Ünlü şef aşçı HazerAmani Kastamonu’nun gastronomi şehri olabilecek yemek kültürüne sahip olduğunu vurguladı.
HazerAmani, “Önemli olan değerleri ön plana çıkarabilmek, bu da farklılık ortaya koymak ile mümkün. Sadece Kastamonu’ya özgü yemekleri yapmakla değil, Kastamonu yöresel ürünleriyle yapılan yemeklerin lezzetlerini sunmakla da farklılık ve farkındalık oluşturulabilir” dedi.
Türkiye’de turizmin yüzde 20’sini gastronominin oluşturduğuna değinen Amani, Kastamonu’nun pazardan pay alabilmesi için turizm işletmesi belgesi olan tesislerini artırması ve kaliteli personel ile desteklemesi gerekliliğine dikkat çekti.
Amani, Kastamonu’nun yerli ve yabacı turisti çekebilecek kültürel potansiyelinin olduğunu belirterek, şehrin tarihi dokusunun bozulmaması gerektiğini de söyledi.
İstamonu gazetesi genel yayın yönetmeni Hüseyin Karadeniz’in sorularını yanıtlayan Amani Kastamonu ve Türk mutfağı hakkındaki görüşlerini şu cümlelerle dile getirdi:
Gerekli alt yapıya sahip
“Kastamonu yemek kültürü ve tarihi dokusu açısından gastronomi turizmi için gerekli alt yapıya sahip bir şehir. Kente özgü oldukça çeşitli yemek var ve bunların birçoğu gerçekten çok lezzetli. Kastrofest’in amacı da bunları açığa çıkarabilmek. Festival bence hedeflediği amaca ulaştı, yoğun bir ilgi vardı şehir dışından da katılım oldukça iyiydi. Festivaller çeşitlendirilmeli, çalıştaylar ve etkinliklerle Kastamonu yeme içme kültürü yerli ve yabancı turiste aktarılmalı.”
Yerli turisti çekmek için yeterli ancak…
“Türkiye’de insanların Gaziantep, Hatay ve Adana gibi sırf yemek yemek için gittiği şehirler, destinasyonlar var. Bunların arasında neden Kastamonu olmasın. Kastamonu’nun evde pişen yemekleri ve kendine has mutfağı yerli turisti çekmek için yeterli ancak yabancı turisti çekmek istiyorsak turizm işletmesi belgesi olan tesislerini arttırması ve kaliteli personel ile desteklemesi gerekiyor. Aynı zamanda şehrin de buna hazır olması lazım. Turistin kaldığı yerde İngilizcenin hakim olması ve davranışlarının yadırganmaması gerekiyor. Aksi takdirde sürdürülebilir bir adım atılamaz.”
Tarihi doku korunmalı
“Kastamonu’ya festival öncesi iki kez daha geldim. Şehirdeki eski konaklar çok hoşuma gidiyor. Ancak onların yıkılarak yerlerine yeni binalar yapıldığını görmek üzücü. Bence bu yapılmamalı o tarihi doku korunmalı. Turistin de tercih sebebi o tarihi dokunun varlığı zaten.”
Gastronomi sadece yemek değil
“Gastronomi sadece yemek yeme üzerine kurulu bir turizm çeşidi değil, midemize giren her şeyi kapsıyor, içecekler de buna dahil. Sektör yeme içme olarak geçiyor. Bu sektörde harcama yapanlar belirli bir üst gelire sahip. Osmanlı mutfağından gelen yemeğe eşlik eden şerbetlerimiz var ancak üst gelirli yerli turiste ve yabancı turiste kapılarımızı açacaksak, döviz girdisi sağlamak istiyorsak milli yemeklerimizi alkollü içkilerle de servis etmemiz gerekiyor. Vedat Milor Kastamonu’ya geldiğinde dönere ve tiride şu şarap eşlik etse ne güzel olur demişti. Ancak eleştirilere maruz kalmıştı. Bu tür eleştirilerden vazgeçmeliyiz.”
Farklılık ve farkındalık şart
“Çocukluğumdan beri en sevdiğim şey mutfakta yemek yapmak. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra Güney Afrika’da aşçılık eğitimi aldım ve yaklaşık 10 yıla yakın orada yaşadım. Diğer mezunlardan farkındalık oluşturarak farklı olmayı istiyordum bu sebeple de dünya şarapları ve şarap yetiştiriciliği üzerine eğitim aldım. Açıkçası bana bu eğitim çok şey kattı. Şarap yaparken ve tadarken birçok aromaya hakim oluyorsunuz. Böylece o aromaları yemeğe katma fırsatım oldu. Kastamonu mutfağının ön plana çıkması için de farklılık ve farkındalık şart. Kastamonu yemeklerinin tanıtılması dışında yöresel ürünlere de dikkat çekilebilir. Taşköprü sarımsağı ile yapılan bir yemeği normal sarımsakla yaptığınızdaki lezzet farkını kıyaslayabilirsiniz, Kastamonu pastırması ve başka bir pastırma ile yapılan yemek kıyaslanabilir ya da siyez bulguruyla normal bulgur. Böylece Kastamonu yöresel ürünleri daha çok ön plana çıkar. Farklılık ve farkındalık oluşturulur.”
Yeterli tesisimiz yok
“Dünya genelinde turizmin gelirinin yüzde 30’una yakını Türkiye’de de yüzde 20’sini sağlamasına rağmen maalesef gastronomi ülkemizde turizm olarak görünmüyor. Cumhurbaşkanımız da turizm şurasında gastronomiyi bir turizm olarak görmemiz gerektirdiğini dile getirdi, bu konuda hedefler belirlendi. İnsanların dünya üzerinde sadece gastronomi turizmi için gittiği yerler var. Bunun da en güzel örneği Barselona ve San Sebastian. Bence bunu Türkiye’de de yapmamız gerekiyor. Avrupalı, Amerikalı, Arap ya da Uzak Doğulu insanları ülkemize çekecek birtakım girişimler başlatılmalı. Anadolu mutfağı oldukça zengin ancak bu zenginliği yeteri kadar gösterecek tesisimiz yok maalesef” İSTAMONU