“Ayağa kalk Kastamonu”
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, partisinin Cumartesi günkü mitinginde Kuzeykent alanını dolduranlara, 16 Nisan’daki anayasa değişikliği referandumunda “hayır” demeleri çağrısında bunurken, “Ayağa kalk Kastamonu, ayağa kalk! Bu da bir Kurtuluş Savaşı. İçindeki o heyecanla, ruhla, sevdayla yapacaksın bunu. İçimizdeki Cumhuriyet’in aşkıyla mücadele edeceğiz.”dedi.
“Millete getireceği bir şey yok”
• “Türkiye’de ilk kez kent meydanının dışında bu kadar insanı bir arada görüyorum. Sizlere teşekkür ediyorum” diyen İnce, anayasa değişikliklerinin millete getireceği bir şey olmadığını savundu ve Evet derseniz, 550 kişinin yetkilerini tek kişiye veriyorsunuz. Güçlü devletler, tek kişi yetkili olduğu zaman onun bir açığını bulursa, yakalarsa bir açığını onun gırtlağını tutar, şu eyaleti kur der” diye konuştu.
16 Nisan’da yapılacak Anayasa değişikliği referandum çalışması kapsamında Cumartesi günü ilimize gelen CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, CHP İl Başkanlığı’nın Kuzeykent’te düzenlediği mitingte konuştu.
Miting alanına saat 17.00’de gelen Muharrem İnce, “İlk kez, Türkiye’de ilk kez kent meydanının dışında bu kadar insanı bir arada görüyorum. Sizlere teşekkür ediyorum” diyerek, mitinge katılımın yüksekliğinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladığı konuşmasını, “Geçenlerde burada Cumhurbaşkanı da miting yapmış. Fakat, sonra buradan dağılırken kaybolanlar olmuş, başka şehirden geldikleri için kaybolanlar olmuş. Eskişehir’de de bir şeyler oldu geçenlerde. Sayın Cumhurbaşkanı, Eskişehir türküsünden bir parça söyledi, ‘üstünü siz söyleyin’ dedi, kimse söyleyemedi. Meğer alan da Eskişehirli yokmuş” diye sürdürdü.
Halk oyuna sunulacak anayasa değişikliklerinde millete yönelik bir şey olmadığını savunan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, “Şayet evet dersen; Kastamonu, Milletvekili sayın 5 idi 4’e düştü, daha sonra da 3’e düştü. Sürekli nüfusun azalıyor. Belediyeler ve milletvekillerinin üçü de AKP’de. Sürekli geri gidiyorsun farkında değil misin? Siz, Kuvayi Milliye’nin başlangıç ruhusunuz. Bu kentin kadınlarına sesleniyorum, Şerife Ba-cı’nın, Halime Çavuş’un torunlarına sesleniyorum. Ayağa kalk Kastamonu, ayağa kalk. Bu da bir Kurtuluş Savaşı. İçindeki o heyecanla, ruhla, sevdayla yapacaksın bunu. İçimizdeki Cumhuriyet’in aşkıyla mücadele edeceğiz.”diye konuştu.
“BU NASIL UTANMAZLIK?”
Muharrem İnce, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şu anda bir 1982 anayasası var. Kim yazdı bunu derseniz. Orhan Aldıkaçtı yazdı. Şimdi referanduma gideceğiz. 18 maddelik bir metin var ortada kim yazdı belli değil. Sahibi belli değil. Neden? Ayıplı mal da ondan. Kimse bu mala güvenmiyor. Utanmadan sıkılmadan afiş yaptırmışlar meydanlara. ‘Ezan için evet’ diyor. Yani ‘hayır’ çıkarsa minarelerden klasik müzik mi dinleyeceğiz? Bu nasıl bir utanmazlıktır! Bu ülkede bayrağımız göklerde özgürce dalgalanıyorsa, minarelerden beş vakit özgürce ezan okunuyorsa bu şehitlerimiz ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesindedir. Tek bayrak için ‘evet’ diyor yani ‘hayır’ çıkarsa çift bayrak mı olacak? Siz bizi kendinizle mi karşılaştırdınız. Barzani’nin bayrağını Ankara’ya diktiğinizi unuttunuz mu? Bizi kendinizle mi karıştırdınız? ‘Göklerden gelen bir karara var’ diyor. Şunu demek istiyor aklı sıra: Allah ‘evet’ dememizi istiyor sanki. Kafaya bak kafaya. Sen Allah’ı, Peygamberi, kitabı siyaset meydanında niye kullanıyorsun? Allah’ın gökte olduğunu zannediyor cahil. Allah yerdedir, göktedir, her yerdedir, kalbimizdedir. Cumhurbaşkanın resmi altına not düşmüşler: ‘Üzülme Allah seninledir’ yazmışlar. Kim söyledi bunu? Nereden duydunuz, haber mi geldi size? Bunlar kafayı kırmış inanın. Biz meydanlarda Allah kelamı falan tartışmıyoruz, siyaset tartışıyoruz.
