Yazının başlığı bana ait değil. İki güzel insan; Hüsnü Açıksöz ve Arslan Kaynardağ.İkisi de aramızda yoklar bugün. Hüsnü Açıksöz; 1896’da, Kırcaali’de başlayan hayat yolculuğunu, 27 Ağustos 1939 günü İstanbul’da sonlandırdı.
Hüsnü Bey, bizimlisede okurken,I. Dünya Savaşı’na katıldı. Askerlik dönüşü okulu bitirdi,15 Haziran 1919 günü Açıksöz gazetesini çıkardı. Gazete, ilk sayıdan itibaren Kuvâ-yı Milliye hareketini destekledi.Açıksöz idarehanesi, Kastamonu aydınlarının toplanma merkeziydi. Lisenin öğretmen ve öğrencileri, diğer aydınlar çok sayıda yazılar yazdı gazetede. Açıksöz, sadece Kastamonu için değil, yakın dönem Türk tarihi açısından da çok önemli bir kaynaktır, kültür hazinesidir.
Arslan Kaynardağ(1923-2008),Kastamonu Lisesi’nden 1941 yılında mezun oldu, felsefe öğrenimi gördü.Özellikle felsefe dünyasında adı geçen önemli bir şahsiyet. 2005 yılında,Hüsnü Bey hakkında bir yazı rica etmiştim. “Hüsnü Açıksöz ve Gazetesi Konusundaki Düşünceler” başlıklı güzel bir yazı göndermişti. 27 Ağustos 2005 günü yayımlamıştık bu sütunlarda. Her ikisini de rahmetle anıyorum. Bugün Hüsnü Açıksöz’ün81. ölüm yıl dönümü; aradan da uzun bir zaman geçti, Arslan Kaynardağ’ın söz konusu yazısını bir daha okuyalım diyorum:
“Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllar, Türkiye’nin ulus ve devlet olarak karşılaştığı sorunlar bakımından son derece önemli olaylarla doludur. Özellikle Kurtuluş Savaşı’nda ülkenin bağımsızlığını sürdürebilmesi için büyük çaba harcandı.
Ordu cephede savaşırken, cephe gerisindeki aydınlara büyük görevler düştü. Onların, yönetici, öğretmen, yazar ve gazeteci olarak birçok işi üstlenmeleri gerekiyordu. Hüsnü Açıksöz’ün yaşam öyküsü ve gazeteciliği bu açıdan ele alınarak değerlendirilmelidir.
Bir memur ailesinin çocuğu olan Hüsnü Açıksöz, 1895’te Edirne’nin Kırcaali kasabasında doğmuştur. Babası mahkeme kâtibi olarak, Çerkeş’e atanınca oraya geldiler. İlkokulu Çerkeş’te bitirdi ve orta öğrenimine Kastamonu Lisesi’nde başladı. Öğrenci iken 1915’de askere alındı, iki yıl sonra terhis edildi, lise öğrenimini yine Kastamonu’da 1919’da tamamladı.
1919’un Türkiye için, özellikle Anadolu için nasıl bir yıl olduğunu biliyoruz:
İstilâcı emperyalist devletlerin desteklediği Yunan ordusu İzmir’e çıkmış, yurt topraklarında ilerlemektedir. Batıdan doğuya bütün Türkiye kaynaşmakta, direniş hareketleri artmaktadır. Mustafa Kemal gibi bir komutan, bu direnişin başına geçerek onu yönlendirmek için Samsun’a gelmiş; Erzurum ve Sivas’ta iki ulusal kongre düzenlemiştir. Kısa bir süre sonra Ankara devlet merkezi ilan edilecek ve kurulacak Türkiye Büyük Millet Meclisi orada çalışmalarına başlayacaktır.
Öte yandan, Kastamonu’nun coğrafyadaki yeri daha çok önem kazanmaya başlamıştı. İstanbul’dan Kuvâ-yıMilliye’ye katılmak isteyenler, İnebolu-Kastamonu yoluyla Ankara’ya ulaşıyorlardı. En güvenli yol bu yoldu.
