Ülkemizde hayvancılık uçurumun kenarında, “ithal yem” temelli sistemin sebep olduğu kasırga tüm yurtta esiyor, Türkiye’nin öznel şartlarının kıyısından geçmeyen politika terk edilmediği takdirde ortada ne üretici kalır ne de gıdaya kolay erişim…
Kastamonu’nun uğrayacağı zararı tahayyül etmek bile yürek yakıyor.
Seneler senesidir Kastamonu “tarım memleketi” olarak görülmeyip, “hayvancılık memleketi” kabul edildiği ve bu sebeple ağırlık ve umut “fiilen” bu kanada verildiği için…
Mecburen varsa yoksa hayvancılık.
Hayvancılık “ayak sürürse”…
“Kastamonu kırsal ekonomisi” de yürüyemeyecek noktaya gelir.
Sektör paydaşlarının da içinde bulunduğu “ortak akıl” tarafından Kastamonu’nun “hayvancılık” sektörüne ilişkin “bütüncül” bir bakış açısı ortaya konuldu mu?…
Varsa da kamuoyu bilmiyor.
(“Simental merkezi” olmakla övünmek iyi de…
Simental ırkın Kastamonu coğrafyasına ne oranda uygun olduğuna dair ortada ne bir öneri ne de karşı çıkış var.
Sütü çok da simentalin…
Yediği de çok.
Cüsseli ama…
Arazimiz eğimli.)
Çalakalem hayvancılık anlayışımız değişmedikçe ülkemiz ayrı, Kastamonu apayrı sıkıntılarla boğuştukça boğuşacak daim…
Pansuman ile ömür geçecek.
Bir gün “göreceğiz ki”…
Kastamonu’da hayvancılık bitmiş.
(Ülkemizde hayvancılık sektörünün canı ha çıktı çıkacak raddedeyken “gülümseten” bir haber ile karşılaştım…
Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ve Samsun Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından “Koyunlar İçin Püskürtmeli Seyyar Banyoluk Projesi” gerçekleştirildi, Samsun Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği üyelerine yönelik 12 “püskürtmeli seyyar banyoluk” ve 30 “şaftlı kırkım makinesi” teslim edildi.
Muhakkak her tesiste “püskürtmeli seyyar banyo” bulunmalı…
Bir gün ilimizdeki üreticilerin de aynı ekipman ile buluşmasını temenni edelim.)
Not: Gıda fiyatlarının dünya ölçeğinde artacağı “kabus” bir gelecek önümüzde uzanıyor…
“Sağlıklı” ve “yeterli” gıdaya ulaşmak gittikçe zorlaşacak.
Ekonomik yoksulluk yanı sıra…
Besin yoksunluğu da arşa tırmanacak.
“Küresel” ve “ulusal” ölçekte elbette tedbirler alınacak…
“Görünen köy”, sonuçta.
Yerel planlamalar da elzem ne var ki…
“Toplumsal dayanışma” namına imece elzem.
Özellikle “çocuk beslenmesi” alanında…
Yerel kaynaklarla, yerel yönetim öncülüğünde, toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak kapsamda projeler oluşturmak mümkün.
(Elbette halihazırda yerel yönetimlerce sürdürülen destek programları mevcut…
Etkinliğinin ve içeriğinin çok daha güçlü gelmesi ancak toplumsal destekle olası.)
MUSTAFA AFACAN