“Böyle pahalılık görülmedi, ücret zamları ilk ayda eridi”
- Şube Başkanlığı görevine yeniden seçilen Sadık Düzgün, genel kuruldaki konuşmasında ağırlığı yaşanan hayat pahalılığına verdi. “Yılbaşından itibaren zamlar yağmur gibi yağmıştır ve yağmaya da devam etmektedir. Cumhuriyet tarihinde böyle pahalılık görülmemiştir. Çalışanlara verilen zamlar daha ilk ayda erimiştir. Halkımızın neredeyse yüzde 90’nı açlık ve yoksulluk sınırının altında bulunmaktadır” dedi ve “Bu gidiş nereye kadar?” sorusunu yöneltti.
“Özel İdarelerin ve tarımın önemi büyük”
- Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ramazan Ağar ise, Büyükşehir Belediyeleri Yasası’yla küçüldüklerini ve İçişleri Bakanı’nın sayesinde ayakta durduklarını belirttiği Özel İdarelerin taşıdığı öneme dikkat çekti, “Tarıma mutlaka önem vermeliyiz. Çünkü her şey tarıma bağlı. Devletin işi bizim işimizdir, öz malımızdır. Öz malımıza sahip çıkacağız. İşi aksatan, çalışanlara zarar veren arkadaşlarımız var. Bunlar kendilerine dikkat etsinler. Siyasiler de bunlara sahip çıkmasın.” dedi.
Bartın, Karabük, Kastamonu, Sinop ve Zonguldak illerinin bağlı olduğu Türkiye Yol-İş Sendikası, Kastamonu 2 No’lu Şube’nin 11. Olağan Genel Kurulu Park Dedeman Otel Yıldız Salonu’nda yapıldı. Mevcut Başkan Sadık Düzgün, tek listeyle girdiği seçimde yeniden aynı göreve seçildi.
Sadık Düzgün Başkanlığındaki yönetim kurulunda şu isimler yer aldı:
Ahmet Savaş Dırbalı (Genel Sekreter), Süleyman Tan (Mali Sekreter), Said Erçin (Teşkilat Sekreteri), Erhan Manav (Eğitim Sekreteri).
Şube’nin Disiplin Kurulu Fatih Yılık, Bora Çetinyalçın, Ali Bostan, Ekrem Bilgin ve Mustafa Yazıcıer’den Denetleme Kurulu Cahit Çerkezoğlu, Saim Bekdaş ve Turgut Halebi’den oluştu.
Üst kurul delegeliklerine Sadık Düzgün, Said Erçin, Bora Çetinyalçın, Hamdi Şahinoğlu, Cemil Gemici, Tevfik Ceyhan Yolasığmazoğlu ve Saim Bektaş seçildi.
Divan Başkanlığını Türkiye Yol-İş Sendikası Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Mehmet Yolasığmazoğlu’nun, Başkan Yardımcılıklarını Şaban Çıvgın ve Mehmet Çelik’in, Kâtip Üyeliklerini de Özlem Bahadır ve Cahit Çerkezoğlu’nun yaptığı olağan genel kurula 113 delegenin yanı sıra Belediye Başkanı Opr. Dr. Rahmi Galip Vidinlioğlu, AK Parti Kastamonu Milletvekili Metin Çelik, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri ve Vali Yardımcısı Selçuk Aslan, AK Parti İl Başkanı Doğan Ünlü, İl Genel Meclisi Başkanı Güray Parçal, Türkiye Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ramazan Ağar, Genel Başkan Yardımcıları İsmet Tan ve Bekir Avcı, Mali Sekreter Yusuf Doğan, Teşkilat Sekreteri Mehmet Yolasığmazoğlu, Mevzuat Sekreteri Recep Karakaşlı, Şeker-İş Sendikası Kastamonu Temsilcisi Ali Çufadaroğlu’nun da aralarında olduğu davetliler katıldı.
