Ardında sadece mezar taşı bırakmayanlar ansızın kendilerini hatırlatırlar, ekonomik üretimden sosyal hayatın envai köşelerine kadar iz bırakmışlardır çünkü, bedenleri toprak olsa da fikirleriyle ilelebet yaşarlar…
“Hayri Bülbül” gibi.
(Ne doğum günü bugün ne de ölüm yıldönümü…
Ruhu şad olsun.)
Üretimin şakıyan bülbülüydü, ömrü “icat” ve “üretim” ile geçti, daldan dala kondu…
Önce akü üretti, sonra helva.
Geleneksel lezzetimiz çekme helvayı endüstriyel bir ürün haline getirdi, üretim hattını ve sunumunu tamamen farklılaştırdı, açtığı yoldan ilerleyen girişimciler sayesinde günümüzde yüzlerce haneye bu sayede ekmek giriyor…
Sektör yarattı.
Devrim yaptı…
Çığır açtı.
Kastamonu’da “gıda sanayisi” varsa bugün…
Tuğla koyanların başında gelir.
Çeyrek asır önce fuar katılımcısıydı…
Kastamonu’nun “ekran” yüzüydü.
Daim insanların içindeydi…
İyi günde, kötü günde.
Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası’nda kaç dönem yönetim kurulu üyeliği yaptı…
Sivil toplum örgütlerinin gediklisiydi.
Mahalli spor kulüplerinin kuruluşlarında yer aldı…
Amatör sporun babalarındandı.
Basketbol hakemiydi…
İl temsilcisiydi.
“İstiklal Yolu” yürüyüşçüsüydü…
Yürüyüşün “sembol” isimlerindi.
Asabiydi ama güleryüzlüydü…
Hazır cevaptı.
Kökü yereldi…
Dalları evrensel.
Ufuk bıraktı ardında…
Kaldırım taşlarını döşedi.
Hayri Bülbül ansızın hep “hatrımıza” gelecek…
“Hatrı” büyük çünkü.
MUSTAFA AFACAN