CHP’nin Cumhurbaşkanlığı Ön Seçimi adayı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kastamonu’da vatandaşlara seslendi. Kuzeykent Pazaryeri’nde vatandaşlara seslenen İmamoğlu, “Kurdukları israf ve istibdat düzeni ancak zalimle ayakta kalabilir. Zalimlerin, zulümlerin en büyüklüğünü bugünkü ekonomik şartlarla vatandaşlarımızın yaşadığını unuturlar. İşçinin, çiftçinin, esnafın, emeklinin eline geçen para ekonomiyi yönetemeyen iktidarın vatandaşa net olarak zulmüdür. İktidarın birilerini zengin edip bunun yükünü milyonlarca dar gelirli vatandaşın üstüne bindirmesi zulmün daniskasıdır. Zulmedenler, millet elindekiyle yetinsin isterler. Hatta onlar sabretsin, onlar şükretsin, elindekiyle yetinsin. Açmış, evinde aş kaynamıyormuş, tencereler boşmuş buna bakmazlar. Çünkü millet hakkını talep etmeye başlarsa, isyan ederse ne olur, zulmedenler koltuklarında oturamazlar. Buradan söylüyorum; o devir kapandı, o devir bitti. Milletimiz hakkını almaya geliyor. Zulmedenlerin koltukları zangır zangır sallanıyor” dedi.
“Geçmişte yapılan bir kısım yanlışlardan da uzak duracağız”
“Kararlıyız, iktidar olacağız” ifadelerine yer veren İmamoğlu, “Ama bir şeyin altını çizelim; biz ülkeyi tek başımıza yönetmenin hayalini kurmuyoruz. Bizim hayalimiz bu ülkenin bir daha asla tek adamlığın, tek partinin, ülkenin kurumlarını ve kuruluşlarını partizanlığa esir etmişliğini, tek fikrin altına girmemesi yolculuğudur. Biz çoğulcu, özgürlükçü, parlamenter demokrasiye yürekten inanıyoruz. Bu inancı paylaştığımız büyün siyasi partilerle tüm toplum kesimleriyle, tüm muhalif çevreyle sonuna kadar, demokrasi adına, bu ülkenin çağdaş geleceği adına birlikte yürümeye kararlıyız. Ama geçmişte yapılan bir kısım yanlışlardan da uzak duracağız. Bu son şansı asla heba etmeyeceğiz. Çok düşüneceğiz, itinalı adımlar atacağız. Milletimizin artık, icraatçı, halkçı, liyakatlı bir yönetim istediğini biliyoruz. Her birimiz bu güzel memleketin, bu güçlü milletin evlatlarıyla birlikte oluşturacağımız zımba gibi, dinamik kadro istiyor. Böyle bir kadroyu bu kirlenmiş iktidar Türkiye’ye veremez. Bunların vakti doldu. Cumhuriyet Halk Partisi, demokrasi, adalet, hak, hukuk diyenler verecek. İşte bu yolculuk o yolculuktur” diye konuştu.
