- “Yapamazsın” diyenlere inat, deneme amacıyla ektiği karabuğdayda yüksek verim yakaladı…
Glüten içermemesi sebebiyle çölyak hastaları tarafından büyük ilgi gören ‘karabuğday’ın hasadına ilimizde başlandı. Deneme amacıyla karabuğday eken çiftçi Yasin Ciğerci, rekolte karşısında büyük memnuniyet yaşadığını söyledi.
Son dönemlerde glütensiz besin kaynaklarına artan rağbet ve çölyak hastalarının aradığı ürün haline gelen karabuğday, Kastamonu’da hasat edilmeye başlandı.
Arıcılığa da katkı sağlayan karabuğdayın Türkiye’deki ekim ekim alanı her geçen gün genişliyor. Çevresindeki birçok kişinin “yapamazsın” söylemlerini dikkate almayarak İhsangazi’de karabuğday eklemeye karar veren ve geçen yıl deneme amacıyla 10 dönüm alana karabuğday eken Yasin Ciğerci, yüksek verim ve talebin fazla olması sebebiyle ekim alanını bu yıl genişletti. 20 dönüm alanda Karabuğday eken Yasin Ciğerci, aldıkları verim karşısında büyük memnuniyet yaşadığını söyledi. Kentte çölyak hastalarının protein değeri yüksek ürünlere ulaşmasını kolaylaştıracak olan karabuğday üretiminde, 20 dönüm arazide yaklaşık 7 ton verim alındı.
Yasin Ciğerci, “Karabuğdayla ilk tanışmam, siyez buğdayından sonra daha farklı bir tür arayışındaydım. Bu arayış yaklaşık 2 yılımı aldı. Daha sonra karabuğdayla tanıştım ve bu buğdayın Türkiye’de neredeyse yok denilecek seviyede olmadığını gördüm. Deneme amacıyla ilk olarak kendi deneme alanımı yaptım. Buğday hakkında çok bir bilgimiz yoktu. Çünkü normal familyası çok farklı, kuzugiller familyasından. Karabuğday üçgenimsi bir yapıya sahiptir. İlk deneme aşamasında gözlemledim. Çünkü normal buğday gibi olmuyor. Hiçbir bilgiye sahipte değildim, ekim aşamasında. Bu buğdayı eken birilerine sorduğumda ise ‘siz yapamazsınız, ekemezsiniz’ gibi karşı görüşlerle karşılaştım. Ben bu buğdayı yetiştirebileceğime inandım ve babama danıştım, onunda desteği ile ekmeye başladık” dedi.
Karabuğdayın Mayıs ayında dikildiğini ve kendisini yağmur ve kar suları ile beslediğini anlatan Yasin Ciğerci, şunları söyledi:
“Biz, bu buğdayı doğal olarak yetiştirmeyi planladık ve bunu da başardık. Karabuğdayın hasadını yaparken normal hasatlardan farkı biraz daha geç olması yani normalde siyez ya da buğdayda başak yapıları da farklı oluyor. Buğdayımızda glüten hiç yoktur, glüten olmayacağı içinde çölyak hastaları çok rahat bir şekilde yiyebiliyor. En sağlıklı ürünü ortaya çıkarabilmemiz için çabaladık zaten amacımız da buydu ve gerçekten risk alarak diktik. Biz bu ürünü, başta ne çıkacağını dahi bilmiyorduk ve şu anda da iyi diyebiliyoruz. Bir şeye inandığınızda ve bunu başardığınızda çok mutlu oluyorsunuz. Benimde mutluluğum karabuğday oldu. Çünkü siyez buğdayından sona daha farklı ne yapabilirim dedim, karabuğday olduğunu fark ettim. Bu buğdayın ise farklı çeşitlerine yönelmek istiyorum. Yani karabuğdayın makarnası, eriştesi hatta ekmeğini bile yapmayı düşünüyorum. Bunları yaparken doğallık çok önemli farkı bir un işin içine girmeden sadece karabuğdayla olması gerekiyor. Yerken bile o aromatik kokusunu kendine ait özelliklerini ortaya çıkması gerekiyor. Karabuğday ve diğer buğdaylardan ayıran en büyük özelliği kendi aroması ve rengi. Çiğ ve fırınlanmış olarak ikiye ayrılabiliyor, bizim amacımız ise burada çiğ olarak üretebilmek. Çiğ derken tarlada iyice oluşması gerekiyor, eğer tarladan oluşmadan biçtiğimiz zaman olmuyor, aşamaları var. Biz en olgun kısımda karabuğdayı biçiyoruz. Biçme aşaması bittikten sonra kurutma aşaması geliyor. En doğal şekilde güneş ışığı ile kuruması gerekiyor. Fabrikasyon makineye girmeden en doğal şartta kurutulması gerekiyor. Benim amacımda buydu, karabuğdayla tanışmak ve tanışıktan sonra ise farklı daha neler yapılabilir mesela en sağlıklı hiç ilaç kullanmadan, buydu ve bunu da başardım.” (İHA)