“MİLLETE BİR ŞEY YOK”
“Bu 18 maddeyi belki en az 50 kere okudum. Baktım, dedim ki, Suriyeli çocuklar sınavsız giriyor üniversiteye. Bizim çocuklar sınavla giriyor bir bakayım dedim. Baktım, bizim çocuklara bu 18 maddede bir şey yok. Emeklilere bir şey var mı? O da yok. Sonra esnafa bakıyım dedim; esnafa da bir şey yok. Terörle mücadeleye bakayım; terörle mücadelede bir şey yok. Yani memura, işçiye, çiftçiye, esnafa, emekliye hiç kimseye burada bir şey yok. Adam kurban kesmiş, deriyi yüzmüş yedi parçaya bölmüş tam dağıtacak hocaya sorayım demiş. Hocaya sormuş: Hocam bunu nasıl dağıtayım? Hoca, ‘çok basit’ demiş… ‘Başı hocaya, döşü hocaya, yedi parçadan beşi hocaya, derisi cemaate, gerisi de sana’ demiş. Burada bir şey yok, burada bir millete bir şey yok. Bak ‘evet’ dersen Kastamonulu milletvekili sayın 5’di 4’e düştü şimdi 3’e düştü sürekli nüfusun azalıyor. Belediyeler AK Partide, milletvekili AK Parti’de sürekli geri gidiyorsunuz farkında değil misin?
“BEN BUNA HAYIR DİYORUM”
“Her taraf ‘evet’ afişleri ile dolu. Nasıl olsa devlette para çok, örtülü ödenek de çok harca da harca.
Evet derseniz 18 yaşında milletvekili olunacak. Biz gençlerin seçilmesine karşı değiliz. Her sene 18 yaşını dolduran genç sayısı 1 milyon 200 bin. Bunların kaç tanesi milletvekili olacak, 1 tane 2 tane. 30’du yaş 25’e düşürdüler. 25 yaşında milletvekili var mı? Hiçbir tane yok. 18’e düşünce diyelim ki bir iki tanesini milletvekili yapacaklar. Ey Kastamonulu, ey işçi emeklisi Mehmet amca senin çocuğun mu olacak, zenginlerin çocuğu mu olacak?
‘Evet’ derseniz 18 yaşında milletvekili olacak, 20 bin TL maaş alacak, askerlikten muaf olacak, fakirin çocuğu, o evinin dışı sıvasız evlerde büyüyenlerin çocukları, o yer yataklarında büyüyenlerin çocukları, 20 yaşında El-Bab’ta şehit olacak. Ben buna hayır diyorum.
“İSTİFA ETME PAHASINA SÖYLÜYORUM”
“ABD’nin nüfusu 300 milyon, milletvekili sayısı 535. Rusya’nın nüfusu 150 milyon, milletvekili sayısı 450. Türkiye’ye 300 milletvekili yeter artar bile. 400 milyon lirayı milletvekillerine vereceksiniz. Kamyon şoförünün oğlu olarak bu fakir milletin 400 milyon lirasını milletvekillerine vermeyeceğim kardeşim. Bunun için hayır diyorum.
