Her ilde, ilçede bazı ünlü esnaf ve zanaatkârlar vardır. Mesleklerinde “usta” olup birçok çırak, kalfa yetiştirmiş, ayrıca yaptıkları hayır işleriyle de saygıdeğer bir şahsiyet hâline gelmişlerdir. İşte 50 yılı aşkın İstanbul, İnebolu ve Kastamonu merkezde yorgancılık yapmış ayrıca toptan tekstil işiyle de meşgul olmuş İnebolulu Şakir Kaba bu türden bir esnaf ve zanaatkârdır. Türk dili ve edebiyatı öğretmeni hâlen Kastamonu merkez Şeyh Şabân-ı Velî İmam Hatip Lisesinde görevli Ali Turgay Karayel, Şakir Kaba’nın anılarını baskıya hazırlayarak Türk halk kültürü, Kastamonu kültürüne önemli bir hizmette bulunmuştur. 2021’de yayımlanan, dostum Metin Boyacıoğlu vasıtasıyla elimize geçen kitabın künyesi şöyle:
Şakir Kaba; Yorgancı, Bs. haz. Ali Turgay Karayel, Kastamonu 2021, 120 s.
Anıların sahibi, yaratıcısı Şakir Kaba’yıanılardan yola çıkarak kısaca tanıyalım öncelikle.
1957 yılında İnebolu’nun Yeşilöz köyünde doğdu. Yedi çocuklu bir ailede büyüdü. Yeşilöz, İnebolu’ya en yakın köy olduğundan, köylülerin bir kısmı tarım ve hayvancılıkla uğraşırken bir kısmı da İnebolu’da çeşitli işlerde çalışıyorlardı. Yürüyerek gelip gidiyorlardı köylerine. Şakir’in babası Niyazi de İnebolu’da hamallık yapıyordu. 1963 yılında beş sınıfı bir öğretmenin okuttuğu köyünün ilkokuluna kaydoldu. Hemokuyor hem de ailesinin koyunlarını otlatıyordu. 3. sınıfta iken köylerinin ilkokuluna bir derslik daha eklendi. 4-5. sınıfları ayrı öğretmenden okudu. Başarılı bir öğrenciydi. Öğretmenleri babasına Göl Öğretmen Okuluna göndermelerini söyledilerse de dinletemediler. Para kazanması gerekiyordu. Önce İnebolu’da bir ayakkabıcıya çırak verildi. Birkaç ay sonra ayrılıp ağabeyleri Muzaffer ve Salih’in yorgancı dükkânlarında çıraklığa başladı. Bir gün öğle paydosundan elinde pısık (havası sönük) bir topla dükkâna dönünce ağabeyi Muzaffer’den öldüresiye dayak yedi. Ardından kalfa Hasan Çömlekçi’dende dayak yiyince dükkândan köyündeki dayısına sığındı. Babası gelip o da öldüresiye dövünce Küre’ye ablasının köyüne kaçtı. 12 yaşındaydı. Kısa bir süre sonra babası öldü. Ağabeyi Muzaffer’den yarım ekmek için tekrar ağır bir dayak daha yiyince İstanbul’a kaçtı. İstanbul’da Trabzonlu ustalardan yorgancılık sanatını mükemmel bir şekilde öğrenip kalfa oldu. Futbola sevgisi vardı. Boş zamanlarında futbol oynuyor, denizde yüzüyordu. 17 yaşında usta oldu. İnebolu’da Yorgancı Cemal’in de desteğiyle kendi dükkânını açtı. İstanbul’da öğrendiği yeni model yorgan işlemeleriyle kısa zamanda müşteri kazandı. İyi para kazanmaya başladı. İnebolu Halkevine devam etti. Bilardo oynamayı öğrendi. Siyasal toplantılara, mitinglere katıldı. Adı solcu diye çıktı. Esnaflığı yanında İnebolu Spor kulübünün futbol takımında antremanlara katıldı. 1977 yılında askere gitti. Manisa 8. Piyade Er Eğitim Alayında acemilik eğitimini yorancılık sanatı dolayısıyla çok rahat geçirdi. Acemilik eğitimi sonunda yine sanatı sayesinde bölükte kaldı. Dört ay sonra onbaşılığa terfi etti. Bölükler arası futbol karşılaşmalarında sahaya çıktı. 20 ay askerikten sonra İnebolu’ya döndü. Salih abisiyle yorgancılığa devam etti. Artık sıra evlenmeye gelmişti. Beğendiği bir kızı istetti. Anarşist diye vermediler. Bütün Türkiye’de sağ sol çatışması artmıştı. Bir gün İnebolu Halkevine bomba konuldu. Bir arkadaşı öldü, üçü ağır yaralandı. İnebolu’daki dükkânı Salih Abisine bırakıp Kastamonu’da yorgancı Selahattin’in desteğiyle bir dükkân açtı. Kısa bir süre sonraa Abisi Salih İnebolu’daki dükkânı kapatıp İstanbul’a gitti. Kastamonu’daki dükkânda çok güzel yorganlar dikip iyi para kazanırken 