Milli Mücadelenin 100. Yılı nedeniyle 2019 yılında Kastamonu da çeşitli etkinlikler yapıldı. Bunlarda birisi, 21 Ekim 2019 tarihinde Kastamonu Üniversitesinde yapılan paneldi. Oturum başkanlığını yaptığım bu panelin başlığı “Milli Mücadelenin 100. Yılında İstiklal Yolu ve Yiğit İnebolu” şeklindeydi. Konuşmacılar o dönemde verilen mücadeleleri, istiklal yolunda geçen süreci ayrıntılı olarak dile getirdiler, ayrıca güzergahın daha iyi tanıtılması, geliştirilmesi ve bakımının yapılması konusunda görüşlerini dile getirdiler.
Bir ay sonra, yine aynı yerde bu defa Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenen panelde başlık yine İstiklal Yoluydu. Bu panellerle İstiklal Yolu bilincinin ve milli şuurun canlı tutulması amaçlanmıştı.
Bir yıl önce, 2018 yılında, İnebolu Ankara arasındaki 340 kilometrelik güzergah ülkemizin 44. Milli Parkı olarak ilan edilmişti. Bu süreç istiklal yoluna verilen önemi göstermekteydi.
Ancak son gelişmeler, Kastamonu’nun bu önemi yeteri kadar algılayamadığını gösterdi.Oysaki ki Milli Park ilan edilmesindeki amaç, tarihi ve kültürel değerlerimizin gelecek nesillere aktarılmasını, korunması şeklinde ifade edilmişti.
Öte yandan, içinde benim de bulunduğum 3 kişilik bir araştırma grubuyla, 2019 yılı temmuz ayında, Kastamonu Gölköy mevkiinden başlayarak İnebolu’ya kadar adım adım orijinal rotayı izleyerek ayrıntılı bir rapor hazırlamış ve bu raporu Kastamonu Valiliğine, Belediye Başkanlığına, Milli Parklar Şube Müdürlüğüne ve Ankara ‘da Milli Parklar Genel Müdürlüğüne iletmiştik.
Böylece İstiklal Yolu hakkında olumlu gelişmeler beklerken, ocak ayı sonunda Arız köyünden gelen bir yakınım tarafından olumsuz bir haber aldım. Yolun Gölköy-Boyundurcak-Duruçay kavşağı arasındaki kesimin büyük oranda bozulduğunu öğrendim. Yolun bu bölümü hem kente yakın oluşu ve hem de günümüze kadar eski orijinal yapısını,köprüleriyle, tarihi kilometre taşlarıyla, tipik ağaçlarıyla korumuş olmasıyla istiklal yolunu en güzel ve önemli bölümlerinden birini oluşturmaktaydı.
Aldığım duyumlara göre, yolun kenarındaki tarlalara imar ruhsatı verilmiş, böylece bir şekilde yolun hemen kenarına dikilen elektrik direkleri, ağır tonajlı hafriyatlar taşıyan kamyonlar, çalışan greyderler, tam bir şantiyeye dönmüş durumda bölge. Güzergâh tam bir çamur deryası. Bu çamurun yerinde, birkaç kuşak önceki dedelerimizin, ninelerimizin elleriyle döşedikleri taşlar vardı.
Bu tarihten sonra istiklal yolu yürüyüşçüleri, nostaljik bu yoldan değil de elektrik direkleri, çamur deryası ve duvarlar arasından geçerek yürürler artık.
Bozulan bu yol acaba tekrar eski haline döndürülebilir mi? Hiç sanmıyorum.
Yeniden yapılsa bile hiçbir zaman eski ruhunu yansıtmayacaktır. Milli Park oluşuyla İstiklal Yolu, Kastamonu kültür ve turizmine de önemli katkılar sağlayacak önemli bir varlıktır. Orijinal haliyle korunması esastır ve bu yolda verilen şehit ve gazilerimize bir vefa borcudur. Şerife Bacıların, Halime Çavuşların torunlarına yakışan da bu olmalıdır.
Kastamonu, üniversite olarak, basın olarak, STK olarak bu olumsuz gelişme karşısında tepkilerini göstermelidirler.
Prof. Dr. Sadık Erik
Emekli Öğretim Üyesi