Merhaba; yine bir pazartesi gününe ulaştık. Pazartesi günlerini çok severim ben tuhaf bir şekilde. Bana göre pazartesiler tatilin bittiği gün veya haftanın ilk günü değildir. Ben pazartesileri hep hafta sonundan önceki ilk gün olarak düşünürüm. Sonuçta nasıl bakacağımız tamamen bize ait. Pazartesilere bir bitiş olarak bakıp mutsuz olmak da bizim elimizde yeni bir hafta sonu için başlangıç olarak düşünmek de. Ben de öyle yapıyorum. Daha doğrusu yapıyordum. Kırsala yerleştiğimden beri her gün hafta sonu ve tuhaf bir şekilde her gün iş günü. Çünkü burada hayat kendine göre yoğunluk içinde geçiyor.
Buraya yerleşeli beri sabahları yataktan zorunluluktan değil yapmak istediğim bir dünya iş olduğu için kalkıyorum. Bir amacım var. Bir ikigaim var…
Yıllarca bu ikigai hakkında ya da yaşam amacım hakkında ciddi kafa patlattım. Kendimce birtakım cevaplar buldum. Bulduğumu sandığım cevapların peşinden bir süre gittim. Ardından da başka bir konu dikkatimi çekti ve odağım kaydı. Halbuki yaşam amacı ya da ikigai böyle bir şey değil. Peki nedir bu ikigai?
Ikigai; Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırrı. Japonca kökenli olan ve derin bir Japon felsefesi olan “Ikigai” kelimesini; “hep meşgul kalarak mutlu olma” şeklinde çevirebiliriz.
Ikigai = Yaşlanırken genç kalma sanatı
Eğer sadece faal ve verimli kalırsan yüz yıl hatta daha uzun yaşamayı istersin.
Hayatımızı anlamlandırma çabası, hayat amacımızı bulmamıza yardım eden başka metotlar da mevcut. Örneğin; “logoterapi” veya “harahachi” gibi. İkigai gibi bu metotlar da yaptıklarımızda ve yaşam biçimlerimizdeki anlam arayışımızı cevaplandırmamıza yardım ediyor.
Düzenli olarak bazı temel soruları soruyoruz:
- Hayatımın anlamı nedir?
- Neden bazı insanlar ne istediklerini bilirken ve yaşam tutkuları varken diğerleri kafa karışıklıkları içinde güçsüzleşiyorlar?
- Uzun ve mutlu yaşamanın sırrı nedir?
Genel olarak bu sorulara en doğru cevap olarak; “Ölene kadar faal olmayı başarmak” şekilde cevap veriyor ikigai felsefesi.
Yine bir başka tanımda; kişiden akan ve yaşamlarının uzun ve keyifli boyunca ona eşlik eden sıra dışı mutluluk olarak tanımlıyor “Ikigai”sini bulan insanları.
Ikigai felsefesinde mutlu olmak ve yaşamın anlamını keşfetmek için bazı temel kodlar var. Bunlardan biri “ICHARIBA CODE: Daha önce tanışmamış olsanız bile herkese kardeşin gibi davran” der. Bu temel kodlar yaşamla barışıklığı kolaylaştırırken anlam arayışındaki soruların da azalmasını sağlıyor.
Büyük sır olarak şunu söylüyor bu Japon felsefesi:
Mutluluk= Kendini her zaman topluluğun parçası gibi hisset.
Mutluluk = Her yeni günü doğum gününmüş gibi kutla, doğum günlerini ise bir bayram gibi kutla.
Şimdi böyle anlattığımda doğal olarak hayat sana güzel ondan böyle anlatıyorsun diyeceksiniz. Haklısınız. Hayatın bana güzel olduğu konusunda olmasa da bir şekilde aşırı hızlı akan hayattan daha izole bir yaşama geçtiğim için bazı şeyleri yapabilmek çok daha kolay.
Günümüzde yaşadığımız maddi manevi kaosun ve belirsizliğin sahiden karşılığı yok. Bunda da haklısınız. Ancak kendimce sizlerle şunu paylaşmaya çalışıyorum; yaşam ne kadar berbat giderse gitsin her zaman başka bir bakış açısı vardır. Haklısınız geçim derdi içinde ne ikigasi.
Ancak, bir o kadar da haksızsınız. Evet geçinmek için o işe gitmek zorundasınız. Bir şekilde aybaşına kazasız belasız ulaşmak zorundasınız ancak eğer tüm hayatınızı bunların içine gömerseniz mutsuzluk ve yorgunluk kaçınılmazdır. İşte bunu anlatmaya çalışıyorum. Günlük rutinlerinizin dışında bir nefes alma aralığı almalıyız diyorum. İşte belki bu hafta “yahu benim ikigai denen şeyim neymiş?” diye düşünürken yaşamın sıkıntısından biraz uzaklaşırsınız diye umarak yazıyorum bunları. Tüm karmaşanın içinde bir küçük soluklanma bile yaşamı daha kolay kıldığının farkındayım çünkü…
Bugünlük de bu kadar, Çarşamba günü görüşmek üzere. Kendinize çok iyi bakın ve sıcaklara da dikkat edin. Sevgiyle…
ZEKİ GÜRDAL KARAOĞLU