En iyi macera filmi Oscar’ına aday Kasımpaşa maçından sonra “Acil düzenleme” diye bir yazı yazdık.
Galatasaray maçı öncesi Gazi Stadı’nın kale ağlarının, destek direğinin zavallı durumuna dikkat çektik.
Gazi Stadı, Galatasaray maçında ekran başına geçecek milyonlara böyle gözüksün, Kastamonu böyle kırık dökük bir imaj çizsin istemedik.
Allah’tan yazmışız…
Ve Allah’tan yazdıklarımıza ama gönüllü, ama gönülsüz kulak asılmış.
Gerçi, teşekkür etmesi gerekenler Galatasaray maçı öncesi arkadaşımıza, “Siz mi yazdınız o yazıyı… Yazdınız da ne oldu?” diyerek kahretmeyi uygun görmüş, sorgu hakimi rolüne soyunup babalanmaya kalkışmışlar ya, olsun. Salim’in direğe vurup çizgiye düşen şutundan sonra onların da akılları başlarına gelmiştir mutlaka.
Çünkü, yayıncı kuruluş o pozisyonu canlı yayın sırasında en az 10 kez gösterdi.
Maç bitti, özetinde gösterdi.
Akşam maçı bir kez daha baştan sonra yayınladı, yine defalarca gösterdi.
Biz yazmasak, siz gereğini yapmamış olsanız şu olacaktı, alıngan beyler:
Ahı gitmiş vahı kalmış kale ağlarının yan direğe kablolarla bağlanarak tutturulduğu, destek direğinin “yok mu beni alacak bir hurdacı” diye bağırdığı, şehirlerarası yol yanı köy sahasını andıran görüntü defalarca defalarca ekrana gelecekti.
O görüntünün her tekrarında, ekran başındakiler tarafından bu işin sorumlularının ciddiyeti, şehrin olaya yaklaşımı sorgulanacak ve zihinlerde buna göre genel bir algı oluşacaktı.
Araya bir çift laf katan, köşesinde bunu işleyip canınızı yakan da olacaktı muhtemel…
Yüzünüz kızaracaktı, yüzümüz kızaracaktı yani… Belki işin sorumluları olarak fazladan bir de üst fırçası yiyecektiniz, yüzünüzün kızarması yetmezmiş gibi.
Gerçi bilet satılıp da tribüne alınmadıkları için telörgü arkası, çatı üstü, hafriyat tepesi kelle koltukta maç keyfi süren seyircilerin görüntüleri de yetti bunun için, ama hiç değilse Türkiye’ye örnek güzellikte zemine sahip saha içini kurtarmış olduk. Bu da bir şey!
CEMİL ÖZEL