“23 Mart’tan çok korkuyorlar”
“Siyasetin de kuralı budur. Vakti dolanlar, pili bitenler evine gider. Onların yerine umut verenler, tuttuğunu koparanlar, enerjisini millete harcayacak olanlar iktidara gelirler” diyen İmamoğlu, “Bu yolculuk iktidar yolculuğudur. Sarayın salonlarında keyif çatanlar, milleti unutanlar gider, sokaklara, çarşılara, pazarlara çıkamayanlar, sığmayanlar gider. Kim gelir, bizler geliriz. Biz işte bu buradaki insanlar, yasaklarına rağmen coşkuyla bir araya gelen cesur insanlar, kadınlar, erkekler, milletin evlatları, gençler siz geliyorsunuz. Size hatırlatayım. 23 Mart’tan çok korkuyorlar. Nasıl korkuyorlar biliyor musunuz, zangır zangır titriyorlar. Eminim her gece rüyasına giriyorum. Ben bundan eminim. Rüyasında kendisine ait zannettiği koltuğu millet altından çektiğinde gece uykusundan uyanıyor. Buradan onu hissedebiliyorum. Korksunlar, çünkü o sandık senin değil, milletin. Millet o koltuğu almaya geliyor, sandık da seni evine gönderecek. Onların partisine üye olmuş vatandaşların kendisine hesap sormasından da korkuyorlar. Daha kongre yapmadan il ve ilçe başkanlarını atadıklarını gördünüz değil mi? Üyeliğin, orada üye olmanın hiçbir kıymeti yok. Bir kişi ne derse o olur. Böyle bir ülke hayırlı bir yolculuk yürüyebilir mi, asla. Allah bu memleketi, ‘her şeyi ben bilirim’ diyen kıldan korusun, Allah bu memleketi, ‘ben ne dersem o olur’ diyen kişilerden, tarihler boyunca korusun, uzak tutsun. En çok bu anlayışın sonucu , ‘üyelerimiz CHP’deki demokrasiyi örnek alırlar, biz de isteriz derler’ diye korkuyorlar. En çok en çok bizim sevdiğimiz demokrasiden korkuyorlar. Biz demokrasi aşığız. O demokrasiden korkuyor. Yönettiği hiçbir alanda demokrasinin ‘d’sini bile görmek istemeyenlerin işte tahammül edemediği bu” şeklinde konuştu.
“İstanbul Üniversitesi’ne yazı yollayarak diplomamla ilgili baskı yapma sürecine devam etmişler”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kendisine tuzak kurmakla suçlayan İmamoğlu, “O kadar korkuyor ki o korku açıkçası her daim onu tedirgin ediyor. Benimle çağrılarıma rağmen Türk milletinin huzuruna çıkıp mertçe yarışacak cesareti de yok. Onun için verdiği talimatlarla tuzaklar hazırlıyor. Bana çelme takmaya çalışıyor. Bana yaptıkları sık davetlerle adeta ikinci Saraçhane’ye dönüştürmeye çalıştıkları savcılık bugün alelacele, bir kez daha İstanbul Üniversitesi’ne yazı yollayarak diplomamla ilgili baskı yapma sürecine, üniversiteyi baskılama sürecine devam etmiş. Buraya gelirken öğrendim” ifadelerini kullandı.
“Fakültede dekan istifa etmek zorunda kalırken buna sesiz mi kalacaksın”
Baskı yapılan dekanın istifa etmek zorunda kaldığını belirten İmamoğlu, şu ifadelere yer verdi:
“Savcıya talimat verme hakkı olmasına rağmen verdiği talimat üzerine, ‘bu hemen yapın, bir yazı daha yazın, bir yazı daha yazarak okulu zorlayın’ diyerek acelelerini ortaya koyuyorlar. Muhtemelen demişlerdir ki ‘bu işi 23 Mart’tan önce halledin.’ Haksız, hukuksuz bir biçimde, hiç alakası olmayan bir biçimde savcılık devreye giriyor. Bu süreci çok kısa anlatacağım. Daha önce 2020 yılında sorgulayan Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne, fakültem tarafından İmamoğlu’nun yatay geçişi her yönü uygundur, raporu verilmişti. Bu raporu biz bile yeni öğrendik. 