2018-2019 eğitim-öğretim yılı şaşalı törenlerle, nutuklarla, alkışlarla açıldı açılmasına da, şehrimizde 90 özel uygulama eğitimi öğrencisi okullarına ulaşamıyor, bu nasıl sosyal devlet, bu nasıl kamu sorumluluğu, bu nasıl halkın vergisinin halka kamu hizmeti olarak dönmesi?..
İl merkezindeki bir okuldan bahsediyorum, dağ başındaki değil.
Merkez İlçe’de hal böyle olunca…
Kenar ilçeleri hak götüre.
Hüseyin Üster Özel Uygulama Eğitim Merkezi’nin taşıma ihalesine giren olmadı, velilerde panik haliyle, arayan arayana telefonumu, Maarif’e sordum, yeni ihalenin yapılması için en az 20 gün süreye ihtiyaç olduğunu kaydettiler…
90 engelli çocuk okula nasıl gidecek peki? Kendi imkanlarıyla.
Eğitimde “eşitlik” nerede kaldı?..
Vesayiti olan aile eğitim hizmetinden yararlanırken, fakir fukaranın hali nice?
Ailelerin çoğunun ekonomik durumu kısıtlı…
Tekerlekli sandalyeli çocuğunu misal, okula nasıl getirip götürsün?
Üstelik servis hizmeti başlayıncaya kadar her gün?…
Bana böyle bir aile buluversenize.
Bitmedi…
Çocuğunu okula getirip götürecek olan aile, sabahtan akşama kadar da okulda çocuğuna refakat etmek zorunda, çünkü refaketçi personel alımı da servis ihalesine ekli, devlet “rehber” yahut “refakatçi” denilen personeli de servis yüklenicisinin üzerine yıkmış durumda.
Servis ihalesine giren olmayınca…
Taşıma da yok, rehber personel de yok.
Okul var, idareci var, öğretmen var…
Servis, rehber personel, öğrenci yok.
Antiparantez…
Okul, özel öğrencilerin eğitim-öğretim gördükleri bir okul. Bu okulda öğrencilerin şahsi ihtiyaçlarını karşılayacak personel nasıl dışarıdan hizmet alımı ile alınabiliyor? Alınan personelin özellikleri ne, servis yüklenicisi bu şartları ne ölçüde yerine getirebiliyor? Yoldan geçen rehber personel mi oluyor? Yoksa konunun eğitimini almış vatandaşlardan mı seçiliyor rehberler?
Velilerin derdi dağ…
Şikayetin biri bin para.
Bu mevzunun peşini bırakmamak boyna borç…
90 değil 1 öğrenci için devlet seferber olmalı.
Not: Kastamonu’da “kadınlar kitap okuyor”…
Ellerindeki kitaplar kalem oldu, tarih yazıyorlar.
Kadın eli deydi Kastamonu’nun envai meydanlarına…
Çatısız kütüphane oldu meydanlarımız.
Ayakları Kastamonu toprağında…
Zihinleri arşa uzanıyor.
Türkiye’ye örnek oldular…
Dalga dalga yayılacağından zerre şüphem yok, ülkemizin yekun meydanları kütüphaneye dönüşecek görün bakın.
Ve tarihe pek çok kere altın harflerle geçen Kastamonu kadını, bir kez daha öncü rolünü yerine getirmiş olacak…
Kadınlarıyla şaha kalkacak bir kez daha güzel yurdumuz.
Eğitimci Ayşegül Soylu Muslu’nun fitilini yaktığı meşale, kadınların gönlünde elden ele dolaşıyor…
Kitabını kapan meydanlara koşuyor.
Kadınlar okursa…
Çocuklar mutlu yaşar.