İşçi ücretinin kayıtlarda eksik gösterilmesi konusunda iki bölümden oluşan yazımızın birincisinde ücret, fiili ücret ile bunun kayıtlarda eksik gösterilmesinin nasıl ortaya çıktığı ve işçi açısından yarattığı sonuçlar konusunda genel bilgilere yer vermiştir.
Yazımızın ikincisi olan bu yazımızda ise işçi ücretinin kayıtlarda eksik gösterilmesinin vergi, sosyal güvenlik ve iş hukuku yönünden yaptırımları ve/veya sonuçları ele alınacaktır.
1-) Vergi Usul Kanununa göre; mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi vergi ziyaı (Madde 341) olarak ifade edilmekte olup, vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilmekte, vergi ziyaına 359’uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza 3 kat, bu fiillere iştirak edenlere ise 1 kat olarak uygulanmaktadır(Madde 344).
Aynı Kanuna (Vergi Usul Kanunu) göre, vergi kanunları gereğince tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan; defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar hakkında 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edileceği, gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgenin ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olarak kabul edileceği yer almaktadır(Madde 359).
2-) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda, sigorta primleri hesabına esas tutulan kazançların kesin olarak tespitine imkan vermeyecek şekilde usulsüz veya noksan tutulmuş defterlerin, herhangi bir ay için sigorta primleri hesabına esas tutulması gereken kazançların ve kazançlarla ilgili ödemelerin (sigorta primine esas kazancın ödemeye bağlı olduğu durumlar dahil) o ayın dahil bulunduğu hesap dönemine ait defterlere işlenmemiş olması halinde, o aya ait defter kayıtlarının geçerli sayılmayacağı ve bu geçersizlik hallerinin gerçekleştiği her bir takvim ayı için, aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanacağı (Madde 102/e-4); işverenler tarafından ibraz edilen aylık ücret tediye bordrosunda; işyerinin sicil numarası, bordronun ilişkin olduğu ay, sigortalının adı, soyadı, sigortalının sosyal güvenlik sicil numarası, ücret ödenen gün sayısı, sigortalının ücreti, ödenen ücret tutarı ve ücretin alındığına dair sigortalının imzasının bulunmasının zorunlu olduğu, belirtilen unsurlardan herhangi birini ihtiva etmeyen (imza şartı yönünden makbuz mukabilinde veya banka kanalıyla yapılan ödemeler hariç) ücret tediye bordrolarının geçerli sayılmayacağı ve her bir geçersiz ücret tediye bordrosu için aylık asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanacağı (Madde 102/e-5) yer almaktadır.
3-) İş Kanununa göre ücret ile bu kanundan doğan veya toplu iş sözleşmesinden yada iş sözleşmesinden doğan ücreti kasten ödemeyen veya eksik ödeyen işverenlere 2021 yılında bu durumdaki her işçi ve her ay için 315,00 TL idari para cezası uygulanması söz konusudur.
4-) İşçinin ücretinin bordrolarda gerçeğin altında gösterilmesi, iş sözleşmesinin devamı sırasında işçi tarafından anlaşılırsa, işçi dilerse iş sözleşmesini 4857 sayılı Kanunun 24/II-e maddesi (işveren tarafından işçinin ücretinin kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmemesi veya ödenmemesi) gereğince haklı nedenle feshedebilmektedir.
5-) Yargıtay, işçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması durumunda işçinin haklı fesih hakkının doğacağına ve kıdem tazminatını alacağına karar vermiştir.
6-) Eksik ödenmiş olan ücret ve diğer işçilik alacaklarının istenilme süresi sınırsız olmayıp, elbette ki bir süreye tabidir. Buna zamanaşımı süresi adı verilmektedir. Zamanaşımı sürelerinin işlemeye başlayabilmesi için öncelikle talep konusu hakkın istenebilir bir konuma, duruma gelmesi gerekmektedir. Yasalarda bu güne ödeme günü denmektedir. Zamanaşımı süresi, hak yazılı olarak talep edilmiş ise talep tarihinden, ilgili mercilere yapılan şikayetle gündeme getirilmiş ise şikayet tarihinden, dava açılmış ise dava tarihinden, ıslah yapılmış ise ıslah tarihinden geriye yürümektedir.
Yargıtay’a göre, zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade emektedir. Buna göre zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürmekte ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırmaktadır.
Ücret ile ikramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil, ücretli izin gibi ücret kavramı içine giren işçi alacakları için zamanaşımı süresi 5 (beş) yıldır.
İşçi ücretinin kayıtlarda eksik gösterilmesi konusunda iki bölümlük yazı dizimizde anlatacaklarımız genel hatlarıyla bunlardır.
Konu hakkında sorusu olanların sorularını net ve açık olarak e-posta adresimize ve telefonumuza iletmeleri halinde soruları çerçevesinde açıklamada bulunulacaktır.
Ülkemizin kaliteli iş (ler) üretebilmesi ve insanlarımızın huzurlu bir çalışma ortamında iş görme edimini yerine getirmesi dileğiyle…
İş, Sosyal Güvenlik ve İşkur konularındaki sorularınız beklenmektedir.
[email protected] 0(532)406 87 79
Raşit ULUBEY
İş, Sosyal Güvenlik,
İşkur Uzmanı ve Danışmanı