Dolayısıyla birçok yazar ve aydın Kastamonu’ya gelerek burada bir süre kaldılar, şehri tanıdılar, insanlarıyla kaynaştılar. Şehir, Kurtuluş Savaşı’nın en çok konuşulduğu yerlerden biriydi artık. Bu savaş, “yalnızca bir yurt savaşı anlamına gelmiyordu. O, bir insanlık ve erdem savaşı” idi.
Genç Hüsnü, olaylar içinde bilinçsiz bir nesne gibi yuvarlanıp gitmek değil, bilinçli bir insan olarak harekete geçip, bölgesindeki halkı bilgilendirme ve uyandırma zamanı geldiğini düşünerek gazete çıkarmaya karar verdi, adı Açıksöz olacaktı.
İlk sayı 15 Haziran 1919’da yayımlandı. Halk gazeteyi kısa zamanda benimsemişti. Haftada bir kez, tek yaprak olarak yayınlanırken, haftada iki kez, dört yaprak olarak yayınlanmaya başladı. Hüsnü’nün coşkun bir dille yazdığı yazıların yanında, Lise müdürü Behçet(Yazar)’in, edebiyat öğretmeni İsmail Habib(Sevük)’in, tarih öğretmeni İsmail Hakkı (Uzunçarşılı)’nın öğretici ve uyarıcı yazıları da merakla bekleniyordu. Meclis’te kabul edilen İstiklal Marşı’nın güftesi, Mehmet Akif’in isteği üzerine ilk kez Açıksöz’de yayınlandı.
Kastamonu İstiklal Mahkemesi başkanı Mustafa Necati ile dostluk kuruldu.İyi bir yazar, bilinçli bir yurt sever olan Mustafa Necati, birçok saatlerini Açıksöz matbaasında geçiriyor, orada oturarak masa başında yazdığı imzalı ve imzasız yazılar daha sonra gazetede yayınlanıyordu .
Bu gazete aynı zamanda okul gibiydi.Halkın öğretimi ve eğitimi yolunda az iş yapmadı. Hüsnü Açıksöz, politikacı kimliği yanında, öğretmenliğe özlem duyan bir insandı. Kastamonu Bölge Sanatlar Mektebi’nde Türkçe öğretmenliği yaptığı gibi, çocuklar için Başefendi (1934), Kim Kimi Yola Getirdi? (1934) adlarında iki oyun kitabı yazmıştır.
İstiklal Harbinde Kastamonu ise 1933’de yayınlanmıştır. Bu kitap Kastamonu tarihi açısından olduğu gibi, kimi sayfalarında yazarın anılarına yer vermesi açısından da önemlidir.
Açıksöz, 14 Aralık 1931’den sonra yayınına son vermiştir. Tam koleksiyonu bugün hiçbir yerde bulunmuyor. On iki yıl boyunca halka bilgi vererek uyandıran, yazılarıyla olaylara tanıklık etmesi açısından büyük iş yapan efsane olmuş böyle bir gazetenin koleksiyonundan yoksun olduğumuz için üzülmemek elde değil. Bugün yapılacak iş, bir yandan eksik sayıları arama çabasını sürdürürken, Kastamonu Müzesi’nde, Kastamonu Halk Kütüphanesi’nde ve Ankara’da Milli Kütüphane’de bulunan sayıların iyi korunmasıdır. İçindeki yazılardan dikkatli seçim yapılarak, gecikmeden yayınlanmalıdır.
Hüsnü Açıksöz’ün ölüm yılı 1939’dur. İstiklal Harbinde Kastamonu adında bir kitabı olduğunu yukarıda söylemiştim. Bu kitap, anısına saygı olarak notlu biçimde yeniden basılmalıdır.”
MUSTAFA ESKİ