Bozkurt başta olmak üzere 7 ilçemizi sel ve heyelan altında bırakan “yüzyılların felaketi” üzerinden bugün itibarıyla bir ay geçti, yaşamını kaybedenleri kalbimize gömdük, sağ kurtulanların yaralarını imece ile sarmayı sürdürüyoruz…
Geriye kaldı “hukuki soruşturma”.
“Kol” kırıldı…
“Yen” içinde kalmasın.
“Doğal” afet yargısı ile…
“Doğal” olarak üzeri kapanmasın.
“Doğa” kaynaklı bir afet olsa da…
Hasarı katmerli hale getiren “insan” kaynaklı “eksikler, kusurlar, hatalar, suçlar, vurdumduymazlık, rant…”.
Metrekareye düşen yağmur miktarı kadar metrekareye afet anından önce ve sonra ne ölçüde tedbir alındığı da sorgulanmalı…
Doğa yapacağını yaptı, insan yapacağını yaptı mı?
Bozkurt misal…
“Dere içi” yerleşim mevcut oranda olmasa idi can ve mal kaybı namına sonuç yine aynı mı olacaktı?
Bozkurt’un şehirleşmesi geçmişten günümüze “mercek” altına alınmayacak mı?…
İmzası olan yerel yöneticiler ve denetlemekle görevli merkezi idare sorgulanmayacak mı?
(Bozkurt’ta şehirleşmeye dair yetki ve sorumluğu olanlar son bir ay boyunca yaptıkları değerlendirmelerde “topu” birbirlerine atarak kendilerini cephe gerisine atmaya çalıştılar…
Sütten çıkmış ak kaşık oldular.)
Vatandaş bina yaparken ruhsat alıyor…
İzin veren yedi cümle kamu görevlileri nerede?
Afet arifesinde “uyarı” mekanizması çalıştı mı, afet başladıktan sonra “kurtarma” çalışmaları ne oranda “koordine, hızlı, sonuç alıcı” oldu?…
Saatler sonra çöken binada can kaybı oldu, sivil vatandaşların insanüstü gayretleriyle can kurtarıldı.
Devletimiz tüm kurumlarıyla bir aydır bölgede, ülke tarihimizde görülmedik bir “yara sarma” mücadelesi veriyor, “imar” çalışmaları “tam gaz”…
Sıra “hukuki soruşturma” aşamasında.
(Can ve mal kaybının had safhada yaşandığı Bozkurt yanı sıra, afete maruz kalan diğer ilçelerimizde de “insani” etkenlerin başrolde olduğu aşikar…
Hukuki incelemenin Kastamonu genelinde yapılması elzem.)
Afetin “hukuki soruşturma, yargılama ve cezalandırma” ayağı eksik bırakılırsa…
Yeni felaketlere kapı aralanır.
Bu kadar acı yeter…
Yenileri eklenmesin.
Not: Hayrettin Karaca ve A. Nihat Gökyiğit, 11 Eylül 1992’de Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’nı (TEMA) kurdular…
Bugün 29’ uncu kuruluş yıldönümü.
“Topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme ile mücadele edilebileceğini göstermek, tehlikeye dikkat çekmek, toprağa sahip çıkmak, koruyucu çözümler üretmek, ağaçlandırma yapmak, doğal varlıkları korumak ve bu mücadelenin devlet politikası haline gelmesini sağlamak” hedefti…
TEMA aynı hedef doğrultusunda yürüyor bugün de.
11 Ağustos’ta yaşadığımız “yüzyılların felaketi” bir kez daha gösterdi TEMA’nın kıymetini…
Doğum günü kutlu olsun.
MUSTAFA AFACAN