İstanbul’un fethinin 569. yıl dönümü, Fatih Sultan Mehmet’in annesi Hatice Alime Hüma Hatun’un doğduğu Devrekani’de düzenlenen geniş kapsamlı programla kutlandı, Fatih ve annesi anıldı. Belediye Başkanı Engin Altıkulaçoğlu, “Büyük Fatih’in annesinin buradan çıkması bizim için büyük bir övünç kaynağıdır” dedi.
Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı Kastamonu Şubesi, bu yıl 33’ncüsünü düzenlediği Fetih- Fatih- Kastamonu programını İsmail Bey Camii’nde gerçekleştirdi. Şube Başkanı Hamdi Özden, “Fatih ve Fetih ile Kastamonu arasındaki bağı, gelecek nesillere aktarmak bizlerin sorumluluğu ve görevidir” diye konuştu.
Fatih Sultan Mehmet’in annesi Hatice Alime Hüma Hatun’un doğduğu ve gelin olduğu Devrekani’de, İstanbul’un fethinin 569. yıl dönümü törenle kutlandı.
Devrekani Kaymakamlığı ve Devrekani Belediyesi öncülüğünde yapılan Fetih Şöleni, Çayırcık Mahallesi’nde gerçekleştirildi. Fatih Sultan Mehmet Han ile annesi Hatice Alime Hüma Hatun’un da anıldığı şölene katılım yoğun oldu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinlikte Kastamonu Atabeygazi Mehteran Derneği takımı birbirinden güzel marşları çalarak etkinliğe renk kattı. At üzerinde akrobasi gösterisinin büyük alkış topladığı şölende halk oyunları, öğrencilerin ok atma gösterisi ile yağlı güreş müsabakası da yapıldı. Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen güreşçiler, birinci olabilmek için kıyasıya mücadele etti. Etkinlikte katılımcılara çeşitli ikramlarda da bulunuldu.
“Bizleri gururlandırıyor”
Pandemi öncesi her yıl geleneksel olarak düzenledikleri Fatih Sultan Mehmet Han ile annesi Hatice Alime Hüma Hatun’u anma ve İstanbul’un fethinin 569. yıl dönümü kutlama programı düzenlediklerini belirten Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, şöyle konuştu:
“Osmanlı padişahlarından Çelebi Mehmet’in 1421 yılında ölmesinden sonra Osmanlı Devleti’nin tahtına hedefi bütün Anadolu’yu Osmanlı topraklarına katmak isteyen 2. Murat geçiyor. 1422 yılında Bolu yakınlarında Osmanlı-Candaroğulları savaşından İsfendiyarbey yenik ayrılıyor ve Sinop’a çekiliyor. Osmanlı ordusuna karşı gelmekten pişmanlık duyan İsfendiyarbey, Sultan 2. Murat’tan affını isteyerek oğlu Tacettin Bey’in güzelliği ile ünlü kızı Hatice Alime Huma Hatun’un nikahla kabulünü rica ediyor. Bunun üzerine 2. Murat, İsfendiyarbey’den gelen mektup ve hediyelerini kabul ederek düğün hazırlıklarını başlatır ve 1423 yılında Kastamonu’ya bir heyet gönderir. İlçemiz Çayırcık Mahallesi’ne gelen heyet, Hatice Alime Huma Hatun’un düğün merasimini burada yaparlar. Hatice Alime Huma Hatun, Çayırcık Mahallemizde bulunan ve restorasyonu 2008 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan Gelin Hamamı ismiyle anılan bu hamamda o yıllarda adet olduğu üzere gelin banyosu yaparak Bursa’ya gelin gönderilir. Yine Çayırcık Mahallemizde bulunan o döneme ait İsmailbey Camii’nin restorasyonu ise 2006 yılında Vakıflar bölge Müdürlüğü tarafından tamamlanmıştır. Ayrıca ilçemiz merkezinde bulunan İsmailbey Camii’nin restorasyonu bitmiş, İsmailbey Hamamı’nın ise projesi tamamlanmış, yatırım programına alınmış, önümüzdeki