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi oldu. Bir grup arkadaşıyla tutuklandı. Günlerce sorguya çekildi. Dövüldü, falakaya yatırıldı. Suçu bulunmadığından serbest bırakıldı. Yorgancı Selahattin’in oğlu Bahattin’i barajda boğulurken kurtarmıştı. Kısmet. Kızını gördü, birbirlerini beğendiler. Evlendiler. Kastamonu’da esnaf arkadaşlarıyla Esnaf Spor kulübünü kurup futbol turnuvalarına katıldı. Kayınbiraderi Sabahattin Yılmaz da iyi futbolcuydu. Birçok maça çıktı. Sakatlık geçirdi. Emeklilik hakkını elde etmek için 36 yaşındayken Turizm Okulunda servis şoförü olarak işe girdi. Burada çalışırken dışardan otaokul diploması aldı. Dükkânı da kapatmadı… Daha sonra iki arkadaşıyla toptan tekstilciliğe başladılar. Tekstil bölgelerinden Kastamonu ve ilçelerine arabalarıyla mal taşıyıp satıyorlardı. Üç yıl ortaklıkta deneyim kazandıktan sonra kendi işini kurdu. Zenginleşti. İnebolu’daki köyünün okuluna bir kitaplık yaptırdı. Ancak öğrenci yokluğundan okul kapanınca çok üzüldü. Köyünde yazlık bir ev de yaptırdı. Çocuklarını büyüttü, okuttu. Orta yaşlarda İl Kültür Müdürlüğünde Sepetçioğlu oyun ekibi kurslarına katıldı. Çok iyi öğrenip Kastamonu Belediyesi Sepetçioğlu Oyun Ekibinde de görev aldı. Ekiple birçok gösteriye katıldı. Yurt içi gezilerde oynadı.
Kitabın son yazısını (Yorgan Ustası Olmak, s.111-112) şu cümlelerle bitiriyor: “Elli yılı aşkın süredir yorgancılıkla uğraşıyorum. Bu işim sayesinde ekmek yedim, evlendim, yuvamı kurup çocukklarımı büyüttüm. Çocukluğumdan beri çalışıyorum, çalışmak beni dinç tutuyor.
Kuşkusuzher iş emek ister. Yorgancılık mesleği de öyledir. Sabırla, azimle çalıştığında her işte usta olabilirsin. Yaşamın kendisi bir sınav, yılmadan usanmadan mücadeleye devam etmek önemli. Başarmak ve inanmak gerek. İnanıp mücadele etmek gerek. Sevgi ve saygılarımla…”
Kitaptaki anılar şu başlıklar altında sıralanmış: Köyde Yaşam, İlkokul Yıllarım, Keten, Odun, Ayakkabıcı Çırağı, Yorgancılığa İlk Adım, Pısık Bir Top Yüzünden, Kaçak Çocuk, Kaza, Bisikletim, Takım Elbise, Yarım Ekmek, İstanbul, İnebolu’ya Dönüş, Usta Oldum, Bıçak Yarası, Siyasal Yolum, Üfürükçü Hoca, Ormancı Dayım, Futbol Sevgim, Karaoğlan Fırtınası, Kız Kardeşime Gelen Dünürcü, Salih Abimin Düğünü, Askerliğim, Evlilik Girişimi, Gök Ekini Biçmiş Gibi, Kastamonu’daki Dükkân, Darbe, İşkencede Günlerce, Mektup, Kale Kule Dere, SabahattinYılmaz, Yasaklı İncir, Daldan Dala, Turizm Okulunda, Uykusuzluk, Kuşku, Deneyim, Kangal Köpeği, Kapalı Okul, Traktörler, Şahin, Süt Mısır, Sepetçioğlu, Gezi, Misket Oynarım, Uzun Koşu, Yaşamak ve Yaşatmak, Yorgan Ustası Olmak.
Kitap, Şakir Kaba’nın albümünden yedi fotoğraf ve hakkında yazılmış bir mektupla sonra eriyor.
Gurur Kaynağımız Kastamonulular (10 cilt) kitabımızda Ağabeyim Özdemir Tan’la birlikte Kastamonu’nun tespit edebildiğimiz el sanatı ustalarına da yer verdik. Görüyorum ki, Şakir Kaba da bu kitaba girecek nitelikte bir usta. Üzüldüm, o sıralarda (2003-2016) tanıyamadığımıza. Bu yazımız, onu da kitabımıza aldığımız şeklinde yorumlanmalı.
Halk kültürü, şehir kültürü araştırmaları bakımından çok önemli bulduğumuz kitabın ISBN Numarası, baskı yılı ve basımevinin belirtilmemesi büyük eksiklik. Belki üniversite, araştırma kitaplıklarına girebilir ama KTB ve MEB Kitaplıklarına alınması mümkün olmaz. Yeni baskılarda bu eksiklik mutlaka giderilmeli. Diğer yandan, ustanın diline editörce aşırı müdahale edildiğini düşünüyorum. Yorgancı esnafının, mesleğe özgü söz ve deyimleri de mutlaka olmalı.
Kastamonu Kitaplığımıza katkıları dolayısıyla Şakir Kaba ve Ali Turgay Karayel’e teşekkür borçluyuz…
NAİL TAN