Mimarisi ve teknik donanımı ile göz alan yeni devlet hastanemiz, verdiği hizmetlerle de her geçen gün kalitesini artıyor…
Kısa süre içinde “By-pass yapan iller” ligine girmeyi başarması, ilimizin sağlıkta gurbete el açtığı yılları artık geride bırakmasına delalet.
Yeni hastanemizde kalp rahatsızlığı yaşayan hastalara yönelik anjio yapılıyordu yapılmasına da by-pass operasyonunda henüz siftahın olmaması, moral ve motivasyon kaybı için yetip de artıyordu…
Bir an önce aşılması gereken psikolojik bir bariyerdi.
Çok şükür zihinlerdeki duvar geçtğimiz hafta gerçekleştirlen by-pass operasyonu ile yıkıldı…
Hastanemizin ilk by-pass hastası Muzaffer Soğancıoğlu sayesinde ilimiz sağlıkta lig atladı.
75 yaşında Soğancıoğlu…
20 yaşındaki delikanlıdan gönüllü çıktı.
En riskli operasyonlarda başpehlivanlık sikletinde güreşen açık kalp ameliyatinda bıçak altına hiç düşünmeden Kastamonu Devlet Hastanesi’nde yatan Soğancıoğlu’nun heykeli dikilse yeri…
Kahraman resmen.
Devlet hastanemizdeki by-pass operasyonunu Ankara’daki Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi ekibinin yapması, ilimizin gelişmekte olan alanları için de örnek alınması gereken güzel bir uygulama ayrıyeten…
Hastanemiz kendi imkanları ile by-pass operasyonu yapmaya kalkmış olsa, daha çok beklerdi herhalde.
İsim yapmış uzman kadrodan bir süreliğine alınan destek…
Markalaşma ve sürdürülebilirlik namına atılması elzem bir adım.
Tıp fakültemiz misal…
Kendi başına yükselmesi ve rekabet edebilmesi mümkün mü?
Hastanemiz doğru yolda…
İlimize sağlıkta lig atlattı.
Tıp ve hizmet personeli ihtiyacının giderilmesiyle…
Kalitesini ve ismini çok daha yükseğe çıkaracaktır şüphesiz.
Bu da sivil toplum örgütlerinin bastırmasından…
Siyasetin üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmesinden geçiyor.
Not: Geçtigimiz hafta ortasından sonuna kadar Antalya’daydım…
Güzergah boyu gördüklerim karşısında bir kez daha kanaat getirdim ki, yüksek standartlı yol varsa doğa tahribatı var.
Yol yoksa…
Tabiat var.
Antalya’dan Burdur istikmetine pek tercih edilmeyen tek şeritli bir yoldan gitmeyi seçtik…
Aman Allah’ım o ne doğal güzelliği.
Bir baraj gölüne rast geldik ki…
Zor ayrıldık.
Etrafında tek bir endüstriyel işletme yok…
Çay ve yöresel gıdalar satan küçük işletmeler olan bir cennet parçası.
Yol iyi ve gerekli de…
Doğa gereksiz mi?
Hele hele Kastamonu gibi tabiat cenneti bölgeler için…
Tolerans seviyesi üzerinde derin düşünmek gerekiyor.