Türkiye’nin gastronomi konusunda en eski sivil toplum örgütü olan “Mutfak Dostları Derneği” geçtiğimiz günlerde Kastamonu’ya bir gurme gezisi düzenledi. Türkiye’nin alanında uzman birçok gurme, yazar, şef, işletme sahibi ve yemek uzmanını içinde barındıran dernek, uzun yıllardır özgün mutfağa sahip destinasyonlara tadım ve inceleme gezileri düzenliyor. Bu gezilerde amaç tabii ki herşeyden önce “iyi ve özgün yemek tatmak”. Bunun yanısıra gidilen bölgenin tarihi, kültürü, sosyal dokusu, sanatı ve bunların yemeğe yansıması inceleniyor. Genellikle kalabalık gruplar halinde yapılan bu geziler hem damaklara şölen, hem ruhlara ziyafet niteliğinde.
Dernek yöneticileri her yıl Türkiye’de ve dünyada yükselen gastronomi destinasyonlarını belirliyor ve o yıl yapacakları gezileri planlıyor. Özellikle özgünlüğü bozulmamış yerel ürünlerin ve zengin yerel mutfakların peşinde koşan dernek üyeleri, bu yıl yurtiçinde mutfağıyla öne çıkan destinasyon olarak Kastamonu’yu seçtiler. İlimizde faaliyet gösteren NOVITAS Turizm ile işbirliği içinde yapılan tur programıyla 3 gün boyunca ilimizi gezdiler, bol bol tadım yaptılar, her öğün ayrı bir yerel restoranda yemek yediler ve ilimizden çok memnun ayrıldılar.
Tur programı birinci gün karayoluyla Kastamonu’ya ulaşımı müteakip ünlü Kastamonu dönerinin yenmesiyle başladı. Akabinde tarihi ve turistik yerlerin gezilmesi ve araya serpiştirilen tadım seanslarıyla program gün boyu devam etti. Tiritçide tirit tadımı, pastırmacıda pastırma tadımı, çekme helva atölyesinde helva çekimi izlenmesi ve tadımı ve son olarak medresede çay ve alışveriş molasıyla devam etti. Grup akşam yemeğinde ise konakladıkları Uğurlu Konakları’nda birbirini izleyen yöresel menü tadımlarıyla bir şölen yaşadı.
İkinci günün sabah programında Pazar ziyareti vardı. Köylü pazarında taptaze bahçe ve tarla ürünleriyle karşılaşan misafirler, pek çok ürün alarak elleri kolları dolu ve mutlu bir şekilde ayrıldılar pazardan. Ardından Vedat Tek ziyareti vardı. Burada özellikle şapka müzesine hayran kaldı konuklar.
Öğle yemeği, günlerdir heyecanla bekledikleri kuyu kebabı idi. Ünlü bir mekanda yedikleri kebaptan çok hoşnut kaldı konuklar. Ardından Kastamonu’nun muhteşem doğasını ve İstiklal Savaşı’nın Kastamonu’ya ait onurlu tarihini tanıyacakları keyifli bir tur yapıldı. Küre, İnebolu, Türkocağı Binası, Abana, Bozkurt ve Devrekani üzerinden Kastamonu’ya dönüldü. Konuklar bu güzergahta Yaralıgöz geçidine hayran kaldılar ve burada verilen molada bol bol yayla balı ve kestane balı satın aldılar.
İkinci günün akşam yemeği Kurşunluhan’da idi. Burada yine çeşit çeşit soğuk ve sıcak yemekler ve Kastamonu mutfağının gözdeleri vardı. Yine çok memnun kalındı.
Üçüncü gün sabah kahvaltısı İksir Çiftliğinde köy ürünleriyle idi. Taze sağılmış süt, tazecik yumurtalar, siyez ekmeği, konukların aklını başından aldı. Kahvaltıdan sonra siyez tarlasında olgunlaşmakta olan başakları inceleyip bol bol fotoğraf çektiler ve gezinin bu doruk noktasının tadını çıkardılar. Büyük şehirlerde herkesin siyezi merak ettiğini ve “dokunmak” istediğini duymak bizleri şaşırttı şaşırtmasına ama düşününce bunun çok doğal olduğunu anladık. Zaten “ekoturizm” ya da “agroturizm” tam da bu değil midir? Kahvaltının üzerinden yarım saat anca geçmişti ki bu kez Daday’da etli ekmek keyfine buyur edildi konuklar. Onlar da afiyetle yendi ve övgüler aldı. Ardından olmazsa olmazımız Kasaba köyü Mahmut Bey Camii gezildi ve tabii gene hayranlık nidaları…
Akabinde Kastamonu’ya dönüş, son alışverişler, özellikle önceden sipariş edilmiş olan pastırmaların teslim alınması ve karayoluyla İstanbul’a yola çıkış….
