Endişe, gerilim, tedirginlik, kuşku,huzursuzluk, heyecan ve korku bunların hepsinin birarada olması veya sadece birinin olması stres oluşturmak için yeterli bir sebep olur.
Zaten son yaşanan olaylarla birlikte, stres, yaşamımızın ayrılmaz bir parçası oldu.
Stres belli bir miktara kadar insanın mücadele gücünü ve başarma azmini yükselttiği gibi fazlası yaşamla mücadelesinde de olumsuzluklara yöneltir.
Son günlerde konuştuğum esnafın birçoğunda korku olmasa bile bir endişe var.
Aslında belli etmemeye çalışsalarda tedirginlik ve kuşku, geleceği görememek yaşanılan belirsizlik yüzünden gelecek kaygısı içindeler.
Kimi esnafkepenk kapatmış durumda,kapatmayıp direnenler ve iş değişikliğine gidenlerde var.
Büyük bir özveri ile işine devam edenler eski işlerinive ilişkilerini arıyorlar ve ne zaman normale dönüleceğini konusunda azda olsa karamsarlar.
Karamsar olmalarını ise insanların kurallara uymamasına bağlıyorlar.
İşveren sıkıntıda, işgören mutsuz, ancak hiç kimse umutsuz da değil; istenilen tek şey kurallara uyulması, yeni normale değil eski normale dönülmesi.
Hayatımızın her döneminde kendimizi kötü hissettiğimiz zamanlar oldu, bunlar gelip geçici şeyler diyerek hep sabır gösteriyoruz.
Kovid-19 hayatımızı çok ama çok olumsuz yönde etkiledi. Bu virüsü ciddiye almamak normale dönüşümüzü daha çok geciktirecektir.
Sokağa çıkma kısıtlamasının kalkması ile vaka sayılarında artış var, özellikle 65 yaş üstü insanlarımızın kısıtlamanın kalkmasından dolayı bulaş riskinden daha çok etkilendiği söyleniyor.
Artık camilerimizde de cemaatle 5 vakit namaz kılınabilecek, yani bu kısıtlamada kaldırıldı.Anlayamadığım,bazı ülkelerin bu virüs başlangıcında,“sürü psikolojisi uygulayacağız, bulaşana bulaşsın, kurtulan kurtulsun” demelerine karşın sonuçlarını gördükten sonra geciken önlemleryüzünden dünyada çok sayıda insanın ölmesine neden oluşu.
Bizim ülkemizde ise kısıtlamalar nedeniyle başarılı olan önlemler artık yok. Sadece“maske, sosyal mesafe ve temizlik” deniliyor.“Tek başına bunlar yeterli mi?” sorusuna ise uzmanlar bu virüs hakkında tam bilgimiz yok diyorlar.
Yasaklar ve kurallar uyulması gerektiğinden çıkarılıyor. Kısıtlama olmaz ise kurallara biz uymayız, çünkü yasaklara karşı bir alerjimiz var.
Maske takanları daha doğrusu takamayanları takmak istemeyenleri hatta ve hatta takılması için uyarıldıklarında kavga edenleri dahi görebiliyoruz.
Normal hayata bir an önce dönülebilmesi için, maske ve diğer önlemlerden daha çok işiniz yoksa lütfen dışarıya çıkmayın.Mümkün olduğunca kalabalık yerlerden uzak durun. Bana bir şey olmaz inadınızdan bir süre için vazgeçin.
Bu virüsü atlatabilirsek, eşek inadınıza ve vurdumduymazlığınıza normale döndükten sonra devam edebilirsiniz. Anlayışsızlığınız o zaman bu kadar can yakmaz.
Kurallara uyun.İşveren bunu istiyor, işgören bunu bekliyor.Böyle giderse,“ekonomi canlansın” diye gevşetilen yasaklar, kurallara uymamanız yüzünden yeniden başlayacak.
Benmerkezci olmak bir şey kazandırmayacak.Biraz empati yapın.Bu hastalıkla mücadele edenleri, onların yakınlarını bir düşünün.
Kurallara inatla uymayanlar!Arada bir aynaya bakın…Sadece saçlarınızı taramak için değil, insanlığım var mı diye sorgulayabilmek için.
Bülend Çadırcıoğlu