Şarkımız bu hâle dönüşmeden Kastamonu kararını vermeli…
Muhteşem turizm destinasyonumuz yalnızca Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından mı yönetilecek, yoksa Kastamonu adına artı değer ve istihdam yaratmak üzere daha gelişkin bir vizyonla dört mevsim doğa turizmine de kazandırılacak mı?
“Ilgaz Anadolu’nun
Sen yüce bir dağısın
Baharla yeryüzünde
O cennetin bağısın
Yalçın kayalıkların
Göklere yükseliyor
Senin dumanlı başın
Bulutları deliyor
Yükseklerden akıyor
Ne güzel berrak sular
Eteklerinde otlar
Sürülerle kuzular”
Ahmet Samim Bilgen’in bu güzel şarkısını bilmeyenimiz, seslendirmeyenimiz yoktur.
Söylerken ya da dinlerken…
Naif ve coşkulu duygulara sürüklendiğimizi uzun uzadıya anlatmamıza gerek yok.
Bu duygu ve düşüncelerimiz yerli yerinde kalabilseydi keşke…
•••
Kırk yılın başında bir kış tatili yapalım…
O keyfi de memleketimizde, Ilgaz’da tadalım düşüncesiyle yola koyulduk…
Ve işin aslının hiç de öyle şarkıdan üzerimize sinen duygularla ilgisinin olmadığını tüm çıplaklığıyla gördük…
Elbette üzüldük.
•••
En sonda söyleyeceğimizi baştan söyleyelim:
Ilgaz “deve mi”, “kuş mu” olduğuna bir türlü karar verememiş bir görüntü sergiliyor…
Dünya ölçeğindeki bu muhteşem turizm destinasyonumuz yalnızca Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından mı yönetilecek…
Yoksa Kastamonu adına artı değer ve istihdam yaratmak üzere daha gelişkin bir vizyonla dört mevsim doğa turizmine de kazandırılacak mı?
Bunun acilen netliğe kavuşturulması gerekiyor.
Zira ülkemizde iller arasında bu anlamda ortaya çıkan rekabet giderek alevleniyor…
•••
Ilgaz’da…
Çeşitli kamu kurumlarının ayrıcalıklı kullanım imkânlarını ellerinde bulundurduğu bir anlayış ağır basıyor…
Bu anlayışın Kastamonu’ya yarar sağlayabileceğini ummak ne kadar gerçekçi?
Yüz akımız olduğuna inandığımız kimi kuruluşların bile çağdaş işletmecilik kurallarıyla bağdaşmayan örnekler sergilemesi sahiden inanılır gibi değil…
Müşteri memnuniyetini önceleyen yaklaşımları benimsemeden geleceğe güvenle yürüyebilmek mümkün mü?
Özveriyle görev yapan birkaç isim de olmasa vay halimize.
•••
Memnuniyet düzeyini yükseltmek…
Gelen yerli ya da yabancı turist başına yapılan harcamaları artıracak adımları atmak…
Ve ilimiz için ciddi bir gelir kalemi yaratmak zorundayız.
Yalnızca kış aylarında gelinip…
Birkaç gün kayak yaptıktan sonra Kastamonu’ya kayda değer hiçbir gelir bırakmadan dönülüp gidiliyor oluşu ticarileşmenin en önemli unsur haline geldiği günümüz dünyasında içimizi acıtmalı.
Örneğin…
Her sonbaharda Şile ve Ağva’nın dağlarında yerli ve yabancı turlar eşliğinde mantar toplama ve bilgilendirme gezileri düzenleyen Mikolog (mantar bilimci) Jilber Barutçiyan’ın bu etkinliği uçsuz bucaksız mantar çeşitliliğine sahip Ilgaz’ımıza ilham vermeli.
Yerel ürünlerimizin eli yüzü düzgün bir biçimde tanıtıldığı ve satışa sunulduğu bir ortamdan yoksun oluşumuzun herhangi bir izahı olabilir mi?
Ilgaz’ı Kastamonu’yla…
Kastamonu’yu Ilgaz’la bütünleştirmenin yolunu daha fazla gecikmeden bulmalıyız.
