“İhaleler yapıldı, fiyatlar arttı, işler kaldı”
Bozkurt’ta pahalılık
sel felaketini nasıl etkiledi?
- Habertürk yazarı Kemal Öztürk, selin ikinci kez vurduğu Bozkurt’ta hasarı yerinde gördü. Ekonomik koşullar, geçen yılki ağır faturanın ardından alınacak önlemleri de sekteye uğratmış…
- Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci de “Birçok bakanlığımızı ilgilendiren büyük çaplı bir çalışma yapmamız şart. Şehirleşme, altyapı, yol, tartım alanları… Tüm bunları dikkate alarak ciddi bir çalışmaya ihtiyaç var” ifadeleriyle acil adım atılması gerektiğine dikkat çekti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a konuyu arz edeceklerini bildirdi.
Kemal Öztürk / HABERTÜRK
Geçen yıl 11 Ağustos’ta meydana gelen sel felaketinden sonra Kastamonu’nun Bozkurt ilçesine gittiğimde ciddi anlamda şok geçirmiştim.
Meslek hayatımın en ciddi felaketlerinden biriydi gördüğüm.
Apartmanların ikinci katlarındaki balkonlara kadar çamur dolmuştu.
Akıl almaz sel dağlardan getirdiği toprağı, önüne kattığı ağacı, kütüğü, taşı, kayayı ilçenin üzerine boca etmişti, boş bulduğu her yere sokuşturmuştu.
45 bin kamyon kum, taş, çamur. 15 bin kamyon tomruk, ağaç yani toplam 60 bin kamyon enkaz taşındı ilçeden. Akıl almaz bir rakam bu.
Bu korkunç felakette 71 de can kaybı olmuştu.
Maddi zararın haddi hesabı yok.
YİNE AYNI YER, YİNE AYNI SEL
O zaman devlet Bozkurt’ta ciddi anlamda çalışmıştı. Krizi yönetmiş, enkazı temizlemiş, vatandaşa destek olmuştu.
Giden canlara bir şey yapılamadı tabii.
Sonraki günlerde afet uzamanı Prof. Mikdat Kadıoğlu ile birlikte asıl meselenin kriz yönetmek değil, önlemek olduğunu üzerine basa basa yazmış ve ekranlarda anlatmıştık.
Bozkurt’ta 27 Haziran’da yine sel felaketi olunca hayrete düştüm.
Allah’a çok şükür büyük can kaybımız yoktu. Bir kişi kayıptı sadece.
Ancak bu nasıl olabilir? Yani aynı ilçe, aynı şekilde nasıl sel felaketi yaşar? Önlemler alınmadı mı?
Bu yüzden Bozkurt’a gelmeye karar verdim.
Hem olayı yerinde görecek hem de burada incelemelerde bulunan Tarım ve Orman Bakanı Prof. Vahit Kirişci ile bir de canlı yayın yapacaktım.
ÖNLEMLER PLANLANDI
AMA VAKTİNDE BİTİRİLEMEDİ
İlçenin büyük kısmı dere yatağına kurulmuştu aslında. Yıkım kaçınılmazdı bu yüzden.
Nitekim sel gereğini yaptı ve yatağını hatırlattı büyük yıkımla.
Bu felaketten sonra sele karşı planlama yapıldı.
Geçen sene dere yatağındaki ve hasar görmüş 550 civarındaki iş yeri, konut yıkıldı.
Birçok arazi ve bina kamulaştırıldı.
Derenin yatağı da 27 metreden 71 metreye genişletilecekti.
Dere yatağı temizlenecek, kum, mil, taş, ağaçlar çıkarılacaktı.
Dışarı taşmaması için dere kenarına istinat duvarları örülecek, köprüler yapılacak ve tepelere direnç noktaları kurulacaktı.
Tüm bunlar bir daha tekrarlanacağına kesin gözüyle bakılan sel için alınacak önlemlerin sadece bir kısmıydı.
İHALELER YAPILDI,
FİYATLAR ARTTI,
İŞLER KALDI
Birçok kurum kendi payına düşen işleri bölüştü ve çalışmalar başladı.
İhaleler yapıldı, firmalar sahada işe koyuldu.
Ancak birden ekonomik kriz baş gösterdi.
Döviz fırladı, enflasyon patladı, mazota, benzine, betona, demire anormal zamlar gelmeye başladı.
İhaleleri alan firmalar birer birer itiraz etmeye başladılar.
Bir kısmı işi bıraktı, bir kısmı işi yavaşlattı, bir kısmı fiyat artışı istedi.
Yeterli ödenek artırımına gidilemediği için yapılması gereken işlerin bir kısmı bitmedi.
Ve bu bitmeyen yerler ilçenin yeninden sel altında kalmasına neden oldu.
BİTMEYEN KÖPRÜ VE DUVAR
SELİN GİRİŞ KAPISI OLDU
AFAD’ın kurduğu erken uyarı sistemi bölgede büyük bir yağışın, ardından da sel, toprak kayması, heyelan gibi afetlerin olacağı uyarısını verdiğinde Bozkurt’taki yetkililer paniğe kapıldı.
