Bir yakada koskoca İl Özel İdaresi ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, karşı yakada onlarca apartmanın yer aldığı yerleşim bölgesi, ortalarında çift yönlü karayolu…
Her iki yakadaki vatandaşların da yaya olarak karşıdan karşıya geçmesi için hiçbir düzenleme yapılmış değil ne var ki.
Karşılıklı olarak İl Özel İdaresi ile Karınca blokları önünde uzanan Sunta köprülü kavşağa çıkış mahallinden söz ediyorum…
Devlet, ortadaki yolu yapmış, gerisini Allah’a emanet etmiş.
Karınca bloklarında oturup da şehir merkezine gitmek için karşıdan özel halk otobüsüne binecek yahut şehir istikametinden özel halk otobüsü ile gelip de İl Özel İdaresi’ne yahut Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne gidecek vatandaşlar karşıya nasıl geçecekler?…
Cevap veriyorum: “Kelle koltukta”.
Evvela köprüye son sürat yaklaşan taşıtların altında ezilmeden iki yol arasındaki refüje ulaşacaklar, üzerinden atlarken çukura düşmez yahut indiği çukurdan yukarı çıkabilirlerse bu kez öncekinin aksi istikametinden hem üst geçitten hem de yan yoldan vızır vızır gelen taşıtlardan kendini kurtarıp kapağı karşı kıyıya atacaklar…
Aynı tarife İl Özel İdaresi’nin olduğu yakadan karşı yakaya geçecekler için de geçerli.
İki yaşlı vatandaşımızın karşıdan karşıya geçmek için aldıkları riski görünce beynime kan sıçradı adeta…
“Asıl sabahları gör burayı” dedi çevredeki vatandaşlar, öğrenciler şehir merkezindeki okullara gitmek için karşıya geçerlerken.
Geceleri riskin boyutu katlanıyor haliyle…
Işıklandırma yok çünkü.
Hadi işin kamu binalarına ulaşma kısmını görmezden gelelim…
Ya koca mahalleli şehir merkezine ulaşmak için karşıya geçip özel halk otobüsüne nasıl ve nereden binecek?
Aslında kökten çözüm orta refüje boylu boyunca duvar örmek…
Üzerine de tel örgü.
Not 1: 31 Aralık 2015 tarihinde toplanan Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun aldığı kararlar, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından Resmi Gazete’de yayımladı…
Gözlerim merakla İnebolu Limanı hakkında verilen kararı aradı ancak ellerim boş kaldı.
İhale dosyası önünde duran Özelleştirme Yüksek Kurulu, İnebolu Limanı’nın da içinde yer aldığı paket hakkında öyle anlaşılıyor ki henüz karar vermedi…
İyiye mi yormalı bu işi kötüye yormalı bilemedim.
Not 2: YÖK’te önceki gün YÖK Başkanı Saraç ve Kalkınma Bakanı Yılmaz ile her iki kurumun üst düzey bürokratlarının katılımları ile “Üniversitelerde Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması” konulu bir değerlendirme toplantısı yapıldı…
İlki geçtiğimiz Haziran ayında 22 üniversite rektörünün katılımı ile Bingöl’de, ikincisi Ağustos ayında 27 üniversite rektörünün katılımı ile Ordu’da yapılan “Bölgesel Gelişmede Üniversitelerin Rolü” isimli toplantıların bir değerlendirmesi niteliğindeydi bu toplantı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan YÖK Başkanı Saraç, “Üniversitelerimizin mevcut durumları değerlendirildiğinde, tümünün birbirinin benzeri olma yönünde bir eğilimi olduğu görülüyor. Örneğin bütün üniversitelerimiz ‘uluslararası üniversite’ olmak istiyor. Halbuki üniversitelerimizin hepsi uluslararası nitelikleri gözetmeli, fakat farklı değerler üretmeli” dedi…
YÖK Başkanı Saraç’ın özellikle, “Üniversitelerimizin bir kısmının eğitimde, bir kısmının araştırma ve teknoloji üretiminde bazılarının da bölgesel kalkınmaya katkı sağlamak odaklı farklılaşmasına ihtiyaç vardır. Bu şekilde, bu üniversitelerimiz, eğitim süreci fonksiyonlarını yerine getirirlerken, araştırma sürecinde ise bölgeyle ilgili alanlarda ihtisaslaşabilecekler ve bölgesinin kalkınmasına önemli katkıda bulunabileceklerdir” değerlendirmesi bana kalırsa son derece önemli.
YÖK Başkanı Saraç’ın konuşma metni, yeni kurulan her üniversitenin yetkililerince defalarca okunmayı ve özümsenmeyi gerektirecek değerde…
Hem ayakların yere basması hem üniversitelerin birbirleriyle rekabet edebilirlikleri ve kepengi indirmemeleri hem de bölgelerine azami katkıyı sağlamaları açısından.