Mimarlık, Osmanlı döneminin en gözde sanat dallarından biriydi.Mimar Sinan bu sahada zirveye ulaşan bir dâhi. Onun gibisi bir daha gelmez ama sonrakiler içinde de büyük mimarlar var.Vedat Tek bunlara bir örnek. Babası Sırrı Paşa,1881-1883 yılları arasında Kastamonu’da vâlilik yapmış.Muhtemelen Vedat Tek’ingençliği burada geçti, zirâ şehri tanıyor. Çünkü mimar, çizimden önce, eserin konuşlanacağı yeri görmek ister.
Temel kazmaya ne zaman başladılar bilemem. Vedat Tek,hazırladığı projeyi, 1900 yılı Haziran ortasında mühendis Süleyman efendi vasıtasıyla İstanbul’dan göndermiş, hemen inşaata başlanmış.Kış, yaz demeden çok çalışmışlar ve 1 Eylül 1901 Pazar günü yapılan muhteşem bir törenle hizmete girmiş. Yapım süresi 14-15 ay sürmüş. İşin ilginci, temel atma dâhil, yapım sırasında yaşananlarla ilgili hiçbir haber de yok.
İhâle ile yapılsa yedi bin lira harcanırmış. Ancak vâli işin başında durmuş, üç bin lira kadar masraf yapılmış. Hem mâliyet ve hem de süre bakımından müthiş bir şey. Bunu söylediğimiz zaman kimse inanmıyor. Vilâyetin resmîgazetesi kütüphanede duruyor; isteyen gider, bakar.
Bina; 4metre temel üzerine,50×24 metre ebâdında veiki katlı(bodrum hâriç) projelenmiş. Katlarda 6.5 metre genişliğinde salon ve etrafına konuşlanmış toplam 49 oda var. Binanın yüksekliğide 14 metre.
Açılış merâsimi hakkında daha önce bir yazı yazmıştım. Enis Paşa’nın o gün yaptığı konuşmayı da yeni yazıya çevirmiş, yine bu sütunlarda yayımlamıştım.O konuşma, binanın uygun bir yerine kondu mu bilmiyorum. Zira on yılı geçti, binaya hiç girmedim.
Usûldendir, böyle büyük eserler yapılınca şâirler şiir yazar,Ebced harflerine göre hesap yapar, son beyitte tarih düşürür.Öyle de yapılmış; Hicrî takvime göre hesaplanıp 1319 yazılmış. Bu konuda giriş kapısı üzerindeyazı da var.
Açılış günü yazılmış iki şiir var elimizde; birisi vilâyet mektupçusu(*) Mehmet Ali Efendi’ye, diğeride ulemâve aynı zamanda istinaf mahkemesi üyesi Ahmet Mâhir Efendi’ye ait.Binanın açılışını yazarken, yer darlığından dolayı şiirleri yazamamıştım, bugün onları tamamlayalım:
Mektupçu Mehmet Ali Efendi’nin yazdığı şiir:
Ey cihân-ı himmetin sultân-ı re’fet-güsteri
Medhinişâyestedir Arş’a yazarsa Müşterî.
Eyledin ihyâkuvâ-yı devleti bi’l-ihtimâm
Cennet-i Firdevs’i ettin mülkünün reşk-âveri.
Eyle yâRabbîbi-hakk-ıNûr-i Ahmedtâebed
Zâtını(Abdulhamid) Hân’ınsaâdet mazharı.
Bendegânın her zaman infâz-ı fermânın için
Nakd-i cânın sarf eder i’mâr için her bir yeri.
İşte bir benden Enis Pâşâ-yıbîhemtâdahî
Yaptı bir tarz-ı mükemmelde bu tâk-ı ekberi.
Hub-zâ birvâlî-i âlî-i mahmûdü’s-siyer
Kim bu işlerdir ânın esbâb-ı zib ü zîveri.
Etmeyip mâliyeden akçe talep yaptı bunu
İbret alsın himmetinden ey (Ali) sâirleri.
Sab’a-i seyyâre çıksın söylesin târihini
Hak bu dârı eylesin adl ü neşâtınmasdarı. 1319.
UIemâdanve Mahkeme-i İstinâfa’zâsından Hacı Hâfız Mâhir Efendi’nin şiiri:
Cihânbân-ı muazzam Hazret-i AbdulhamitHân’ın
Vücûducism-i mülk ve devlete mahz-ı saâdettir.
Serîr-ârâ-yışevket şehriyâr-ı ma’delet-âyîn
Emîrü’l-mü’minînZıll-ı Hudâ Şems-i Hilâfet’tir.
Eder âsâr-ı lutfu sû-be-sû dünyâyıâbâdân
Riyâz-ı mülketireşk-âvergülzâr-ı cennettir.
Husûsâ Kastamonu beldesi muhtâc idi böyle
Muallâ bir hükûmethâneye bir hayli müddettir.
Anı da bende-i tâbendesivâli Enis Paşa
Muvaffak oldu inşâya ne fevkalâde himmettir.
Anın pervâne-i tedbîri Tevfik-i İlâhî’dir
Der- i devlet- medârıhâdimidâim sadâkattir.
Cihân-pîrâ –yıma’mûriyyet oldukça Şeh-i Âlem
Muammer olsun ol Dâver ki mi’mâr-ı adâlettir.
Bu ulviyet-sarayMâhirâ kim görse der târih
Bu rânâtâk-ı bâlâ matlâ-ı mâh-ı vilâyettir. 1319.
———————————————————————-
(*) Vilayet mektupçusu: Valiliğin yazışmalarını yöneten kişi.
MUSTAFA ESKİ