İlçe merkezini korumaya alan istinat duvarlarının bir kısmı bitmemişti.
Sele dayanıklı olarak yapılacak üç köprüden ikisi de tamamlanmamıştı.
Dere yatağı da temizlenmemişti.
Sel geldiğinde taşacağı yerlere hemen taşlar, ağır beton parçaları yığılmaya başlandı.
Tüm ekipler uyarıldı, vatandaşların evlerinin alt katından hemen yukarı çıkması istendi.
Ve o korkunç sel dağlardan koparak akmaya başladı.
İlçenin yukarısında güya seli önleyecek istinat duvarlarının bir kısmını yıktı.
Dere yatağı temizlenmediği için suyun debisi yükseldi, dağlardan getirdiği moloz sağa sola savruldu.
Sonra yarısı bitmemiş köprünün ayağında taşkın olmasın diye yığılmış dev kayaları top gibi önüne katıp dağıttı.
Buradan açtığı yoldan ilçenin içine daldı.
Kaymakamlık binasının hemen önünde bitmemiş istinat duvarını çökertti ve oradan ilçeye ikinci bir giriş yeri açtı.
Yine tamamlanamamış eski köprüyü yıkıp, parçalarını denize kadar sürükledi.
Yeni yapılan üçüncü ve en büyük köprünün ayakları neyse ki yıkılmadı. Ancak onun da kara bağlantıları bitirilmediğinden oraları eritip, köprüyü üzerinden geçilmez bir anıta çevirdi.
Allah’tan ilçe merkezini koruyacak istinat duvarlarının büyük kısmı bitmişti. Buraları yıkamadı.
Eğer onları da yıkmış olsaydı can kaybı geçen yıldan daha fazla olabilirdi.
Zira bu yılki yağış ve su kütlesinin oranının geçen yıldan daha fazla olduğu söyleniyordu.
DERS ALINMADI,
İŞLER VAKTİNDE BİTMEDİ,
ZARAR DAHA BÜYÜK OLDU
Netice itibariyle Bozkurt yine sular altında kaldı.
Bu sefer çamur ikinci kat balkonlara kadar çıkmadı.
Bodrum kat evlerinin bir kısmı kamulaştırıldığından burada yaşam yoktu. Su bastı ama can kaybı olmadı.
Ancak yine de 34 işyeri, 77 bina altı, İliş köyünde de 26 ev sele maruz kaldı.
Yollar yine bozuldu. Caddeler çamur deryası oldu. İlçe yine enkaz görünümüne döndü.
İşleri zamanında yetiştiremeyen kurumlar, yeterli ödenek çıkarmayan hükümet, pahalılık yüzünden iflas etmemek için iş bırakan, yavaşlatan müteahhitler yüzünden Bozkurt yine yaralandı, zara gördü, insanlar mağdur oldu.
Şimdi tekrar sil baştan yapılacak birçok şey. Ve daha pahalıya mal olacak.
TEKRAR EDELİM:
KRİZİ YÖNETMEK DEĞİL,
ÖNLEMEK ESASTIR
Eğer istinat duvarları zamanında bitseydi, köprüler tamamlansaydı ve dere yatağı temizlenseydi bu sel hiçbir zarar vermeden oradan akıp gidecekti.
Şimdi bakalım yeniden başlayacak çalışmalar zamanında bitirilecek mi?
Afet gelmeden önlemler alınacak mı?
Krizi yönetmek değil, krizi önlemenin asıl mesele olduğu anlaşılacak mı?
BAKAN KİRİŞCİ:
GENİŞ ÇAPLI ÇALIŞMA ŞART
Bölgede birçok şehri etkileyen sel felaketlerinde birçok bakan yerinde incelemeler yaptı.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci de Zonguldak ve Kastamonu’ya geldi.
Burada Habertürk TV için bir canlı yayın yaptık.
Kendisine ısrarla söylediğim şuydu:
Karadeniz bölgesinde dere yataklarına kurulmuş onlarca ilçe, binlerce ev var.
Bunlar için ne yapılacak?
Bakanlığına bağlı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün 2020 yılında hazırladığı taşkın ve sel raporunda çok ciddi uyarılar var. Bunların gereği yerine getirilecek mi?
“Durumun ciddiyetinin farkındayız. Artık sel, yangın, heyelan, deprem gibi afetlerle birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerek. Daha da önemlisi bunlara karşı önlemlerimizi almamız gerek.
Birçok bakanlığımızı ilgilendiren büyük çaplı bir çalışma yapmamız şart. Şehirleşme, altyapı, yol, tarım alanları… Tüm bunları dikkate alarak ciddi bir çalışmaya ihtiyaç var.
Bunu da gündeme getireceğiz. Cumhurbaşkanımıza konuyu arz edeceğiz.”