Yüzyılların sel ve heyelan felaketi Bozkurt’u vurdu, arama kurtarma çalışmaları sürüyor, kaybolan vatandaşlarımıza ulaşılmaya çalışılıyor, anbean acı artıyor…
Felaketzedeler başta olmak üzere tüm yurt keder denizinin içinde boğuldu.
“Karadeniz”…
“Kara” deniz oldu.
Ülkemizde artarda gelen felaketler herkesin sinir uçlarını her seferinde daha da duyarlı kılıyor…
Türk Milleti “ağlıyor”, “yardımlaşıyor”, “sorguluyor”.
Vakit “kurtarma, kayıplara saygı, yaraları sarma” zamanı…
“Elbirliğiyle”.
Birbirimizi “itmeden”…
Saygıyı “yitirmeden”.
Sinir uçlarının hassas olması elbette “asabiyet” sınırının patlamasına yol açıyor…
İnsanlar “sinir” küpüne dönüyor.
Sürecin yönetilmesine ilişkin endişeler kamuoyunda arttıkça, kamu yetkilileri sustukça, siyasiler lafı dolaştırdıkça…
Halkta öfke büyüyor.
Sosyal medya “savaş alanı”…
Salvolar uçuşuyor.
Felaket madalyonunun “sebep-sonuç” ilişkisini kapsayan arka yüzünü sorgulamaya yönelik günler için henüz erken…
Önce yaraları saralım.
Ardından…
Bolca konuşalım.
MUSTAFA AFACAN