Sadık Düzgün
Açılış konuşmasını yapan ve ülke gündemi konusunda görüşlerini dile getiren Şube Başkanı Sadık Düzgün, şunları söyledi:
“KRİZLER VE SIĞINMACI SORUNU”
“11. Olağan Genel Kurulumuz 13 Mayıs 2018 tarihinde toplanmıştı. Aradan geçen yaklaşık 4 yıllık süre dünya, ülkemiz ve sendikamız açısından önemli olaylarla doludur. Dünya önemli siyasal, sosyal ve ekonomik gelişmelerin yaşandığı tarihsel bir dönemden geçmektedir. Küresel ölçekteki bu gelişmeler, bölgesel savaşlar, iklim değişiklikleri, Covid-19 salgını ve ekonomik krizler olarak sıralanabilmektedir.
Tüm Dünya coğrafyasında yaşanan Suriye, Ukrayna savaşları gibi gerginlikler büyük savaş riskini artırırken artan mülteci sayıları insanlık trajedisine dönüşmüştür. Sayıları 5 milyonu bulan sığınmacılar ülkemize sosyal-ekonomik ve kültürel açıdan çok fazla yük getirmiştir. Savaşların önlenmesi ve barışçıl çözümün tesis edilmesi, göç ve sığınmacı sorunlarının çözümü için temel bir koşuldur.
Bölgesel savaşlarla birlikte Covid-19 salgını bir taraftan çalışanlar ve toplum sağlığı üzerinde diğer bir taraftan ise sosyal-ekonomik alanda tahribat yaratmıştır. Küreselleşme sürecinde yaşanılan hızlı gelişmeler ve değişimler Türkiye’yi özellikle çalışanları ve geniş halk kesimlerini yakından ve yoğun bir biçimde etkilemiştir.
1980’li yıllardan itibaren özelleştirilmelere hız verilmesi nedeniyle işsizliğin artması, artan enflasyonu denetim altında tutmak için parasalcı önlemlerin uygulanması ve kamu harcamalarının azaltılmasına gidilerek devletin küçültülmesi gibi neoliberal politikalar, küresel ekonomiyi derinden etkilemiştir. Söz konusu politikalar Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından ekonominin büyük oranda dışa bağımlılığını artırmıştır. Bundan dolayı ücretler baskı altına alınarak emek kesimine büyük bir yük getirmiştir. Önümüzdeki dönemde küresel krizin daha da derinleşeceği öngörülmektedir.”
“ZAMLAR YAĞMUR GİBİ YAĞDI”
Yılbaşı itibariyle zamların yağmur gibi yağdığını ve yağmaya da devam ettiğini dile getiren Düzgün, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Cumhuriyet tarihinde böyle pahalılık görülmemiştir. Son bir yılda meyve ve sebze fiyatlarında yüzde 200’lere varan artışlar olmuştur. Elektrik, doğalgaz ve akaryakıta yapılan zamlar iğneden ipliğe her şeyi etkilemiştir. Çalışanlara verilen zamlar daha ilk ayda erimiştir. Halkımızın neredeyse yüzde 90’ı açlık ve yoksulluk sınırının altında bulunmaktadır. Bu gidiş nereye kadar değerli arkadaşlarım bilemiyorum.
“İŞSİZLİK VE GELİR DAĞILIMINDAKİ EŞİTSİZLİK”
1930 yılındaki büyük buhrandan bu yana istihdam piyasasında en derin kriz yaşanmaktadır. Ekonomik krizden bu yana tüm dünyada giderek artan genç de önemli küresel gündem maddelerinden biridir.