Şerefimin üzerine yemin ederek söylüyorum. Ya ben yalancıyım, ya da onlar yalancı. Eğer onlar da benimle yemin edebilirlerse etsinler. Milletvekilliğimden istifa etme pahasına söylüyorum. Siyaseti bırakma pahasına söylüyorum. Cumhurbaşkanı’nın yardımcılarının sayısı üçü geçmez diyorlar ya, palavra atıyorlar. Çünkü metinde üç tane yardımcı olacağı yazmıyor. Birden fazla ibaresi bulunuyor. Hadi sen üç tane yaptım yardımcı, peki senden sonraki 33 tane yardımcı yaparsa ne olacak?
Cumhurbaşkanı yardımcısı şartları 1, 18 yaşını dolduracak, 2, ilkokul mezunu olacak. Cumhurbaşkanı yardımcısının yetkileri aynı Cumhurbaşkanı kadar. Cumhurbaşkanı hastalandı, Cumhurbaşkanı öldü, Cumhurbaşkanı yurt dışına gitti, yetkiyi yardımcısına verecek. 18 yaşında ilkokul mezunu birisi Türkiye’yi yönetebilir buna evet diyebilecek misin? Aklımızı peynir ekmekle yemedik ki biz.”
“BÖYLE BİR DEMOKRASİ OLMAZ”
“Azerbaycan’da Cumhurbaşkanı, hanımını birinci yardımcı olarak atadı. Akşamdan yengeye söz vermiş, yarın seni Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapacağım demiş. Dediği gibi de yaptı. İtiraz eden de olmadı. Peki, Türkiye’de de böyle olsun ister misiniz?
‘Evet’ derseniz kanunların yerine kararname geliyor. Cumhurbaşkanı eline bir kağıt alıp ‘yaz kızım’ diyecek. Bir: 3,5 milyon Suriyeli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılmıştır. Nokta. İki: Eşim hanımefendi Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapılmıştır. Üç: Emekli ikramiyeleri şimdiden sonra 10 taksitle ödenecektir. Dört: Kastamonu Polis Teşkilatı feshedilmiştir. Çok fazla FETÖ’cü vardı ben de feshettim. Böyle bir şey olduğundan söylemiyorum ama bunu yaparsa, şaşırmayın diye söylüyorum. Yapabilir, yetkisi var. Kararname demek, tek kişinin iki dudağı arasında yaşamak demektir. Yasamanın başı, yürütmenin başı, yargının başı, devletin başı, milletin başı, ordunun baş oluyor. Eğer buna millet ‘evet’ derse Avrupalılar bize gülerler. Ortadoğu ülkesi oluruz. Kendimizi güldürmeyelim, böyle bir demokrasi olmaz.
“EYALET KURMA YETKİSİ VERİYORSUNUZ”
“‘Evet’ demeyi düşünenlere sesleniyorum. Eyalet kurma yetkisi veriyorsunuz. Bir meclis düşünün 550 kişilik, bir de bir kişiyi düşünün Cumhurbaşkanını. Evet derseniz, bu 550 kişinin yetkilerini tek kişiye veriyorsunuz. ABD, Rusya, Almanya, güçlü devletler, tek kişi yetkili olduğu zaman onun bir açığını bulursa, yakalarsa bir açığını onun gırtlağını tutar tek kişinin, şu eyaleti kur der. Ama yetki mecliste olursa bu olmaz, 550 kişiyi tehdit edemezler. Ama bir kişiyi tehdit ederler.
Yardımcılarını millet seçmiyor, Cumhurbaşkanı seçiyor. AKP’li birisine sordum bunu. Ya FETÖ’cü birisini başkan yardımcısı yaparsa ne olacak diye sordum. Asla yapmaz dedi. Ben de ona, onun 5 tane yaveri vardı albay, hepsini de kendisi seçti ama hepsi de FETÖ’cü çıktı dedim.
Kuvayi Milliye’nin başlangıç ruhusunuz. Bu kentin kadınlarına sesleniyorum. Şerife Bacı’nın, Halime Çavuşların torunlarına sesleniyorum. Ayağa kalk Kastamonu. Bu da bir Kurtuluş Savaşıdır.