Üç günün bilançosu, sayısız yöresel yemeğimizin ve ürünümüzün tadılması, tüm önemli tarihi ve turistik yerlerimizin gezdirilmesi ve inanılmaz ölçüde bir alışveriş yapılması. Koskoca tur aracı neredeyse alınan malzemeleri almayacaktı. Kişi başı çok yüksek bir harcama ortalamasıyla ayrıldı Kastamonu’dan grup. Kendileri mutlu olmalarının yanında, Kastamonu’ya da ciddi bir gelir bıraktılar. Böyle bir ticareti nasıl tanımlarsınız: Alan memnun, satan memnun.
Gastronomi turizmi, canlı örneğiyle böyle özetlenebilir. Dünyada ve Türkiye’de giderek önemi ve turizmdeki payı artıyor. Kastamonu’ya son yıllarda gelen turistler giderek daha fazla ve daha bilinçli bir şekilde yerel menüleri ve yerel ürünleri tercih ve talep ediyorlar. Mutfak Dostları örneğindeki gibi sadece “tatmak için” gelen gruplar şimdilik azınlıkta olsa da, iyi bir tanıtımla, yerli gastroturistler hızla Kastamonu’ya çekilebilir. Bu turistlerin şu ana kadar gözde destinasyonları Gaziantep, Hatay, Adana ve kısmen Ege illeri idi. Oysa bu turist grubu yeniliklere aç ve lezzet peşinde koşan, alım gücü yüksek bir grup. Nitekim Kastamonu’da gıda ürünlerinin dışında çok miktarda tekstil ürünü de satın alındı.
Mutfak Dostları Derneği’nin Genel Sekreteri Sayın Esin Sungur, geziyle ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Mutfak zenginliklerimizi, yeme içme ve sunma adabını ortaya çıkarmak, geliştirmek; mutfağımızın tanıtılmasını sağlamak, yeme-içme konularıyla ilgili gelişmeleri izlemek, yaymak ve sevdirmek amacıyla yola çıkmış, ülkemizin köklü sivil toplum kuruluşlarından biri olan Mutfak Dostları Derneği olarak 19-21 Termmuz tarihleri arasında Kastamonu ve çevre ilçelerinden İnebolu ile Daday’ı gezme ve yöresel lezzetlerini deneyimleme imkanı bulduk. Gezimizin mimarı, üyemiz Gülsen Kırbaş’ın rehberliğinde gerçekleşen gezimizde, Karadeniz ile İç Anadolu’nun bağlantısı noktası olan bu ilimizde kendine ait son derece nitelikli ve zengin bir mutfak kültürü olduğunu gözlemledik. Bölgenin coğrafi koşullarına uygun olarak tarım üretiminin halen devam etmesi, siyez buğdayı gibi çok özel bir ürünün geniş çaplı tarımının yapılması bizleri son derece memnun etti. Şehir içindeki Siyez Evi oluşumu bu memnuniyetimizi artırdı.
Yemeklerimizde yine memnuniyetle gördük ki, yörenin tüm ürünleri sunulan yemeklerde kullanılmakta, korunmakta ve konuklara en geniş şekilde anlatılmakta… Çağdaş ve yerel bir ambiyanstaki Kurşunlu Han, Kastamonu turizmi açısından önemli bir değer. Keza Uğurlu Konakları’nın yöresel yemekleri de birer kültür hazinesi niteliğindeydi. 13.yüzyıla uzanan mimari eserleri, çarşıları, restore edilerek günümüz hayatına kazandırılan konakları ile Kastamonu il merkezi örnek nitelikte. Bu çalışmaların artarak devam etmesi ve Kastamonu’nun iç ve dış gastronomi turizminde markalaşması bizlerin de büyük dileği.
Mutfak Dostları olarak büyük keyif aldığımız bir diğer noktanın da İksir Çiftliği olduğunu belirtmek isteriz. Siyez hasadı için vakit erken olsa da, tarlalarını görmek, çiftlikteki özenli çalışmaları yerinde incelemek ve bölgede çiftlik/atçılık ekseninde bir turizmin mevcut olduğunu görmek bizleri etkiledi. Anadolumuzun her noktasında şehirlerimizin kendi değerlerine Kastamonu ve Kastamonulular gibi gururla sahip çıkması, tanıtması ve konuklarla paylaşması, dernek olarak en büyük dileklerimizden biri…”
GÜLSEN KIRBAŞ