Nitekim TÜİK’in Kasım 2021 verilerine göre; Geniş tanımlı işsizlik oram 96 22,1, Geniş tanımlı işsiz sayısı 8 milyon 45 bin, Kadın işsizliği yüzde 30, genç işsizliği ise yüzde 22,3 tür. Uygulanan politikaların bir diğer önemli etkisi de gelirin dağılımında ki eşitsizlik hususunda ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda dünya ekonomisinde bir taraftan ekonomik büyüme açısından önemli bir yol kat edilirken diğer taraftan gelir dağılımı giderek daha adaletsiz hale gelmiştir. Son yıllarda yaşanan olumlu gelişmelere rağmen Türkiye OECD ülkeleri arasında gelirin en eşitsiz dağıldığı ilk üç ülke arasında yer almaktadır. Gelir dağılımı eşitsizliği eğitim imkânlarına erişimden sağlık ve refahın dağılımına kadar pek çok konuda toplumu etkilemektedir. Bu yüzden ekonomi politikalarında büyüme ve istikrar kadar, gelir dağılımı adaletine de odaklanılması gerekmektedir.”
“SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI TERK EDİLDİ”
Türkiye’de yaygın özelleştirme uygulamalarıyla sosyal devlet anlayışının terk edilerek devletin kamusal alandan çekildiğin belirten Düzgün, şöyle devam etti:
“Sosyal güvenlik ve çalışma haklarının daraltıldığı, çalışma hayatının esnekleştirildiği, ekonomik krizlerin faturasının halka ve çalışanlara çıkarıldığı ücretlerin düşürüldüğü, işten çıkarmaların yoğunlaştığı, aç, yoksul ve işsiz sayısının arttığı, sendikalı üye sayısının azaldığı, örgütlenme önündeki engellerin sürdüğü olumsuz bir tablo ortaya çıkmaktadır. Nitekim SGK kayıtları esas alınarak açıklanan istatistiklere göre; Temmuz 2021 toplam işçi sayısı yaklaşık 15 milyon, Sendikalı üye sayısı 2,1 milyondur. Nüfusumuzun 83 milyon olduğu ÜLkemizde Türk-İş’in üye sayısı yaklaşık 1 milyon 154 bin, sendikalaşma oranı ise yüzde 14,13 tür. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik siyasal ve sosyal şartlar KİT’lere olan ihtiyacı artırmaktadır. Kamu kurumlarını güçlendirmenin önemi bölgemizde yaşanan 11 Ağustos Sel Felaketi ve 2021-2022 yılı kar mücadelesinde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu anlamda Kastamonu ve diğer işyerlerimize yeni işçi alımının sağlanması Köylere hizmet götürme birliklerinde çalışan işçi kardeşlerimizin sürekli işçi statüsünde personel aş ye devri gibi gelişmeler bizleri sevindirmiştir. Kamudaki istihdamın azaltılmasının olumsuz etkileri görülerek, başta taşeronlaşmaya son verilerek kamunun istihdam alanları artırılmalıdır.”
“ÇALIŞANLARIN MAĞDURİYETİ KATLANDI”
Enflasyon alım gücünü düşürürken, gelir vergisi dilimlerinden kaynaklanan gelir kayıplarının da çalışanların mağduriyetlerini katladığını söyleyen Düzgün, konuşmasının son bölümünde şunları söyledi:
“Anayasamızın 73. Maddesine göre, herkes mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi adaletinin sağlanması için gerekli mevzuat değişikliklerinin yapılması, vergi dilimi aralıklarının çalışanların lehine genişletilmesi gerekmektedir. Çalışanların ağır ekonomik yük altında ezilmesini önleyecek, ocak ayında ele geçen ücretin korunmasını sağlayacak, gelecek artışların net ücrete yansımasına imkân verecek adil düzenlemelerin yapılması beklenmektedir. İl Özel İdarelerinde ve AFAD’ta çalışan üyelerimizin aynı işyerinde aynı işi yapan kadrolulardan farklı bir şekilde Personel Anonim Şirketlerinde istihdam edilmeleri, iş riskine göre ücret skalalarının olmaması, Özel İdarelerde tayin yolunun kapalı olması gibi olumsuzluklar giderilmelidir. Gerek skalalardan gerekse farklı istihdam biçimlerinden kaynaklanan ücret farklılıklarının giderilmesi büyük önem taşmaktadır. KHK ile işe alınan işçilerin emeklilik şartlarını yerine getirdikleri tarihte kadrolarının zorunlu olarak ortadan kaldırılarak iş akitlerinin sonlandırılması, tayin haklarının olmaması Anayasamızda öngörülen çalışma haklarının ihlal edilmesi anlamına gelmektedir. Bu durum işçilerin geleceğe güvenle bakmalarını engellediği gibi işyerlerindeki çalışmalarını da olumsuz etkilemektedir. KHK’daki bu hükümlerin en kısa sürede kaldırılması sosyal hukuk devletinin asli görevidir.
