Resmi kamu kurumu açıkladı, işsizlik aldı başını gidiyor, vatandaşın “beka” sorunu gün geçtikçe katlanıyor, tencere kaynasın derdiyle altındaki ateş kısıldıkça kısılıyor, patates pişmezse milletin hali harap…
Ekonomiye odaklanalım.
Üretmenin yollarını arayalım…
“Tüketim” de tıkanacak bu gidişle.
TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) açıkladı dün…
“Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Aralık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 92 bin kişi artarak 4 milyon 394 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 0,2 puanlık artış ile %13,7 seviyesinde gerçekleşti…”.
Ülkemizde 15 yaş ve üstü nüfus 61 milyon 921 bin kişi, işgücü 32 milyon 52 bin kişi, istihdam edilen vatandaş 27 milyon 658 bin…
4 milyon 394 bin işsiz.
Aileleri ile çarp…
15-20 milyon kişi aralığından ses veriyor.
İşsize “iş”…
İş sahibine “garanti”.
(Dün altını çizdim…
Erkek girişimci sayısı son 10 yıldır artmadı, eksildi, Kadın girişimci oranı arttı ancak yaraya merhem değil. Bir girişimin yuvarlak rakam 10 istihdama karşılık geldiği hesap ediliyor ki, girişimci azaldıkça istihdam da azalıyor. “Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıktı?” mevzusu bir bakıma. İstihdamı artırmak için girişimcinin artması lazım, girişimcinin artması için emek piyasasının sürdürülebilir olması lazım.)
Türkiye genelinde “işsizlik” atmosferi baskınken…
Kastamonu’da farklı bir havanın olması olası mı?
Kastamonu’ya sanayi yatırımı gelmiyor, var olanlar “kaçıyor”, tarım ve hayvancılık “şirketleşemiyor”, (her ne kadar turist sayısı artsa da) turizm “geri” gidiyor, küçük girişimler çarpan etkisi yaratmakta güçsüz kalıyor…
“Kapkara” bir iklim.
Uzun soluklu planlama yok…
İşbirliği namümkün.
“Toplum Yararına Çalışma” pansumanları ile nereye kadar?…
Zor günler kapıda.
İzmir’de olan Kastamonu’da olmaz mı?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Dünya gazetesine konuştu, belediye açısından kent ekonomisinin iki büyük başlığının“tarım ve turizm “ olduğunu kaydetti…
“Bizim liderlik yapmamız gereken iki büyük sektör tarım ve turizm. Her ikisi ile de çok konsantre olduk ve çalışıyoruz. Bunu da sadece büyükşehir belediyesi olarak yapalım istemiyoruz. O nedenle İzmir’in birçok dinamiğini içine alan yapılar kuruyoruz. Bir tanıtma vakfı vardı onu canlandırdık, turizm konusunda çalışan herkesin içinde olduğu bir zemin yarattık.”
Kastamonu’da “büyükşehir” tabela olarak olmayabilir ama çeşitli kurumların işbirliğinden “fiili” olarak var…
İzmir’in bakış açısı elbette Kastamonu’da da olmalı.
Bugüne kadar olabildi mi?…
Bundan sonra olsun.
(İşsizlik derdine de çaredir…
Yerelde “sürdürülebilir ekonomi” yaratmak.)
MUSTAFA AFACAN