İHH Başkanı Av. Mücahit Dağdelenoğlu, Nasrullah Meydanı’nda okuduğu basın açıklamasında “Dünya devletlerinin oynadığı barış tiyatrosunun kurbanı maalesef her seferinde Suriyeli masum siviller, kadınlar ve çocuklar oluyor. Buradan tüm kamu oyunun yapılan tüm zulümlerde olduğu gibi bu zulümde de Suriyeli mazlum kardeşlerimizin yanında bulunmaya davet ediyoruz” dedi.
İHH, ABD’nin dün sabaha karşı füze saldırısında bulunduğu Suriye’de hafta başında yaşanan kimyasal saldırıya tepkisini dün yaptığı basın açıklamasıyla gösterdi.
İHH Başkanı Av. Mücahit Dağdelenoğlu cuma namazı sonrası Nasrullah Meydanında yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
“Suriye’de 7 yıldır devam eden iç savaşta zalim Esed rejimi ve destekçileri katliam ve saldırılarına yenilerini eklemeye devam ediyor. 7 yıl içerisinde Suriye’de zalim rejim ve destekçileri en az 450 bin kişinin ölmesine ve birleşmiş millet verilerine göre 6,1 milyon kişinin topraklarından göç etmesine neden olmuştur. Son olarak İdlib’in Han Şeyhun beldesine düzenlenen kimyasal silah saldırısında çoğunluğunu çocukların oluşturduğu 100’den fazla sivil ölmüş yine çoğu çocuk 500 sivil yaralanmıştır.
Ardından yaralıların tedavi edildiği Rahma Hastanesi ve yine yaralılara müdahale eden sivil savunma merkezlerine 5 defa saldırıda bulunulmuştur. Yine İdlip’de Maret Numan bölgesinde hastane vurulmuş , tedavi gören onlarca sivil yaralanmış , hastane kullanılamaz hale getirilmiştir.
Şam’da kuşatma altında bulunan Doğu Guta, Kabun mahallesinde çok sayıda hava saldırısı olmuş,
Duma’da ise engelli sağlık merkezi vurulmuş, Hama’da birçok noktaya aynı anda hava saldırıları düzenlenmiş, İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından desteklenen ekmek fırını dahi vurulmuştur.
Bu görüntüler ilk değildir. Maalesef Dünya devletlerinin şu anki tutumlarına bakılırsa son da olmayacaktır. Obama döneminde kırmızı çizgi ilan edilen kimyasal silah saldırısı 2013 yılında gerçekleştirilmiş ancak ne kırmızı çizgi kalmış ne de zulme engel olunmuştur. Trumbın yönettiği ABD tarafından bu gece birkaç Rejim gücüne ait noktanın vurulması ise ancak Trumbın iç siyasette yaşadığı sorunları bastırmak için göstermelik bir müdahaledir. Zira batı bu güne kadar kendi menfaatlerine hizmet etmeyen hiçbir hayırlı işte bulunmamıştır.
Dünya devletlerinin oynadığı barış tiyatrosunun kurbanı maalesef her seferinde Suriyeli masum siviller , kadınlar ve çocuklar oluyor.
Halep işgalinden sonra Batı ve ABD adeta tüm Suriye muhalefetini terör örgütü olarak kabul etmeye başlamıştır. PKK /PYD gibi terör örgütlerini ise özgürlük savaşçısı ve terörle mücadelede müttefik olarak kabul etmekte ve karadan havaya füzeler dahil olmak üzere her türlü ağır silahlarla bu terör örgütlerini donatmaya hız vermiştir.
Türkiye’nin Daeş ve PYD/PKK terör örgütlerine karşı mücadelesinde ise ABD-RUS ittifakı ve onlara eklemlenen meshepçi çetelerin Türkiye’ye karşı ittifak oluşturduklarını görmekteyiz.
Cenevre’den başlayan güya “Barış görüşmeleri “, müzakereci devletler ve yetkililerin tatil yapmalarından başka bir işe yaramamıştır.
Aynı şekilde büyük umut olarak sunulan Astana Barış Görüşmeleri’nde de Türkiye ve Tükiye kamuoyunun oyalanmaya çalışıldığı, “İç gündemin yoğunluğundan” ise medyada Suriye’de yaşanan katliamlara yer verilmediğine de üzülerek şahit olmaktayız.
Türkiye’nin tüm iyi niyetli çabalarına, barış görüşmelerinin yürümesi için gösterdiği samimi ve yoğun çalışmalara rağmen Suriye’de barış için bir yol alınamamaktadır. Dünya devletleri bu gayretli barış çalışmalarını adeta sabote etmektedir.
Buradan tüm kamu oyunun yapılan tüm zulümlerde olduğu gibi bu zulümde de Suriyeli mazlum kardeşlerimizin yanında bulunmaya davet ediyoruz.
Son söz olarak…”