günlerde restorasyonuna başlanılacaktır. Büyük Fatih’in annesinin buradan çıkması bizim için büyük bir övünç kaynağıdır. Hüma Hatun’un Konstantiniye dünyanın göğsünde parıldayan bir elmas gibi hayallerini süslüyordu. Osmanlı Devleti’nin tüm hanım sultanları gibi Hüma Hatun da surları aşacak bir evlat doğurmayı ümit ediyordu. Bizans surlarını sarsacak bir ulu sultanın doğmasını yalnızca Ümmet-i Muhammed değil, kardinal şapkasından sıkılan halk ve onların başındaki ruhani zümre de bekliyordu. Hanedanın en şerefli fethini gerçekleştirecek olan büyük Fatih, Hüma Hatun’un kollarında yetişecekti. Milattan önce 29 defa kuşatılan fakat kapıları bir türlü açılamayan İstanbul’un fethi, Hüma Hatun’un evladı Sultan Mehmet’e nasip olacaktır. İlçemizden gelin giden Hatice Alime Hüma Hatun’un yetiştirdiği o büyük Fatih, İstanbul’u fethedecek, o kutlu müjdeye eren komutan olacaktır. Bu güzel yurdu bizlere emanet eden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz” dedi.
“İsmailbey’in mezarını halen arıyoruz”
İsmailbey’in Osmanlı İmparatorluğu’nun himayesini kabul etmesiyle Bulgaristan’ın Filibe şehrine gittiğini anlatan AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü ise, şunları söyledi:
“1887 yılında Osmanlı-Rus savaşı başladığında İsmailbey tarafından yaptırılan ve 52 caminin bulunduğu Bulgaristan’ın Filibe şehrinde Bulgarlar, iki cami hariç tüm camileri yıkıyor ve iki cami kalıyor. Filibe’de oğlu Kasım tarafından yaptırılan Kasimiye Camii’nde türbesi bulunuyordu. 1914 yılında Bulgarlar, yol geçirme bahanesiyle bu camiyi de yıkıyor. Bundan sonra İsmailbey’in türbesinin nereye gittiği bilinemiyor. Ben, 5-6 yıldır bunu araştırıyordum. Filibe’deki din adamlarıyla, tarihçilerle görüştük. Bizim tarihçilerimizde de görüştük, 1914 yılından sonra İsmailbey’in türbesi talan edildikten sonra mezarın nereye gittiğini bilen yok. Keşke bulabilseydik, Kastamonu’ya getirip İsmailbey Camii’nde avludaki yerine defnedecektir. Ama başarılı olamadık bunda, hala daha aramaya devam edeceğiz. Mademki Alparslan’ın torunu, onun soyundan geliyor. Mademki bizim Kastamonu, Alparslan’ın yol arkadaşlarından müteşekkir bir şehir ve insan topluluğu, o halde onun gösterdiği yoldan, idealinden bizim sapmamamız lazım. Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız lazım. Nasıl ki Alparslan millet için, devlet için, din için neler yaptıysa bin yıldır başımıza çöreklenen devletlere de aynı şekilde direneceğiz. Burasını ebedi yurt, ebedi vatan olarak koruyacağız. Bunun başka hiçbir yolu yoktur” ifadelerini kullandı.
Vali Avni Çakır ise, “Kastamonu, İstanbul’un fethinde de her zaman için devletin birliği ve beraberliği, bütünlüğü noktasında her zaman tarihte mutlaka görev alıyorlardı, burada da cihan padişahı doğuran anayı yetiştiren topraklar olması hasebiyle bu kutlu günü ve bu fethi yaşatma ve kutlamakta en fazla hakka sahip olan bölgelerden bir tanesidir. Hem Osmanlı’da hem de Türkiye Cumhuriyeti’nde her zaman devletinin, milletinin yanında olmuş insanların topluğudur. Ben de böylesine güzel insanlarla görev yapmaktan son derece onur ve gurur duyuyorum” diye konuştu.
