2018 Kastamonu Türk Dünyası Kültür Başkenti Kastamonu Komisyon toplantısı 8 Mayıs Salı günü Sayın Vali Yaşar Karadeniz’in başkanlığında yapıldı.
Toplantıya Sayın Vali’nin yanı sıra Belediye Başkanı, Vali Yardımcıları, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri, Kamu kurum ve kuruluşlarından ve komisyonlarından oluşan üyeler katıldı.
Aklın yolu bir Sayın Vali bu yılın devam ettirilerek bundan sonraki yıllarında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Ve senelerden beri yazdığımız bir konuya daha dikkat çekti Vali Karadeniz “Bizim en büyük eksikliğimiz Kastamonu halkının etkinlikleri takip etmemesi bunlara katılım göstermemesi tek eksiğimiz bu” dedi.
Evet, şu kadar konaklamalı turist derken bile ortada olan bir gerçek çok güzel vurgulanmış yöre halkı işin içine çekilemezse başarılı olma şansı o kadar düşük.
En son yaptığımız Güney Doğu gezisinde cadde de ilerlerken bir ticari taksi önümüzde durdu ve “Hoş geldiniz, umarım gezinizden memnun kalmışsınızdır, yardımcı olabileceğimiz bir şey var ise lütfen söyleyin” konuşması, bizlere hoş gelen bir ifade ile şehrine gelenlerin onlar için ne kadar önemli olduğunu vurgular gibiydi.
Turizm de hep ekonomik etkiler yazılır çizilir oysaki turizmin olmazsa olmazlarından birisi de sosyal etkileridir.
Sosyal etkilerden bazıları gelir artışı, eğitim, iş imkanları, yerel girişimlerin gelişmesine yol açması, yeni ekonomik girdilerin oluşması, kültürel yapının turistlerin ihtiyaçlarına göre adapte edilmesi vb.
Bu sosyo-kültürel olaylardan yöre halkının ne derece etkileneceği ise turist sayısı ve turizmin bölgedeki gelişme düzeyine göre farklılık yaratır.
Kastamonu insanı hep milletine devletine bağlı olarak tanımlanmış ve bunlardan bir yakınlık gördüğünde kendisini feda edecek kadar da sevgisini içinde özümseyen bir halktır.
İşin özüne buradan bakıldığında bürokratların evden-işe, işten eve gideninden daha çok kendileri ile bir sohbet edilmesini bir bardak çay ikram etmeyi çok sever.
Yakınlık ister, samimiyet ister, doğallık ister,birlikte oturup sohbet etmek ister ve bu davranışlarda tutarlılık, kararlılık ve devamlılık ister yapaylıktan ve doğallıktan uzaklaşan her şeyden de nefret eder.
Halkla olan ilişkilerde halkı aydınlatmak ve onlara etkinlikleri benimsetmek gerekiyor.
Bu organizasyonlarda ve etkinliklerde yer alan müdüründen memuruna kadar tüm kademelerinin yöre halkıyla esnafıyla birebir istişare etmesi yapılan katılımlardaki yoğunluğu artıracaktır.
“Duymak ve duyurmak” özellikle bu tür etkinliklerde önem taşımaktadır.
Düzenlenen yerel etkinliklerin, organizasyonların turistik çekicilik yaratan sosyal ve kültürel olaylar olarak algılanabilmesi için Kastamonu’da yaşayan herkesin yediden yetmişe bu olayların içine çekilmesi gerekiyor.
Olayların içine çekilmesi olayların içinde yer alabilmesi için ise duyması, benimsemesi ve ikna edilmesi gerekiyor.
İkna edilebilmesi için ise bu etkinlikleri düzenleyici kamu-özel sektör kişi ve kuruluşların yetkililerini yanında görmek istiyor zaten gazete okumayı çok sevmeyen bir millet olarak bu çeşit etkinlik haberlerini gazetelerden değil kendilerine yapılan ziyaretler ile öğrenmek ve bilmek istiyorlar.
Karşı karşıya gelinerek yapılan bir davet, sevgiile saygının, beceri ile iknanın birlikteliği ve herkesle empati kurarak yapıldığında başarı kaçınılmaz olur.
Çok şey istemiyoruz “Ne kadar samimiyet o kadar ikna”.
Bülend Çadırcıoğlu