Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nin bu yıl 13’üncüsünü düzenlediği Bilim ve Kültür Günleri’nde Kastamonu iki kadın akademisyeninin yaptığı sunumlarla yer aldı.
2011 yılında da bu etkinliğe katılan Prof. Dr. Sâkine Esen Eruz bu yılki etkinliğe Mimar Dr. NurderenÖzkendirci Özbek ile birlikte katıldı.
Eruz, “Osmanlı Devleti’nde ve Kastamonu’da Çokkültürlülük ve Çevirmenler”, Özbek ise “Yaşam Dünyası, Kültür ve Mimari Mekan İlişkileri: Kastamonu Geleneksel Konut Dokusunda Sürdülebillik Olgusu” konularında sunum yaptı.
Eruz, bu yılki etkinliğin yüzüncü yılı olması nedeniyle Milli Mücadele’ye odaklanmasından yola çıkarak sunumuna bir kare daha ekledi ve Kastamonu’nun Milli Mücadele’deki rolünü ve İstiklâl Yolu’nu da konusuna dahil etti.
Etkinliğin ilk günü, “Yüzüncü Yılında Milli Mücadele” başlıklı oturumda yapılan sunumlara Eruz Kastamonu İstiklâl Yolu ve 10 Aralık Kastamonu Kadın Mitingi’ni hatırlatarak bir katkıda bulundu.
Etkinliğe katılım yoğundu. Abdurrahmanpaşa Lisesi Derneği Kurucu üyelerinden Fehmi Altıkulaç ve Melikşah Yıldırım da gelerek konuşmacıları sevindirdiler.
Hariçten de çok sayıda katılım olan etkinliğe sadece Marmara Üniversitesi’nden değil, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nden de öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Eruz, bu sunumunda “Osmanlı Devleti’nde Çokkültürlülük ve Çevirmenler” konusuna Mübadele Antlaşmasına değin kentte hüküm süren çokkültürlü yaşamı da ekledi. Yirminci yüzyılın başında Vilayet Binası’nın açılışında ve bir Rum mektebi olan Kırkodalı diye anılan binanın temel atma töreninde Müslüman din adamlarının, Rum ve Ermeni din adamlarıyla yanyana durdukları kareler üzerinden kentteki çokkültürlü yaşamı aktardı. Aynı zamanda tercüman olan, 1889 Abdurrahmanpaşa Lisesi ve 1901 Muallim Mektebi mezunu, Milli Mücadele’de yararlıklar gösteren, orduya Kışla’nın üstündeki araziyi hibe eden ve hiçbir bedel istemeden orduya teçhizat ve koşu hayvanı tahsis eden dedesi Reşit Esen’in ilginç yaşamını özetledi. 1916 yılında Robert Kolej son sınıftan ayrılarak Çanakkale Savaşı’na tercüman olarak katılan Harbiye Nezareti’nde tercüman olarak görev yapan ve Milli Mücadelede yararlıklar gösteren, Çanakkale Madalyası sahibi, iki dönem Kastamonu belediye başkanı büyükbabası Muzafferettin Esen’in yaşamından döneme ait belgelerle bir kesit sundu.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyeti adına dedelerine yönlendirdiği teşekkür telgrafını slaytlara yansıttı. Kastamonu’nun 93 Harbi’nde aldığı göçü, Kut-ülAmare Zaferiyle birlikte Kastamonu’da zorunlu ikamet eden İngiliz askerleri ve daha sonra Kastamonu’nun 20’inci yüzyılın ortalarına değin aldığı göçleri de anımsatarak Kastamonu’da değişen çokkültürlülük olgusunu irdeledi.
Eruz ayrıca, etkinliğin Milli Mücadelenin 100’üncü yılında yapılması nedeniyle sunumuna Kastamonu’nun bu yolda harcadığı büyük emeği, kadın ve yaşlıların 28 Ağustos 1920 ile 03 Mart 1922 tarihleri arasında İstiklal Yolu’ndan Kurtuluş Savaşı için dağ tepe demeden o zamanın koşullarında cansiperanecephane taşımalarını ve 10 Aralık Kastamonu Kadın Mitingini de hatırlattı.
Çokkültürlülüğün sadece dilde olmayıp aynı zamanda her alanda kendini gösterdiği, çok büyük bir devlet olan Osmanlı Devleti’nde çokkültürlülüğün dallanıp budaklanıp yaşamın her alanına yansıdığını somut verilerle anlattı. Mimari ve kabristanlar çokkültürlüğe örnek teşkil eden olgulardan bir kaçıydı. Mimaride çokkültürlülükten verdiği örneklerle mimar Dr. Özbek’in sunumuna geçiş yaptı.
Mimar Dr. NurderenÖzkendirci Özbek Bilim Kültür günleri kapsamında “Yaşam Dünyası, Kültür ve Mimari Mekan İlişkileri: Kastamonu Geleneksel Konut Dokusunda Sürdürülebilirlik Olgusu” konusunu anlattı.
Geleneksel çevrelerin sadece fiziksel bir kabuk olarak görülmemesi gerektiği üzerinde durdu. Öncelikle insanın ve yaşantıların çevreye kimlik kazandırdığını, kültürel çeşitliliğin ise kent dokularını monotonluktan uzaklaştırdığını vurgulayarak katılımcıları adeta Kastamonu’nun eski ve yeni dokusunda karşılaştırmalı bir gezintiye davet etti.
Geleneksel konut dokusunun sürdürülebilmesi için doktora çalışmasında önerdiği yöntemi tanıttı. Bu bağlamda koruma uygulamalarına bütüncül bakışla yaklaşılması, kentin farklı boyutlarda araştırılması, yapı/bahçe oranlarının korunması, “sokak-bahçe-ev” üçlüsünün eylemleriyle bir arada düşünülmesi gerektiğinin üzerinde durdu. Öncelik verdiği diğer bir önemli konu ise geleneksel dokuyu sürdürme çalışmalarının çağdaş yaşamın avantajlarını göz ardı etmeden gerçekleştirilmesiydi.
Bilim ve Kültür Günleri’nin bir sürprizi de Dr. Özbek’in başlıklı kitabının aynı gün yayınlanmış olmasıydı.
Sunumların sonunda her iki konuşmacıya da Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Yasemin Tümer Erdem tarafından Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sebahat Deniz’in imzaladığı teşekkür belgeleri verildi.
Katılımcılar tarafından büyük bir ilgiyle izlenen sunumlarda her iki konuşmacı da memleketlerini başarıyla temsil ettiler.