Devrekani Kaymakamı Ahmet Coşkun da, “Tarihi şan ve şerefle dolu asil Türk milletinin büyük zaferi İstanbul’un fethinin 569. yılında birlikte olmanın haklı gururu içerisindeyiz. Rabbim, zaferimizi kutlu, asil milletimizi ebediyete kadar muzaffer eylesin” dedi. VEDAT YUNUS İKİZOĞLU (İHA)
•••
TÜRKAV’dan
Fetih programı
- Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı Kastamonu Şubesi, bu yıl 33’ncüsünü düzenlediği Fetih- Fatih- Kastamonu programını İsmail Bey Camii’nde gerçekleştirdi. Şube Başkanı Hamdi Özden, “Fatih ve Fetih ile Kastamonu arasındaki bağı, gelecek nesillere aktarmak bizlerin sorumluluğu ve görevidir” dedi.
Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı Kastamonu Şubesi, bu yıl 33’ncüsünü düzenlediği Fetih- Fatih- Kastamonu programını İsmail Bey Camii’nde gerçekleştirdi.
MHP il yönetimi, MHP Merkez ilçe başkanı ve yönetimi, MHP kadın kolları başkanı, Kastamonu Ülkü Ocakları Başkanı ve yönetimi, Kastamonu Belediye Başkan yardımcısı Mehmet Yurt, MHP belediye meclis üyeleri, Kamu Sen başkanı ve yönetimi ile Kamu Sen’e bağlı sendikaların il temsilcileri, Türk Ocağı başkanı, Kastamonu Üniversitesi öğretim üyeleri, kurum müdürleri ve çok sayıdaki vatandaşın katıldığı program, öğle namazı öncesi fetih suresinin okunmasıyla başladı.
Namaz sonrası fethin önemi, Kastamonu ile İstanbul’un fethinin bağlantısı ile ilgili konuşma ile devam etti. Hatim duası ve ikramlarla sona erdi. Programda konuşan TÜRKAV Şube Başkanı Hamdi Özden şunları söyledi:
“Fetih ile Kastamonu bağı öncelikle İstanbul’un fethini gerçekleştiren Fatih Sultan Mehmet Han’ın annesi sebebiyledir. Yani bu büyük fetih bu toprakların evlatları tarafından gerçekleştirilmiştir. Birçok Osmanlı kaynağı Fatih’in annesi olarak Hatice Halime Hatun’u göstermektedir. Candaroğulları hükümdarı İsfendiyar Bey’in torunu yani İbrahim Bey’in kızı Halime Hatun, 1425 yılında yapılan muhteşem bir düğünle Osmanlı hükümdarı II. Murad’la evlendirilmiş; Candaroğulları başkenti Kastamonu’dan, Osmanlı sarayına gelin olarak gitmiştir. Hatice Halime Hatun, düğünden sonra bir süre Bursa’da ikamet etmiş, akabinde Sultan II. Murad onu Edirne’ye götürmüş, II. Murad’ın 1451 yılında vefatından sonra bir süre daha yaşamış ve Bursa’da vefat etmiştir. Kabri de Bursa’dadır. Ayrıca 2. Murad kendi kız kardeşlerinden biri olan Sultan Hatun’u İsfendiyar Bey’in oğlu Kasım Bey’e, diğer kız kardeşi Selçuk Hatun’u da İsfendiyar Bey’in diğer oğlu İbrahim Bey’le evlendirdi. Selçuk Hatun, bir Osmanlı prensesi olarak Kastamonu sarayına gelin gelmiştir. Kocası Şehzade İbrahim Bey’le 1443 yılına kadar 18 yıl evli kalmış, bu evlilikten olan altı çocuktan dördü Orhan, Paşa Melek, Emir Yusuf ve Hafsa Hatun, Kırkçeşme mahallesinde yapılan Hatun Sultan türbesinde medfundurlar. Kastamonunun Fatih ve Fetih ile bir çok yönden bağı vardır: İstanbul’un fethi sırasında Candaroğlu İsfendiyar Bey’in oğullarından Kasım Bey de görev almış, hatta Fatih onu elçi olarak Bizans’a göndermiştir. Fetih hazırlıkları esnasında Kastamonu’dan donanma malzemesi ve bakır madeni gönderilmiştir. Dolayısıyla Sultan Mehmet’in başarılarına sahip çıkmak, Fatih ve Fetih ile Kastamonu arasındaki bağı, gelecek nesillere aktarmak bizlerin sorumluluğu ve görevidir.
