CHP’nin İnsan Haklarından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Vuslat Atak, iktidarın “İnsan Hakları Eylem Planı’nı “gündem değiştirme çabası” olarak nitelendirdi; iktidarın, mevcut anayasayı uygulamayı büyük bir reform ve çağ atlama olarak sunduğunu belirtti ve “Çok bariz bir samimiyetsizlik, çok açık bir algı yönetimi ile şimdiye kadar niçin bu hakların kullanımının engellendiği gözlerden uzak tutulmak istenmiş, sanki şimdiye kadar başka bir parti iktidarda imiş gibi vaatlerde bulunulmuştur” dedi.
CHP’nin İnsan Haklarından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Vuslat Atak, iktidarın “İnsan Hakları Eylem Planı’ olarak açıkladıklarının zaten mevcut Anayasa’da yer aldığını söyledi.
Atak, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“2 Mart Salı günü AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı, mevcut anayasada tanımlanan ve iktidarın uyması gereken ama son yıllarda askıya aldığı temel hak ve özgürlükleri alt alta sıralayarak İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıklamıştır.
İktidar, adeta mevcut anayasayı uygulamayı büyük bir reform ve çağ atlama olarak sunmuştur. Çok bariz bir samimiyetsizlik, çok açık bir algı yönetimi ile şimdiye kadar niçin bu hakların kullanımının engellendiği gözlerden uzak tutulmak istenmiş, sanki şimdiye kadar başka bir parti iktidarda imiş gibi vaatlerde bulunulmuştur.
Artık herkesçe malum olduğu üzere AKP iktidarı eriyor ve tükeniyor, bu tükenişi durdurmak için gündemi değiştirmeye çabalıyor. Bu belgeyi özeleştiri belgesi olarak kabul ederiz; ancak insan hakları ve özgürlükler adına daha fazlası olduğunu söylemeyi zul sayarız.
7 yıl önce açıkladıkları eylem planının sunuş yazısında bir hedefleri vardı: AİHM’deki ihlal kararlarını azaltmak… Peki öyle mi oldu? O zamanlar AİHM’de Türkiye aleyhine açılan ve derdest olan dava oranı %11,3 iken bu oran 2020 verilerine göre %18’e çıktı. O zamanlar Rusya, İtalya, Ukrayna ve Sırbistan’dan sonra 5. sırada olan Türkiye bugün Rusya’dan sonra 2. sırada. 2005 yılında 55 bin insan cezaevindeydi 1 Ocak 2021 tarihi itibarıyla bu sayı 271 bine çıktı.
Mevcut anayasayı bile uygulamayan bir iktidarın şimdi ‘sivil ve demokratik’ bir anayasa yapmaktan bahsetmesi, açık ki dış kamuoyunda yıpranan imajın ve giderek artan baskının sonucudur. Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler nezdinde taraf olduğumuz ve yerine getirmekle yükümlü olduğumuz haklardır. Fazlası değildir, yeni hiçbir şey yoktur. Gösterişli şovlarla ekonomik buhrana dışarıdan para bulma çabasıdır.
AKP, MHP iktidarının yönetememe krizi derinleştikçe bir yandan saldırılarını artırmakta bir yandan da iç ve dış kamuoyunu oyalamaya yönelik reform, insan hakları ya da yeni anayasa söylemlerine sığınmaktadır. ‘Ben artık temel hakları engelleme suçu işlemeyeceğim’ demek istemektedir ki, bu konuda dahi inandırıcılığını, güvenirliliğini yitirmiştir.
Sanki; Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum rektör istemeyen, aşağı bakmayacağız diyen öğrenciler hukuksuzca şafak vakti gözaltına alınmamış, işkence görmemiş gibi,
Sanki; eril hukuk düzeninden ve cezasızlıktan güç alan erkek failler tarafından kadınlar öldürülmeye devam etmiyormuş, İktidarda buna seyirci kalmıyormuş gibi,
Sanki; 7 yıl önce attığı tweet nedeniyle halkın haber alma özgürlüğünü görev sayan ve bu nedenle gerçekleri yazan gazeteciler yargılanmıyormuş, tutuklu gazeteci sayısında dünya rekoru kırılmamış gibi,
Sanki; ülkede iş cinayetleri yaşanmıyor, pandemide işçisi, çiftçisi, esnafı bir insan hakları ihlali olan yoksulluk altında kıvranmıyormuş gibi,
Sanki, insan hakları örgütlerinin talepleri dikkate alınıyor, hak temelli gazetecilik yapanlara yeşil kod adlı ölüm ve tehdit mesajları gönderilmiyormuş gibi,
Sanki; gençlerimiz iş aramaktan umudunu kestiği için, intihar etmiyor, ekonomik buhran ve işsizlik nedeniyle yaşam hakkı ellerinden alınmıyormuş gibi,
Sanki; ülkede hukuk işliyor, seçilmişleri hukuksuzca görevden alıp, yerine kendi memurlarını kayyum atamıyorlarmış gibi
Sanki; liyakatsızlık, uzun tutukluluk süreleri, hak gaspları yaşanmıyormuş gibi,
Sanki, 19 yıldır tek başına iktidarda olan AKP tüm yaşanan ihlallere kendisi sebep olmamış gibi,
Sanki kaşının altında kirpiğin, kirpiğinin üstünde kaşın var diyen herkesi cumhurbaşkanlığına hakaret suçundan derdest edip, bu suçtan açılan davalarda rekor kırılmamış gibi,
Sanki AYM tarafından ihraçları hak ihlalidir kararı verilen barış akademisyenleri görevlerine iade edilmiş, yıllardır OHAL komisyonu kapılarında bekletilmiyorlarmış gibi,
Sanki haklarında hiçbir soruşturma olmayan, beraat eden, takipsizlik kararı verilen KHK mağdurları bu ülkede yokmuş gibi,
Açıklanan ve bizlere reform olarak sunulan İnsan Hakları Eylem Planı çok açık ve net gündem değiştirme çabasıdır.
Halkın gündemi açlık, yoksulluk, dayatılan güvencesiz ve esnek çalışmadır. KHK mağdurlarıdır. Kadın emeği ve bedenine yönelik gerici saldırılara karşı toplumsal cinsiyet mücadelesidir, İstanbul Sözleşmesinin korunmasıdır. Siyasallaşan yargıya karşı adalet, hak, hukuk mücadelesidir. Özgür, özerk, demokratik ve bilimsel üniversite mücadelesidir. Dört bir yanı saran yolsuzluk, ayrımcılık ve rant politikalarının teşhiridir. Gericiliğe karşı laiklik mücadelesidir. Bir arada ve kardeşçe yaşamın koşullarını yaratmaktır.”