Türk-İş İl Temsilcisi Mehmet Çelik, yol-İş salonunda düzenlenen 1 Mayıs kutlama toplantısında yaptığı konuşmada, “Bizler, emeğiyle geçinmeye çalışan milyonlarız. Çocuklarımıza onurlu ve güvenli bir gelecek sağlamak istiyoruz. Şehrimiz, ülkemiz, dilimiz, inancımız, görüşümüz, işyerimiz farklı olsa da bizler emeğin ortak dilini konuşup, onun en yüce değer olduğuna inanıyoruz” dedi.
Çelik, konuşmasında, işçiler olarak beklentilerini sıralarken, “Sendikal örgütlenmede işçilerin hür iradesine herkes saygı göstermelidir. Çalışanların “ekmek” sorunu sürdürülen iktisadi ve mali politikaların sonucudur. İktisat politikaları rant sağlama ve rant elde etme yaklaşımından çok yatırım ve üretime odaklı, yüksek katma değerli, sürdürülebilir ve kapsayıcı nitelikte olacak biçimde belirlenmelidir” diye konuştu.
Türk İş üyesi işçiler 1 Mayıs Emek ve Dayanışa Günü’nü sendika lokalinde kutladı.
Türk İş İl Temsilcisi Yol İş 1 No’lu Şube Başkanı Mehmet Çelik, işçilerin bayramını kutladığını belirterek başladığı konuşmasında, “İnsana yakışır iş ve yaşam şartlarını sağlamak için tüm emekçiler dayanışma içinde bir aradayız. Emek en yüce değerdir. Bizler, emeğiyle geçinmeye çalışan milyonlarız. Çocuklarımıza onurlu ve güvenli bir gelecek sağlamak istiyoruz. Şehrimiz, ülkemiz, dilimiz, inancımız, görüşümüz, işyerimiz farklı olsa da bizler emeğin ortak dilini konuşup, onun en yüce değer olduğuna inanıyoruz” dedi.
İnsanca bir yaşam ve ortak mücadele için hareket ettiklerini de söyleyen Mehmet Çelik, “Haksız işten çıkarma, sendikasızlaştırma, kıdem tazminatına müdahale, özelleştirme, esneklik, kuralsız ve kayıt dışı çalıştırma, vergide adaletsizlik yıllardır mücadele ettiğimiz sorunlar. İnsanı insan yapan değerleri ülkemizde egemen kılmadıkça bu sorunlarımız devam edecek. Şimdi de gündemde Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi var. Cumhuriyetin ilk dönemlerinden bu yana kurulan işletmeler tek tek satılıyor. Alın terimizle kazandığımız ekmeğimiz bizden çalınıyor. Sağlığımız çok uluslu küresel şirketlerin kazançları uğruna yok sayılıyor” diye konuştu.
Zorlu mücadeleler sonunda elde ettikleri haklarının yoğun bir saldırı altında olduğunu da söyleyen Mehmet Çelik, “Yaşama ve çalışma şartlarımız giderek bozuluyor. Ücretlerimiz artan fiyatlar karşısında sürekli eriyor. Bizler karşılaştığımız sorunlara karşı taleplerimizi seslendirmek ve somut adımlar atılması için buradayız. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik haklarımız piyasa şartlarına bırakılıyor. İş kazaları her ay yüzlerce arkadaşımızı yaşamdan koparıyor. Kamu kurulularındaki taşeron işçilerinin kadroya alınması önemli bir kazanım olmasına karşın, birçok tartışına ve yeni sorunu da beraberinde getirip mağduriyetlere neden oldu. Bu mağduriyetlerden en önemlisi, kapsam dışında kalan taşeron işçilerdir. Diğer yandan, işçiler arasında ücret ve çalışma şartları bakımından ayrım sona ermemiştir. Güvencesizliği sürekli hale getiren geçici ve mevsimlik işçilik uygulamalarında iyileştirme yapılarak 4 aya kadar daha fazla çalışma olanağı sağlanmış, ancak daha sözleşme yapılmamıştır” dedi.
Mehmet Çelik, konuşmasının devamında ise şunları söyledi:
“İktisaden güçsüz durumda olan geniş halk kesimlerini korumak ve kollamak birincil görev olmalıdır. Hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde temel insan hak ve özgürlüklerinin kullanılması sağlanmalıdır. Kadınlara yönelik erkek egemen söylem ve eylemler son bulmalı, kadınların çalışma yaşamına aktif bir şekilde, uzun vadeli katılımını sağlayacak sosyal politikalar geliştirilmelidir. Her türlü çocuk emeğinin ortadan kaldırılmasını sağlayacak programlar en hızlı şekilde uygulamaya konulmalıdır. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve kötü muamele engellenmelidir. Sendikal örgütlenmede işçilerin hür iradesine herkes saygı göstermelidir. Çalışanların “ekmek” sorunu sürdürülen iktisadi ve mali politikaların sonucudur. İktisat politikaları rant sağlama ve rant elde etme yaklaşımından çok yatırım ve üretime odaklı, yüksek katma değerli, sürdürülebilir ve kapsayıcı nitelikte olacak biçimde belirlenmelidir. İş cinayetleri halini alan iş kazalarına köklü bir çözüm bulmak öncelikle işverenlerin ve devletin görevidir. Bu konuda herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Kayıt dışı çalıştırma, işçilerin yıllarca ortaya koydukları emeğin yok sayılmasına neden olmaktadır. Kamu kurumları öncelikle işverenleri hedefleyen söylem ve politikalar geliştirmelidir. İnsan onuruna yakışır yaşam koşullarına ulaşmanın temellerinden biri, emekçinin ailesi ile birlikte yaşamını insan onuruna yaraşır şekilde sürdürebileceği bir ücrete ulaşmasıdır. Bu nedenle asgari ücret bireye göre değil, aileye göre hesaplanmalıdır. Ülkenin en fazla vergi veren kesimi olan tüm ücretlilerin üzerindeki bu yük azaltılmalı, vergilendirme politikasında adalet sağlanmalıdır. Doğal yaşam alanlarının plansızca iktisadi faaliyet alanları haline getirilmesi engellenmelidir. Genetiği değiştirilmiş organizmalı ürünlerin tüketimini engelleyecek politikalar geliştirilmelidir. Yerli besicilik ve tarıma gereken destekler sağlanmalıdır. Toplumsal politikalar engellileri tam anlamıyla kapsayacak bir şekilde tasarlanmalıdır. Emeklilik şartları yeniden düzenlenmeli, emekli maaşları asgari ücretin altında olmamalıdır”
Yol-İş 2 No’lu Şube Başkanı Sadık Düzgün ise konuşmasında, 1 Mayıs Dayanışma ve Emek Günü’nü kutlayarak, katılımın az olmasından dolayı sitemde bulundu. Düzgün konuşmasının devamında işçilerin yaşadıkları sorunlara değindi.
Belediye-İş Sendikası’nın Ankara Şube Başkanlığı seçimlerini kazanan Mustafa Akbaş ise, “Tarihte ilk defa Kastamonu Belediyesi çalışanları olarak Belediye-İş Sendikası’nın yönetimini komple kazandık. İnşallah şubeyi yakında Kastamonu’ya taşıyacağız. 1 Mayıs İşçi Bayramı hepimize kutlu olsun” dedi.