“TAŞERON İŞÇİLİĞE KARŞI KARARLI MÜCADELEDE SONUÇ ALINDI”
“Sendikamız Yol-iş üyelerimizin hak ve çıkarlarını koruyup geliştirme azmi ve kararlılığı içinde taşeronlaşmaya karşı yürüttüğü örgütlenme ve hukuk mücadelesini başarıyla sürdürerek kamuda istihdam sağlamıştır. Yol-İş Sendikamızın bu onurlu mücadelesi ile birlikte taşeron işçilik sorunu ülke gündemine taşınmış, sorunun çözümü siyasi partilerin programlarında yer almış böylece kamuda on binlerce taşeron işçini kadroya kavuşması sağlanmıştır. Denilebilir ki kamuda taşeron işçiye kadro yolunu Yol-İş Sendikası açmıştır. Taşeron işçiliğine karşı mücadeleden zaferle çıkan on binlerce taşeron işçisinin sorununu ülke gündemine taşıyan Yol-iş Sendikasıdır. Sendikalar çağdaş demokrasinin sosyal adaletin ve gelişkin ekonominin vazgeçilmez kurumlarıdır. Örgütlenme ve toplu pazarlık hakkı sendikaların vazgeçilmez haklarıdır. Küresel krizler çağında sendikaların temel görevi temel insan haklarının işçi hak ve özgürlüklerinin sağlandığı adil bir dünya olmalıdır. Bu çerçevede sendikal mücadele; ücretlerin, istihdamın, örgütlenmenin korunması ve geliştirilmesi, çalışanların iş sağlığı ve güvenliğinin şemsiyesinin altında çalışması, cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadına şiddetin sona erdirilmesi, yaşanabilir bir çevrenin, üretilebilir bir tarımın yapılması ve kamu kurumlarının yeniden güçlendirilmesi yönündeki mücadele kapsamalıdır. Sendikamız bu görüş ve yaklaşım çerçevesinde mücadelesini sürdürmektedir. Bundan sonraki süreçte öncelikli görevimiz, öz eleştiriye açık hoşgörüyü elden bırakmadan birlik ve beraberliğimizin geliştirilmesi yönünde adım atmak ve kazanımlarımızı daha da geliştirmek üzere çaba harcamak olacaktır. Birbirimizi sevip sendikamıza ve işyerlerimize sahip çıkarak başarı trendimizi daha da yükseklere çıkartabiliriz. Bu birlik ve beraberliği sizler sağladınız.”
GENEL BAŞKAN RAMAZAN AĞAR
Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ramazan Ağar, genel kurulda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Kastamonulular siyaseti çok severler. Siyasetin ortasında olan önemli bir ilimiz. Siyaset önemli bir kurum. Çünkü siyaset Türkiye’yi bir kurum. Dolayısıyla çok siyasiler gelir geçer, bunu da milletimiz yapar. Elbette siyasetçilerin görevi ülkesine hizmet etmek, çalışanına hizmet etmek, çalışanına sahip çıkmak, işsizliği önlemektir.
