Bugün yine spordan söz edelim. Safranbolu Yeşil Yurt ile Bartın Türk Ocağı takımları arasında 1926 yılı Ağustos ortalarında futbol maçı yapılmış. Bartınlılar rakiplerini çok güzel karşılamışlar. Maç dostluk içinde oynanmış ve berabere bitmiş. İki bin seyirci maçı izlemiş; o yıllara göre yüksek bir rakam. Muhabir, maçı anlatırken dostluğu, kardeşliği vurgulamış, okuyalım:
“Safranbolu Yeşilyurt Spor Kulübü Bartın’a maç yapmak için hareket ettiği zaman, bütün alakadarlar mağlûp olacağına hükmetmişti. Çünkü Zonguldak gibi kuvvetli bir ekibe karşı şimdiye kadar ismi bile işitilmeyen Safranbolu’nun nahif cüsseli futbolcularından galibiyet ümit etmek muhal idi.
Safranbolu’dan hareket eden on sekiz kişilik kafile Bartın’da çok büyük tezahüratla karşılandı. Bartın Türk Ocağı, misafirlerinin istirahatini temin için çok fazla gayret sarfediyordu. Bu oyuna fazla ehemmiyet veren Bartın Türk Ocağı, serian İstanbul ve diğer yerlerdeki kuvvetli oyuncularını celb edip maç gününe yetiştirmeye muvaffak olduğundan efkâr-ı umumiyede fazla alaka celbine sebep oldu. Maçtan evvel Türk Ocağı reisi Ziya Bey’in nutkuna, Yeşil Yurt sporcularının kafile reisi sol müdafii Mehmet Ali Bey mukabele edip maçın çok samimi bir surette cereyan edeceğini söyledi.
Maç hakem Zühtü Bey’in idaresinde başladığı zaman Yeşil Yurt muhacimlerinin Türk Ocağı kalesini şiddetli bir hücum ile sardıkları görüldü. Şaşıran Türk Ocağı müdafisinin gayr-ı şuurî harekâtı arasında düzgün paslarla kale önünü çember altına alan Yeşil Yurt muhacimlerinin birkaç şutu direğe isabet etti. Bu âni hücum iki bin seyircinin üzerinde Türk Ocağı’nın büyük bir farkla mağlup olacağı zehabını uyandırdı. Fakat yavaş yavaş açılmaya başlayan ve hârikulâde bir faaliyetle çalışan Türk Ocağı müdafisi bu hücumların müspet bir netice vermesine mâni oluyordu. Türk Ocağı ihtimal ki, birkaç defa egzersiz yapmak fırsatını bulsa idi oyun üstünde daha çabuk müessir olurdu.
Yavaş yavaş açılan Türk Ocağı muhacimleri hasım kalesine akmaya başladılar. Hücum hattına en değerli oyuncuları olan Fazıl, Yaşar, Cemal beylerin yaptıkları kombinasyonu Yeşil Yurt müdafisi bozuyor. Bidayetinde yapılan şedid bir akış Mehmet Ali Bey tarafından tevkif ediliyor. Soldan Necati Bey tarafından sürülerek Cemal Bey’e verilen paslar, iyi yer tutan Saim ve Celil beyler tarafından kapılıyor. Bugün Yeşil Yurt müdafisi dalgakıran…Bütün hücumları kolaylıkla tevkif ediyor. Ortalara doğru epeyce açılmaya başlayan Türk Ocağı’nın güzel akınlarını tatbik ettiği muvafık müdafaa usulü sayesinde akamete uğratıyor. Müdafaanın santra üzerine kadar ilerlemesiyle serbest kalan Yeşil Yurt kalecisi Lütfi Bey eline geçen topları uzun havalelerle muhacimlere iade ediyor, mukabil taraf kalecisi de büyük yararlıklar gösteriyor. Yarım saat bir müddetle tek kale şeklinde ve Yeşil Yurt muhacimlerinin kaleye havale ettikleri isabetsiz ve talihsiz şutlarla geçiyor. Saim Bey’in attığı mükemmel bir şut üst kale direğine çarpıyor. Halkta heyecan fazla.
