İnsanoğlu olarak şu dünyaya ne verdik diye düşünmek lazım.
Var olduğumuzdan bu yana bir şey vermek şöyle dursun, ihtiyacımızdan bile fazlasını aldık. Yani sadece sömürdük.
Dünya var 4.5 milyar yıldır bu evrende. Kendini yaratan, milyonlarca çeşit canlıyı oluşturan, düzenini kuran, koruyan ve yaşatmış bir dünya.
İnsan ki düşünen, üreten ve kültür yapan şekliyle de ki 100. 000 yıldır bu dünyada. Düşünmeye başlamasıyla birlikte varlığının devamı için 4,5 milyar yaşındaki dünyanın kaynaklarını geri dönüşsüz kullanmaya başlayan insan.
Geri dönüşsüz tüketim, geri döndürülmez bir dünya.
İnsan insanın kurdudur diyordu ya Thomas Hobbes, işte o insan kaynaklarını kullanıp da geri veremediğiniz ve vermediğimiz dünyada, insan sadece tüketerek insanın değil kahretsin ki dünyanın da sonunu getirmekte.
***
Yazıda kullandığım fotoğrafları Kastamonu merkezin yakın çevresinde çektim.
Yol kenarında.
Av neredeyse avcı da oradır ya. Yemek neredeyse yiyicisi de oradadır ya. İşte fare neredeyse şahinler de, atmacalar da oradaydılar.
Ama, fare her yerde, şahinlerle atmacalar da her yerde.
***
Bu yıl kar durmadı toprağın üstünde. Haliyle birçok hayvan toprak altındaki derin uykusuna dalamadı.
Fareler de işte bu uykusuz gruptan.
Uyku zamanları mevsim saatine bağlı olunca ve yat komutu olan kar yağışı da olmayınca haliyle zavallıcıklar uyanık kalmaya, uyanık kalınca da sıkıntıdan üreyip çoğalmaya daldılar.
Ama ne çoğalma.
Çoğaldıkça artan nüfus bırakın tarlaları, ana yolların, asfaltların hemen kenarlarına yuvalarını yapmaktan geri kalmayıp, tüm arazi fare deliklerinden dolayı kasis haline geldi.
***
Buna neden mevsim normallerinin seyretmemesi. Ama mevsime etki eden ne, illa ki insan!
Nükleer enerji ile dünyayı kurutan, doğal akarsulara HES’lerle duvar çekip durduran, doğal enerjiyi karbondioksite çevirip salan, doğal topraktan kimyasallarla yapay ürün alan, soyları kurutan, ormanı yakan vs vs vs işte o insan.
***
Yazın belki güz ekinlerinin tohumları farelerce yenmiş olacağından ekin olmayacak. Belki köklü birçok bitki, belki samanlıktaki ot, kilerdeki tahıl ne varsa bir diş atılmış olacak.
Fare çok diye yılanlar çoğalacak. Haddinden çok. Sonrası malum bir katliam. Ve sonrasını izleyen birçok olay.
***
Düşünüyorum da insanoğlu olarak şu dünyaya ne verdik.
Cevabını bildiğim sorulardan biri ya aslında… Vermek şöyle dursun sadece aldık.
***
Şimdi pençeleri arasında bir tarla faresini almış da alçak uçuşa geçmiş atmacaya bakıyorum da, tarladan ekine, evden dama kadar doğası gereği zarar verecek farelerin fazlasını iç etmekle meşgul.
Rızkı ki bundan ötesini avlamaz.
İnsan dışındaki her canlı gibi.
Peki bu neyi sağlıyor. Elbette dünyanın sağlıklı bir şekilde devamlılığını. Biz insancıklara vahşi gibi görünen bir döngü de olsa bir besin zinciri içerisinde her canlı birbirini dengeliyor.
İnsan ki, var olduğundan bu yana ihtiyacının ötesinde tüketti ne varsa.
Kendi dışındaki her canlının aksine.
Peki bu neye neden oluyor. Elbette dünyanın trajik bir şekilde yok oluşuna. İnsan dışındaki canlıları doğasına aykırı yok etmek namına dünyanın da, türünün de yok oluşuna neden oluyor bu insan.
***
Bir kenarda sadece tüketerek kendi türünün yani insanın devamlılığını sağlayan insan, bir tarafta dünyanın devamlılığını sağlayan şahinler ve fareler.
İnsan hırsının avuçlarında HES’ler, nükleerler enerji, betonlaşma, kirlilik ve son….
Atmacanın pençelerinde yaşam devam etsin diye tutulmuş güya bir fare olsa da aslında bir dünya…
* İnsan insanın kurdudur
MURAT KARASALİHOĞLU