15.Bölge Müdürlüğülevhası vardır.
Yıllar içinde filizlenen fidan kabuğuna sığamaz, kuruluşunu takip eden ikinci yılın sonunda dönemin valisi Hasan Basri Kurtoğlu’nun girişimleri ile Hacıorta’da bulunan at yarışları meydanı şimdiki 15. Bölge Müdürlüğü olarak tahsis edilir.
Bu arazi Bölge Cezaevi yapımı için Adalet Bakanlığı’na tahsisli iken ancak şimdiki Cezaevi yerinin Karayolları tarafından 150 bin metreküp hafriyat yapılarak ıslah edilmesi şartı ile Adalet Bakanlığından devir alınabilir. ‘Okumuşların bahçesi’ olarak bilinen lojman arazisi ise Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılır.
1966 yılının sıcak bir yaz günü Bölge Müdürlüğü karargâhının kapısı genç bir inşaat mühendisi adayı çalar. Bu genç yol stajı yapmak için başvuran Araçlı hemşerimiz Fethi Acar’dır. İlk Bölge Müdürü İbrahim Cönettim,‘Kastamonu’da 15. Bölge kuruldu, senden 15. Bölgeye 15 mühendis bulmanı istiyorum’ sözünü şiar edinir.
Fethi Acar İnşaat ve Makine Mühendisliği son sınıf öğrencilerinden oluşan iki otobüslük bir teknik gezi güzergâhına Kastamonu’yu dâhil etmeyi başarır.
İşte o gezi için gelen öğrencilerden birçoğu önce stajlarını yaparlar sonra Kastamonu 15. Bölge Müdürlüğünün kurucu mühendisleri olarak çalışırlar.
Sonraki yıllar müdür, mühendis, tekniker, teknisyen, memur, işçi, yüklenici, taşeron, tedarikçi, esnaf binlerce kişi için iş kapısıdır, cazibe merkezidir ve daha da önemlisi bir kültür olur Kastamonu’da. ‘Karayolcu’ sıfatı vardır artık.
“ -İsmail dükkan açmış sanayide.”
“ -Hangi İsmail?”
“ -Ya Karayolcu İsmail var ya, emekli olan…”
“ -Şimdi bildim,lan helal olsun.”
diyalogları eksik olmaz Kastamonu’da.
Halil Rıfat Paşa’nın‘Gidemediğin yer senin değildir.’sözünden yola çıkıp, Atatürk’ün ‘Her gittiğim yerde köylüler benden iki şey istediler: Okul ve yol.’Hedefine gönül vermiş Karayolculardır onlar.
Beş ilde 30 bin 265 kilometrekarelik, Bölge sınırlarında yüzde 98’i asfalt 3 bin kilometre yol yapılır; köprüsü, tüneli, duvarı, menfezi, sanat yapısı cabası. Üstelik yaz kış bakım yapıp açık tutulur bu yollar.
Karayolları bülteninde belirttikleri gibi bu kadar hizmeti de sürekli ve sessizce yaparlar. Reklamı sevmezler. Yola çıktığımızda veya sevdiklerimizi yolcu ettiğimizde o yol açıktır biliriz, içimiz rahattır. Turuncu renkli araçları devriye atarken görünce güvenimiz yerine gelir.
Kuruluş fotoğrafında rahmetli babamın da olduğu bu çınarın yetişmesinde emeği geçenlerden ahirete intikal edenlere duamı, şuan çalışan tüm personele de sonsuz saygı ve sevgilerimi sunarım.
Yol boylarında çalışan turuncu arabaları gördüğümde bir selam vermeden de geçemem.
FEZA TİRYAKİ