Koronavirüs/COVID-19 salgını, tıpçıların diliyle pandemisi, seksen yıla yaklaşan ömrümüzün en sıkıntılı, buhranlı dönemi oldu. Dünyanın gelişmiş 20 ekonomisi arasında yer alan, ilk 10’a girmeye çalışan değerli ülkemizin ise ekonomiden eğitime, turizme bütün planlarını alt üst etti. 2023, 2073 hedeflerini şaşırttı. Teselli bulduğumuz nokta şu ki, salgının aynı etkiyi yaratmadığı dünyada hiçbir devlet, ülke, millet, toplum kalmadı. Salgın, dünyanın bir ülke kadar küçük olduğu gerçeğiyle yüzleşmemizi de sağladı.
Atasözü ve deyimlerimiz, atalarımızın bize bıraktığı kültürel miras içinde en sık kullandığımız sözlü ürünler. Yüce milletimiz, Kur’an ayetleri ve hadislerden sonra en çok atasözlerine itibar etmiş, davranışlarına yön vermiş, öğütleri yerine getirmeye çalışmıştır. “Atalar sözü Kur’ana girmez ama yanınca yelişir (koşar, yürür)” atasözü bu gerçeği, anlayışı ifade eder. Öyleyse sağlık konusunda atalarımız neler demişler, neleri öğütlemişler, kısaca hatırlayalım. TDK, Ömer Asım Aksoy, İsmail Parlatır, Nurettin Albayrak ve Metin Yurtbaşı’nın hazırlayıp yayımladıkları atasözü sözlüklerden seçtiğimiz bazı sözler şunlar:
Ağrısız baş yastık istemez.
Ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin.
Baş ağrıyınca sivrisinek davul olur.
Başın sağlığı, dünya varlığı.
En büyük devlet, baş sağlığı.
Eme (ilaca) varma, emsiz (ilaçsız) kalma.
Gece uyanıp su içilmez, içilirse dertten geçilmez.
Gençlikten kocalığa sağlık saklamalı.
Güneş girmeyen eve doktor girer.
Hasta hasta, çorba komaz tasta.
Hasta, döşekte düzelir.
Hasta hekimden derman aranmaz.
Hastalık iğne deliğinden girip han kapısından zor çıkar.
Hasta olanın canı tez olur.
Hasta olmayan sağlığın kadrini bilmez.
Hasta sağalacaksa (iyileşecekse) hekim kapıya gelir.
Hastalık kantarla girer, miskalle çıkar.
Hastalık da sağlık da bizim için.
Hastaya bakmaktan hasta olması yeğdir.
Hastaya döşek sorulmaz.
Hastaya naz etmek hekime yakışmaz.
Hekimin yalanı, hastanın sağlığını söylemektir.
Her işin başı sağlık.
İnsan ayaktan, at tırnaktan kapar.
İnsan gençliğinde ihtiyarlığı, sağlığında hastalığı düşünmeli.
İnsanaher hastalık bulaşır, kırıkla çıkıktan başka.
Kendini kollayan hekimdir.
Lokman Hekim; “Uzun ömür isteyen başını serin, kalbini ferah, ayağını sıcak tutmalı.” demiş.
Mide derdin, perhiz devanın başıdır.
Sağalırsa (iyileşirse) “Hekimim”, sağalmazsa (iyileşmezse) “Ben kimim?”.
Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.
Sağlığa varlık lazım.
Sağlığı bozmak, hastalığı iyi etmekten kolaydır.
Sağlık en büyük devlettir, kıymetini bilmeli.
Sağlık varlıktan yeğdir.
Sıhhat gibi insana sermaye olmaz.
Sıtma; “Ben tuttuğumu kırk yıl sonra tanırım.” dermiş.
Yazın taşa, kışın yaşa oturma.
Yiğidin sermayesi sağlık.
Bulaşık kap kullananın bulaşık hastalık mirasıdır.
Evini temiz tut, konuk gelir; kendini temiz tut, ölüm/Azrail gelir.
Ölüyü, diriyi temiz eden sudur.
Pâk kadın, çamaşırından belli olur.
Pâklık (temizlik) sağlığın yardımcısıdır.
Su her şeyi temizler.
Temiz su akar, durgun su kokar.
Temizlik imandan gelir.
Vücudunu kirden, ağzını küfürden, kalbini kibirden koru.
Az ye, uzun ye.
Az yiyen çok yer, çok yiyen az yer.
Can boğazdan gelir.
Et giren yere dert girmez.
Çok yiyende sağlık, çok uyuyanda akıl, çok söyleyende gerçek olmaz.
Sağlık istersen çok yeme, saygı istersen çok deme.
Bir duvar yıkılırsa duvarcı getirirler, biri hasta olursa herkes hekim kesilir.
Hekim kim? Başına gelen.
Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder.
Hastaya ilaç, borçluya para.
Hasta yastıktan ikrah eder.
Hasta yatan ölmez, eceli yeten ölür.
Büyük hastalığa büyük ilaç lazım.
Gülmek, her hastalığın devasıdır.
Hasta başında ölü bekler.
Hasta inlerken sağ ölür.
Hastalık şaşırtır, ölüm yıkar.
Hastanın dili, körün eli.
Hastanın pabucu eskimez.
Sağ göz sağlığa, sol göz varlığa.
Sağlık şenlikle, erlik varlıkla.
İçinde sağlık, hekim, doktor, hasta, hastalık geçmeyen ancak anlam olarak sağlıkla ilgili daha pek çok atasözümüz bulunmaktadır.
NAİL TAN