“ÇAKMA KAVGA”
“Bu Hollanda ile kavga ediyorlar. Almanya ile kavga ediyorlar. Tamamen çakma bir kavgadır. Türk hükümeti, ister MHP, ister AK Parti, ister CHP hiç fark etmez. Türkiye Cumhuriyetinin hükümeti, Hollanda ile kavga ederse biz, Türk hükümetinin yanında oluruz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ama kendimizi de kullandırmayız. Bunu niye yapıyorlar biliyor musunuz. MHP’nin üst yönetimi ‘evet’ diyor ama ülkücüler ‘hayır’ diyor. Gençliğimde kavga ettiğim ülkücülerle bugün aynı noktadayız. Onlara şunu söylüyoruz: ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.’ Hollanda diyor ki, kardeşim bende seçim var, bu hafta bana gelme. Bizimkiler de Hollanda’yı başına yıkarız, bu hafta geleceğiz. Kapı komşuma diyorum ki, bu akşam size oturmaya geleceğiz. Komşumda bana, kızımı evlendiriyorum haftaya gel. Ben de o apartmanı başına yıkarım diyorum. Bu meydana gelenler bunun gibi bir şey.
Evet demeyi düşünenler, Kur’an-ı Kerim’in ilk emri nedir? Oku. Okudun mu da evet diyorsun. İstiklal Marşı’nın ilk mısrası ‘Korkma’ diye başlıyor. Sakına korkma, bunlar Ali kıran baş kesen değiller.
“KÖROĞLU’NUN TORUNUYUZ”
“Benim moralim bozuk olduğu zaman Başbakan Binali Yıldırım’ın videolarını izliyorum. Yorulduğumda getirin bir Binali Yıldırım videosu izleyeyim diyorum. Bu referandumda millet evet derse, Başbakanlık kalkacak. Yani Binali Yıldırım olmayacak. Peki, meydanlarda Binali Yıldırım ne diyor, evet deyin diyor. Yani beni yok edin diyor, beni imha edin, ben gereksizim, ben lüzumsuzum diyor. Başbakan Binali Yıldırım, Bolu ziyaretinde ‘merhaba, Bolu beyin torunları’ diye seslendi. Eyvan eyvah. Bolu beyi zalim, Bolu beyi zulmeden, Bolu beyi ezen. O Bolu Beyinin torunu ise biz, zulme karşı direnin Köroğlu’nun torunuyuz.
“Bir de buraya gelip ben sizin efendiniz değil, hizmetkarınız dedi birisi hatırlıyor musunuz. Bu şahsın sarayı var mı? Var. Uçakları var mı? Var. Zırhlı Mercedesi var mı? Var. Örtülü ödeneği var mı? Var. Peşinde ambulansları, doktorları var mı? Var. Devletin TRT’si emrinde mi.? Evet. Damadı bakan mı? Evet. Sekreteri Spor İl Müdürü mü? Evet. Şoförü milletvekili mi? Evet. Amma da hizmetkarmış! Hiç de efendi değilmiş, görüyor musunuz?
FETÖ ile bizim aramızda bağ kurmaya çalışıyorlar. Utanmazlara bak. Galatasaray’a laf söylüyorlar. Galatasaray, Hakan Şükür’ü futbolcu olduğu için aldı, ama sen FETÖ’cü olduğu içim milletvekili yaptın. Benim, Ankara’da bedava fizik dersine girmeme müsaade etmediler, ama Hakan Şükür, Recep Tayyip Erdoğan’ın izniyle milletvekili maaşı artı 200 bin lira aylık maaş vererek TRT’de spor yorumu yaptırdılar.
Sayın Cumhurbaşkanına gazilik unvanı vereceklermiş. Atatürk’ü Sakarya Meydan Muhaberesinden sonra gazilik unvanı verdiler ya, onu vereceklermiş. Valla ben milletvekiliyim benim bir oyum var. FETÖ’ye 17 üniversite kurdurdu mu? FETÖ’cüleri vali yaptı mı? Ne istediler de vermedik dedi mi? Rabbim beni affetsin dedi mi? Önce Cumhurbaşkanına FETÖ’ye hizmetlerinden ötürü bir madalya versinler, önce madalyayı boynuna taksınlar. İlla da gazilik unvanı istiyorum derse, savaş kazanmadı ki, ama beygirden düştüğü için istiyorsa verebiliriz.”