2020 yılında sormuş, fakülde cevap vermiş. Altında dekan olan profesörün de imzası var. 2020’de bu raporu veren dekan Prof. Dr. Kamil Ahmet Köse’ye öyle baskı yaptılar, öyle canından bezdirdiler ki yılların bilim insanı bugün istifa zorunda kaldı. Dertleri ne, Ekrem’in diplomasını iptal ettirecekler. Bu kötülük, bu kötü akıl, bu Cumhurbaşkanının ürettiği korku iklimi, düzgün, namuslu insanlara yüklediği yükün karşısıdır. Yılların bilim insanına bile bunu yaptırdılar. Allah sizi islah etsin. İmamoğlu aleyhine karar vermeyen herkesi yok etme sürecini bu ülkeye yaşatıyorlar. Doğruları yazdı diye bir bilim insanını 5 yıl önce yazdığı yazı üzerine oradan ulaştırmak, istifa ettirmek için ellerinden geleni yaptılar. Şimdi dekan bey gitti, şimdi soralım, orada, üniversitende bir fakültenin dekanı böyle istifa ettirilirken Sayın İstanbul Üniversitesi rektörü, 572 yıllık kadim üniversitenin sayın rektörü, 7 Ekim 2024’te bir rapor imzalayıp gönderdin. Rapor burada, bu raporu 4 ay önce hazırladın. Raporda İmamoğlu, 1990 yılındaki geçiş şartlarını karşılamıştır’ dedin. Hatta şöyle şöyle diyor; ‘1990 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan, Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi’ne geçiş yapan Ekrem İmamoğlu’nu ilgilendiren hiçbir yönü bulunmamaktadır. Hatta varsa bir sorun, bu sorun YÖK’ü ilgilendirir.’ Böyle bir şey olmaz, hiçbir zulümü hiçbir daim bu ülke görmedi. 4 ay önce bu raporu hazırladın. Şimdi imzanla yazdığın bu raporu hep takip edeceğim, saat saat takip edeceğim. 572 yıllık bir üniversitenin rektörü, bir profesör, bilim insanı olarak yazdığın bu raporu inkar mı edeceksin? Bu raporu yazmışlar ama kime gönderdikleri de belli değil, bu bile gizle. Senden bu raporu kim istedi, mutlaka açıklamalısın. Biz bunlara hep dolaylı ulaşıyoruz. Bakalım, kul hakkına girerek, yasaları ihlal ederek, suç işleyerek benim annemin ak sütü gibi, boynumdaki bu emanet gibi helal diplomamı iptal edebilecek misin? 572 yıllık İstanbul Üniversitesi rektörü, elini vicdanına koy, sen Erdoğan İBB başkanıyken onun daire başkanıydın, aynı ekipteydin, biliyorum. Buradan iletiyorum, bol bol fotoğrafları var. İktidara geldi seni YÖK üyesi yaptı, 2023’te de rektör oldun, bunu da biliyorum. Ona karşı vefa duyabilirsin, saygı duyuyorum. Elini hiç bırakmamış, ona da saygı duyuyorum. Ama ben esas insanın kendisine saygı duyarım. 572 yıllık üniversitenin rektörü, yemin ederek göreve başlıyorsunuz. Hipogkat yemininde ‘bütün kasıtlı, kötülük ve suistimallerden kaçınacağım’ diyor yeminin. Ant içiyorsun, namus sözü veriyorsun. İmzanla hazırladığın bu raporda dahi beni haklı gördüğün ortada. Bana karşı apaçık kasıtlı, kötülükle suistimal yapılırken, fakültede dekan istifa etmek zorunda kalırken buna sesiz mi kalacaksın? Bu şekilde davranırsan 10 binlerce öğrencinin hakkını sen nasıl koruyabilirsin? Rektör olarak kalmak için, bir koltuk uğruna yeminini mi çiğneyeceksin, kul hakkı yenmesine müsaade mi edeceksin.”
“Ben bu savaşı kazanacağım. Allah şahit” diyerek sözlerini sürdüren Ekrem İmamoğlu, “Bu savaşı bana değil, milletin iradesine açan bu akla karşı kazanacağım. Söz veriyorum, öyle de kazanacağım, böyle de kazanacağım. Hodri meydan. Söz veriyorum, Allah bana ne kadar ömür verirse, namuslu, şerefli, haysiyetli, onurlu duranların hep yanında duracağım. Aslanlar gibi onları savunacağım. Ama hem bu yaşamın geçici adil mahkemelerinde, asıl mübarek Ramazan ayında bu kadim ve güzel şehrimiz Kastamonu’dan söylüyorum. Asıl mahkeme-i kübrada sizlerle kul hakkı üzerinden hesaplaşacağım. Unutulmasın, Sultan Süleyman’a kalmadı bu dünya size mi kalacak bre gafille size mi kalacak sanıyorsunuz” dedi.
• Vedat Yunus İkizoğlu (İHA)