•••
Ilgaz’daki ilk günümüzde bir haber okuyorum:
“Yurduntepe’de hafta sonu canlı geçti, ziyaretçi geri dönüşleri çok olumlu” başlığını taşıyor.
Oysa bazı tatilcilerle sohbet ederken “tesisin yaşanan yoğunluğun ardından iki gündür kapalı olduğunu” öğreniyorum…
Yine öğreniyorum ki, “Yurduntepe sezon başından itibaren toplam 17 gün kapalı” kalmış.
Bu bilgiler üzerine koskoca dağın neden tek tesise mahkûm günler yaşadığını anlayabiliyorum.
Nedenlerini soruşturduğumda;
“Yer seçimi yanlış…”
“Tesis dağın yamacındaki sırtlardan birine yapılandırıldığı için rüzgâra açık…” “Devreye sokulan rüzgâr panelleri de sorunu çözmeye yetmiyor…” şeklinde özetleyebileceğim görüşlere ulaşıyorum.
•••
Başka bir haber daha gözüme ilişiyor…
“Ilgaz Doruk stop etti” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Türkiye’nin önemli kış turizm merkezlerinden Ilgaz’ın Çankırı kesiminde yer alan Doruk Kayak Merkezi’nde 2015 yılında açılan yeni telesiyej, elektrik giderlerini karşılamadığı gerekçesiyle kapatıldı. Çok sayıda kayak severin mağdur olduğu uygulama Ilgaz’ın tanıtımında da olumsuz etki yarattı.”
Üzüntüm katmerleniyor…
Çünkü dağın o tarafı bu tarafı yok!
Yaşananların yarattığı algıdan her iki taraf da olumsuz etkileniyor!
Bu haberi işin uzmanı birkaç kişiye aktardığımda “alfabenin ilk harfi” düzeyinde bir yorumla karşılaşıyorum:
“Mümkün oldukça dağların güney yamaçlarına kayak merkezi kurulmamalı!”
•••
Yapımı sürmekte olan Kırık Barajı da başka bir endişe kaynağı…
Barajın su tutmaya başlamasıyla birlikte bölgenin hava sıcaklığının artacağından, bunun Ilgaz’daki kar rejimini ve yapısını değiştireceğinden kaygı duyuluyor.
Eğer bu anlamda bir çevresel etki değerlendirmesi yapılmadıysa “yandı gülüm keten helva…”
•••
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından geçtiğimiz günlerde açıklanan “2021 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları”nı incelediğimizde, Türkiye genelindeki nüfus artışının ilimizde tersine seyrettiği ve Kastamonu’nun il nüfusunun yüzde 2,1’lik gerilemeyle 376 bin 377’den 375 bin 592’ye düştüğü görülüyor…
Yani Kastamonu olarak kan kaybetmeye…
Göç vermeye devam ediyoruz…
Yazmamıza neden olan temel düşünce bu.
Elimizde avucumuzda olan değerlerimize sahip çıkmadan…
Ticarileşmenin önemini kavramadan…
Hızla istihdam yaratacak projeler ortaya koymadan…
“Makûs talih”imizi değiştirme şansımız yok!
Ilgaz’da…
Oluşturulacak bütünlüklü projelerle bu sürece katkı sağlayabilecek potansiyel fazlasıyla var.
Yeter ki değerini bilelim…
Ve dünya ölçeğindeki adımlarla sürecin startını daha fazla gecikmeden verelim.
•••
Dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştığımız bu konuların her kış dilimize doladığımız “falanca televizyon kanalı Ilgaz’daki kar kalınlığını verdi, filanca televizyon kanalı vermedi” hassasiyetinden daha önemli olduğuna inanıyoruz.
•••
Ünlü şarkımızın…
“Ilgaz Anadolu’nun sen ‘cüce’ bir dağısın!” şeklinde güncellenmesini istemiyorsak…
Kastamonu olarak elimizi çabuk tutmalıyız.
Önümüzde çok fazla vakit varmış gibi görünmüyor.
Biline!
Mehmet Yücel