Evet, sevgili öğrenci kardeşlerim bir yaz tatili daha eridi ve bitti. Yine okullu oldunuz. Umarım 2022-23 eğitim öğretim yılı geçen yılınızdan çok daha başarılı ve kolay geçer.
İyi dilekler faslını bitirdiğimize göre gelelim esas konuya. Haklısınız okula gitmek fena bir angarya ve evet haklısınız keşke ders araları 40 dakika iken dersler 20 dakika olsa… Ama size bir sır vereyim bu yakındığınız şeyler öğrenmeyi sevmeyenler ve genel olarak çabalamaktan kaçınanların söylemi. Siz bu söylemlere kanmayın. Ne kadar çok öğrenebiliyorsanız o kadar çok öğrenin. Öyle sınıf geçmek için falan değil. Sahiden öğrenin. Öğrenmeyi öğrendiğinizde göreceksiniz ki aslında okul çok eğlenceli bir yer de olabiliyormuş.
Zorunluluktan ya da birtakım sınavları kazanmak için ders çalışmayın… Yapmanız gereken şey bu olduğu için, her geçtiğiniz sınıfla her kazandığınız sınavla kendi hayallerinize bir adım daha yaklaşabildiğiniz için çalışın.
Ve size yine bir sır vereceğim kim ne derse desin okulda öğrendiğiniz her şeyi gerçek hayatta kullanacaksınız. Örneğin matematik dersinde öğrendiğiniz formülleri eğer sayısal ilgili alanda çalışmayacaksanız hayatınızda kullanmayacaksınız. Evet, formüllerin çoğunu kullanmayacaksınız ama matematiğin ta kendisini kullanacaksınız. Bugün sıkıldığınız ya da zorlandığınız ve azimle bizim ne işimize yarayacak dediğiniz her matematik dersi sonunda analitik düşünmeyi öğreneceksiniz. Her öğrendiğiniz formülle çözdüğünüz problemler sayesinde gelecekte yaşama dair problemleri çözme becerisi kazanacaksınız.
Siz kimselere inanmayın. Matematik dersi sıkıcı dediklerinde. Matematik hayatın kendisidir. Nasıl mı? Örneğin çok sevdiğiniz bir arkadaşınız Ankara’dan yanınıza gelecek. Ona otobüse kaçta bineceğini sorasınız sadece ve otobüsün geleceği saati bilirsiniz. Bunun için kimse size A noktasından hareket eden otobüs saatte 90 kilometre hızla giderse 385 kilometreyi ne kadar sürede kat eder diye sormadı. Ya da o çok sevdiğiniz futbol oyunlarından birini oynarken nereden hangi açı ile tuşa hangi şiddette basacağınızı hesapladığınız da aslında bunun temel geometri olduğunun farkında bile değilsiniz.
Aklıma gelmişken sözelci kardeşlerim. Siz sözelci olabilirsiniz doğru ama hayatın içinde siz de varsınız ve matematik zaten size de zorunlu. Ayrıca herhangi bir genel sınavda başarı istiyorsanız tüm sözel sorularını yapsanız bile eğer matematik çözmezseniz istediğiniz başarıyı elde edemezsiniz.
Sonuçta felsefe ve matematik tüm bilimlerin ve düşünce biçimlerinin özü. Eğer bir şeyin özünü biliyorsanız zaten geriye kalan her şeyi kolaylıkla yaparsınız.
Bu arada ben matematik öğretmeni değilim. Mühendis de değilim ya da herhangi bir matematik öğretmeni dostum bunları bana silah zoru ile yazdırmıyor. Ben tiyatro insanıyım, senaristim, yönetmenim. Kağıt üstünde matematikle hiç alakam yok. Hatta o kadar alakam yok ki lise birinci sınıftaki matematik dersimden sonra üniversiteden mezun oluncaya kadar hiç matematik dersi almadım. Bunu da marifetmiş gibi yıllarca anlattım. Ta ki bir gün sahnede kurduğumuz dekorun, ayarladığımız ışığın geometri ve matematikle ilgili olduğunu fark ettiğim güne kadar. Bunu gördüğümde otuzlu yaşlarıma basmak üzereydim. Tüm okul hayatım bittiği halde o günden sonra matematik öğrenmek için çabalamaya başladım. Tamam lise ya da orta okul matematiği değil ama matematiksel düşünmeyi, matematiğin felsefesini veya problem çözmenin tekniklerini öğrenmeye başladım. Ve bunlarda bir noktaya geldikten sonra yaşam kalitemde bile çok fark oldu.
Bence matematik konusunda anlaştığımızı düşünüyorum. Şimdi de gelelim Türkçe ya da Edebiyat Derslerine. Matematikten sonra ikinci mecburiyetiniz hatta neredeyse matematikle eş değer düzeydeki mecburiyetiniz bu güzel dilimiz Türkçemize çok hakim olmanız gerektiğiniz. Türkçe konuşuyor olmanız onu sahiden bildiğiniz anlamına da gelmez emin olun. Öncelikle anadilimizi bilmemiz neden zorunlu biliyor musunuz? Çünkü dil vasıtası ile düşünürüz. Dil vasıtası ile kendimizi ifade ederiz. Eğer dilimiz konusundaki hakimiyetinizi sahiden arttırsanız o zaman tarih dersini ya da fizik dersini ya da herhangi bir dersi anlamakta güçlük çekmemeye başlarsınız. Bu yabancı dil öğrenmek için de geçerli bu arada. Kendi dilinize ne kadar hakimseniz bir başka dili öğrenmeniz de kolaylaşıyor. Sonuçta o dilde öğreneceğiniz kelimeleri öncelikle kendi ana dilinizde biliyor olmanız gerekiyor. Eğer kendi anadilinizde bir şey bilmiyorsanız, neyi bilmediğinizi bilmediğiniz için zaten o dildeki ihtiyacınızı da bilemeyeceksiniz.
Uzun lafın kısası okula zorunluluktan gitmeyin sizi siz yapacak şeyleri şimdiden biriktirmeye başladığınız için gidin. Okullar tüm her şeye ve hatta günümüzdeki rağmenlere rağmen hala bilgiyi en hızlı şekilde edinebileceğiniz yerler.
Fazla didaktik oldu ve fazla kaptırdım farkındayım ama eğer geleceğimiz sizin ellerinizdeyse sizin de geleceğinize giden yol önce okuldan sonra matematik ve Türkçe derslerinden geçiyor. Hepinize yürekten sonsuz başarılar diliyorum…
Not: Bu arada yanlış anlaşılmasın diğer derslere ya da bilimlere önemsiz demiyorum. Ben sadece kendi penceremden önemliler içindeki daha önemlileri anlatmaya çalıştım…
ZEKİ GÜRDAL KARAOĞLU