“Fetih, Bizans’ın köhnemiş bünyesini, kararmış aklını ve kaskatı kesilmiş vicdanını surlarla birlikte devirmiş, bunun yerine Türk milletinin hoşgörüsünü, asaletini, herkesi kavrayan adaletini ikame ve ihata etmiştir. İstanbul’un fethi, yankıları hala devam eden, tesirleri hala hissedilen büyük bir zafer, büyük bir başarıdır. Türk milletinin 569 yıl önce, büyük hakan Fatih Sultan Mehmet Han liderliğinde çağ açıp çağ kapatmış, dünya tarihinin akış ve yönünü değiştirmiştir. İstanbul’un Fethi insanlığa yeni ufuklar açmış, küresel dengeleri değiştirmiş, siyasi ve coğrafi tasavvurları etkilemiş ve aynı zamanda Türk milletine yeni sorumluluklar yüklemiştir. Çünkü aziz milletimiz fetihle birlikte beşeriyetin tahtına çıkmış, kültürleri, inançları, ülkeleri, medeniyetleri ve milletleri hakimiyet havzasına teker teker dahil etmiştir. İstanbul’un fethi, disiplinli bir hazırlığın, teferruatlı bir planın, zamanın ötesinde bir teknik donanımın, hepsinden de mühimi inanmışlığın, imanın ve başarma azminin bir ürünüdür. Zulüm 1453’te başladı diyenler, Ayasofya’nın ibadete açılmasını hazmedemeyenler, İstanbul’un dünyanın en büyük Türk kenti olmasından rahatsız olanlar, Bizans hayaletinden medet ummakta, Haçlı kalıntılarından çare beklemektedir. Maalesef ki, Türkiye’nin içinden, hatta sorumluluk mevkiini işgal edenlerden bazıları İstanbul’un aleyhine olacak şekilde, bayağılaşmış ve kokuşmuş yabancı tezlere, uydurma iddialara destek çıkmaktadır. İstanbul’un ‘Konstantinopolis’ olmasını hedefleyenlerin, bunu projelendirenlerin hevesleri mutlaka kursaklarında kalacaktır. Fethi peygamber Efendimiz tarafından müjdelenmiş bu tarihi kentimiz yüzyıllar evvel olduğu gibi barışın, kardeşliğin ve kucaklaşmanın sembolü olmaya devam edecektir. İstanbul, 569 yıl önce huzuru bulmuş, dirliğe kavuşmuş, güvene ulaşmış, rahmetle bereketlenmiş ve hak ettiği ellerde yükselmiştir. İstanbul’u fethederek dünya tarihinin akışını değiştiren, Türk’ün ismini silinmemecesine tarihe kazıyan Fatih Sultan Mehmet Han ve kahraman ordusunu rahmet ve minnetle anıyorum. O’nun emanetini yarınlara taşımak bizlerin ve sonraki kuşakların görevidir. İstanbul elbette fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan onu fetheden asker ne güzel askerdir müjdesine nail olan ecdadını tanıyan, onlarla gurur duyan, atalarının izinden giden Türk gençlerinin, milli bilinç ve milli değerler ile yoğruldukça başta tarih, bilim, sanat, teknoloji, edebiyat olmak üzere her alanda nice fetihlerle bizlerin göğsünü kabartacağına inanıyoruz. Bütün dünya şunu iyi bilsin ki Türk milleti yeni Fatihler yetiştirme kaabiletine ve şuuruna fazlasıyla sahiptir. Bu düşüncelerle İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han’dan, İsmail beye ve bu güne kadar şanlı milletimize hizmeti geçen aziz ve kahraman ecdadımızı minnet, gurur, Fatihalar ve hatimlerle yad ediyoruz. Ruhları şad olsun.”