11 Ağustos günü Bozkurt başta olmak üzere 7 ilçemizi vuran yüzyılların felaketinde Küre’de “4”, Çatalzeytin’de “1”, İnebolu’da “2”, Bozkurt’ta “64” vatandaşımız hayatını kaybetti…
71 vatandaşımızın isimleri “yaşasın”.
Hayatını kaybedenler rakamlarda kalmasın…
İsimleriyle ifade edilsin.
Her birinin adı ve soyadı var…
İsimleriyle gömelim kalbimize; rakamlarla değil.
Aziz hatıraları elbette ileride yapılacak bir “afet müzesi” yahut “anıt” ile geleceğe taşınacaktır…
Bugün en azından isimlerini bilelim.
Emsalsiz badirelerin durması namına dünyanın dört bir tarafında dua edenlerin dudaklarından dökülsün…
İsimleri ile anılsınlar, rakamla değil.
Elbette…
Bedenlerine henüz ulaşılamayan “9” vatandaşımızı da isimleri ile “arayalım”.
Her insan bir dünya…
Rakam değil.
(Sel felaketinin nasıl meydana geldiğine dair sorunun cevabı henüz ortaya konulamadı…
“Muallak”.
48 saatte metrekareye düşen yağmur miktarı felaketi tastamam izaha kafi değil…
“Filin sadece bir kulağı”.
Kilometrelerce öteden kopup gelen selin şehri tarumar etmesinin çok daha kapsamlı cevabı olması lazım…
“Göz göre göre”.
Felaketin kapsamlı incelenmesine yönelik çeşitli alanlardan bilim insanlarından oluşan “bilirkişi heyeti” kurulduğuna dair henüz bir açıklama işitmedik…
Kişi bilmeden, toplum bilmez.
Felaketin nedenlerine ilişkin kulaktan kulağa gezen dedikoduların önüne geçmek ve “insani” sorumlulardan hesap sormak hem afetzedeler hem de gelecekte benzer badirelere yeniden düşmemek için “elzem”…
“Örnek olsun Bozkurt”.)
Not: Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde “17” hasta yoğun bakımda, “99” hasta serviste, “yüzlerce” hasta evde, binlerce vatandaş “namzet”…
İlimizin tablosu bu.
Vaka artışında ilk “5”…
Yeni hafta “Allah bilir”.
Maske “cepte”…
Mesafe “dip dibe”.
Sağlık Bakanı “tweet” attı, vaka sayısının ülke genelinde “26 bin 398” olduğunu kaydederek, “vaka sayıları son bir haftadaki seyrinde devam ettiği takdirde, yüksek can kayıplarının önüne geçemeyeceğiz” dedi…
Daha ne desin?
Günde “6” otobüs dolusu insanı kaybediyoruz…
7’inci otobüsü doldurmaya “ramak”.
“Tınmıyoruz”…
Ateş düştüğü yeri yakıyor; o kadar.
MUSTAFA AFACAN