Bu esnalarda Yeşil Yurt sol müdafii Mehmet Ali Bey’in gözüne pek yakından şiddetli bir şut isabet ediyor. Oyun muvakkat bir müddet için tatil ediyor. Türk Ocağı sporcuları büyük bir tehalük ve nezaketle mûmâileyhin gözüne müdâvat-ı evveliyeyi icra edip teselli ediyorlar. Mehmet Ali Bey oyunu muvakkaten terk ediyor. Arkadaşlarının çıkmasıyla kuvve-i mâneviyeleri kırılan Yeşil Yurt futbolcuları hücumdan müdafaaya geçiyorlar ve canla başla çalışmak suretiyle Ocağın hücumlarına mukabele ediyorlar. Bu esnalarda kaleci Lütfi Bey birkaç defa muhacimlerin ayaklarına atılmak suretiyle takımını muhakkak gollerden kurtarıyor. Sadık, Abdi, Saim, Halil beyler, a’zami kuvvetlerini sarf ediyorlar. Ocağın tazyik çemberine rağmen isabetli bir oyun oynuyorlar. Haftayım sonuna doğru Ocağın aleyhine verilen frikikin icrasından Halil Bey takımına kalenin üst köşesinden bir gol kaydediyor. Haftayım düdüğü çalıyor.
İkinci haftayım başladığı zaman arkadaşlarının ısrarı üzerine bir gözü tamamen bağlı olan Mehmet Ali Bey de oyuna iştirak ediyor. Anlaşmaya muvaffak olan Ocak muhacimleri güzel bir kombinezonla kaleye kadar iniyorlar. Fakat ekseriya şutlar auta kaçıyor. Bugün Ocak bütün kuvvetiyle çalışıyor. Hiç olmazsa müsavat sayısını atmak için didiniyor. Müdafaada kaptan Hilmi Bey takımın kahramanı, her yere yetişiyor. Mehmet, İzzet beyler de çalışıyorlar. Çok heyecanlı olduğu kadar büyük bir nezaket ve samimiyet dairesinde cereyan eden bu oyunun fazla imtidad etmesini kalben temenni edenler çok. Bugün Yeşil Yurt hücum hattı layıkıyla anlaşamıyor. Yahut talihsizlik ile mücadele ediyor. Sinan, Sebati, Şükrü, Hayri beylerin bütün şutları ya adama veya direğe isabet ediyor. Hakem Zühtü Bey oyunu vâkıfane idare ediyor. Esasen tarafeyn oyuncuları dahi nezaketle mûmâileyhin vazifesini son derece teshil ediyor.
Hakemin taksiri olmadan oyun beş dakika fazla imtidad ediyor. Maâmâfih bizce hakemin saati makbüldür. Bu beş dakikalık zamanda Ocağımız yeniden müsavat sayısını yapmaya muvaffak oluyor. Bu sayıdan Yeşil Yurt futbolcuları da memnu. Çünkü ilk defa yekdiğeriyle karşılaşan iki memleket sporcuları arasında bundan gayrı herhangi bir netice matlub samimiyeti husûle getiremezdi. Doğrusunu söylemek lazım gelirse bundan daha samimi ve nezaket derecesinde cereyan eden bir oyuna nâdiren tesadüf olunur.
Gönül arzu ederdi ki, bütün Türk gençleri arasında cereyan eden maçlar böyle şâyân-ı gıbta bir uhuvvetle hitama ersin. Maatteessüf Türkiyemizin medar-ı iftiharı olan kulüplerimizin oyuncuları arasında evvelce mevcut olan samimiyetten maçın hitamında eser bile kalmıyor. Âdetâ böyle maçlar uhuvveti tevlid değil izâle ediyor.
Oyunun hitamında her iki taraf futbolcuları çok samimi bir surette; oyun arasında vuku muhtemel ufak tefek kusurlarından dolayı beyan-ı itizar ettiler. Kuvvetli bir takım olan Bartın Türk Ocağı’nın Safranbolu’ya iâde-i ziyaretten sonra Kastamonu’ya bir iki maç yapmak için uğraması kuvvetle muhtemeldir.”
MUSTAFA ESKİ