“ÖZEL İDARELERE SAHİP ÇIKACAĞIZ”
“Özel İdare’nin önemli bir teşkilat olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu teşkilatımızın yapmış olduğu önemli hizmetler vardı, birçok çalışma yapardı. İyi hizmetler yapıyoruz. Eksiklerimiz de var. Tarıma mutlaka önem vermeliyiz, destek vermeliyiz. Çünkü her şey tarıma bağlı. Bundan sonra tarıma daha da çok destek vererek, ülkemize daha çok katkı sağlarız. Yaşanan sel afetinde teşkilatımızın yaptığı çalışmaları gördük. Büyük başarı gösterildi. Teşkilatımızın yaptığı hizmetleri gördük. Kar mücadelesinde 24 saat çalışan teşkilatımız var. Bu teşkilatımızın Büyükşehir Belediyeler Yasası ile küçüldüğünü gördük. İçişleri Bakanımız sayesinde bu İl Özel İdareleri ayakta duruyor. Devletin işi bizim işimizdir, öz malımızdır. Öz malımıza sahip çıkacağız. İşi aksatan arkadaşlarımız var. Çalışanlara zarar veren arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımız kendilerine dikkat etsinler. Çalışanlara saygı duysunlar. Siyasilerde bunlara sahip çıkmasın. Ben uzun yıllardır teşkilatçıyım. Ben binlerce adam aldırmışımdır işe. İşe aldırdığım adamların hiçbirine çalışmasıyla ilgili sahip çıkmamışımdır.”
Yol-İş 2 No’lu Şube’nin genel kurulunda sırasıyla Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri ve Vali Yardımcısı Selçuk Aslan, İl Genel Meclisi Başkanı Güray Parçal,AK Parti İl Başkanı Doğan Ünlü, AK parti Milletvekili ve Metin Çelik de birer konuşma yaptı.
Konuşmalarının tamamını web sayfamızda okuyabileceğiniz bu isimler özetle şunları söyledi:
Rahmi Galip Vidinlioğlu:
“Komşusu açken tok yatanlardan olmadık. Hastane, 2 ayda bir Kastamonu nüfusuna bakıyor. Sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarımızın çok güçlü olmaları lazım. Yüreklerimiz birlikte çarptığı müddetçe önümüzde durabilecek hiçbir güç hiçbir kuvvet yok.”
Selçuk Aslan:
“8,5 aylık Kastamonu İl Özel İdaresi’ndeki görevim süresince gerçekten birlik ve beraberlik dayanışma içerisinde güzelliklere imza attığımız kanaatindeyim.”
Güray Parçal:
“Göreve geldiğimiz ilk baştaki sorunlardan bir tanesi Kastamonu İl Özel İdaresi’nde 7 aylık ve 9 aylık işçilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesiydi. Bununla birlikte Sayın Vekilimiz, İl Başkanımız ve sendikalarımız ile birlikte Bakanlarımıza sorunlarımızı ilettik. Bu yıllardır kanayan bir yara idi. Allah’a çok şükürler olsun arkadaşlarımızın mağduriyetini çözdük.”
Doğan Ünlü:
“Bu illetin iki buçuk yıldır hem Türkiye’ye hem dünyaya ciddi zararı oldu. Hep beraber üst üste gelen zorlukları aşmaya devam ediyoruz. Eski Türkiye yok artık. Uyanık olmak zorundayız. Güçlü ve büyük Türkiye olma hedefimizle yolumuzdan bizi kimse çeviremeyecek.
Metin Çelik:
“Güçlü bir Hükümetimiz, güçlü bir Cumhurbaşkanımız var. 300’ün üzerindeki OSB’lerimiz harıl harıl çalışıyorlar. Kastamonu’ya hizmet etmesi zor bir il. Türkiye, politikaları belirleyen, rol alan bir ülke haline gelmiştir.240 milyar dolara Türkiye’nin ihracatı ulaşmış durumda. Biz 20 yıl önce sadece 36 milyar dolar ihracat yapan bir ülkeydik. Biz bunu 240 milyar dolar seviyelerine getirdik. Sene sonunda hedefimiz 250 milyar doları rahatlıkla yakalayacağız.”
CENGİZ MUHZİROĞLU