Dört tarafı ormanla çevrili şehrimizde sağlıksız hava seviyemiz hafta başından hafta ortasına kadarki 3 günlük sürede yabancı ölçüm istasyonu verisinde 168’den 181’e, bakanlığın şehrimizdeki ölçüm istasyonunda 96’dan 110’a çıktı…
Boğuluyoruz gün gün.
Çocuklar, yaşlılar ve hastalar başta olmak üzere…
Ciğerlerimiz yanıyor.
“Temiz çevre”, yerdeki çöpten çok daha önce havadaki oksijendir…
Türkiye’nin 7’nci “sağlıksız” hava soluyan şehriyiz.
Her ne kadar ciğerlerimiz farkında olsa da aklen bu acı gerçeğin bilincinde değiliz, her şehirdeki rastlantısal kirli günleri kimi zamanlar yaşadığımızı düşünüyoruz öyle değil mi?…
Oysa “çakılı” kirli havalı şehriyiz.
Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu, seçim öncesi beyanatlarında temiz çevrenin hava kalitesi ile ilgili de olduğunu kaydetmişti ve şehrimizin havasının sıkıntılı olduğunu dile getirmişti.)
Evvel paylaştığım tabloda, havamızın ekseri “orta” kalitede olduğunu, sağlıksız günlere geçişin iyi günlere geçişle yarıştığını göstermiştim…
Orman mı 4 tarafımız termik santral mi?
Önceki yazılarımda “yabancı ölçüm istasyonu” ve “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ölçüm istasyonu” ifadeleriyle şehrimizin hava kalitesine ilişkin biri yabancı kaynaklı diğeri yerel olmak üzere iki ayrı ölçüm istasyonu verisinden bahsetmiştim…
İşe bakar mısınız, yabancı istasyon aslında veriyi “Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı”ndan alıyormuş iyi mi?
Yabancı istasyonun bildiğini ilgili kamu kurumları da biliyor…
Vatandaş bilmiyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın şehrimizde ormanlık, trafikten uzak alana koyduğu ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinden duyurduğu rakam ile yabancı istasyonunun verdiği hava kalite ölçümü rakamı arasında ortalama “40-50” puan oynuyor…
Yabancı istasyon veriyi “Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı”ndan aldığını duyurduğuna göre, ulusal veri ile de örtüşmüyor şehrimizdeki sensorun verdiği rakam.
(Dün itibarıyla aradaki fark… “71”)
Tekrar edersem…
Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı ile yabancı istasyon aynı veriyi paylaşıyor, şehrimizdeki sensor başka telden çalıyor.
Şehrimizdeki hava kirliliğinin sebepleri pek çok…
Kirletici tüm faktörleri masaya yatıracak ve çözüm bulacak kısa, orta, uzun vadeli bir “temiz hava planı” hazırlamamız lazım olsa gerek.
Çok kesimli bir imece ile mümkün havayı temizlemek…
Aksi halde gün gün ölmeye aboneyiz.
Kastamonu’ya niye yatırım gelsin?
Kastamonu’dan yerli girişimci çıkmıyor…
Dışarıdan da yatırımcı gelmiyor.
Evvel zaman siyasiler, kamu idarecileri, meslek odası temsilcilerinin dilinden düşmezdi “dışarıdan yatırımcı” davet etmek, epey zamandır kestiler bu yönde nutukları…
Akılları erdi demek ki ilimize dışarıdan yatırımcı gelmeyeceğine mevcut “teşvik” ortamında.
Kastamonu 4’üncü teşvik bölgesinde…
“Çankırı, Sinop, Yozgat, Tokat, Aksaray, Niğde, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman, Tunceli, Erzurum, Bayburt, Gümüşhane, Kilis, Giresun, Ordu” vilayetleri ise 5’inci teşvik bölgesindeler.
Devlet teşviki bu illerde Kastamonu’ya nazaran daha fazla…
Yerlisi olsa yatırım yapmaz Kastamonu’ya.
Muhalefet milletvekili Hasan Baltacı TBMM komisyonunda bir güzel anlattı Kastamonu’nun teşvik kadersizliğini ve makus talihini ilgili hükümet temsilcilerine…
Dinleyen olur mu?
MUSTAFA AFACAN