Şırnak’ta valilik öncülüğünde, belediye, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Şırnak Üniversitesi ve Dicle Kalkınma Ajansı (DİKA) katkılarıyla gerçekleşen proje ile üniversite yerleşkesinde 500 metrekarelik alanda 15 dokuma tezgahında üretilen “şal şapik” kumaşı ihraç edilmeye başlanıldı…
Kastamonu kumaşının ihraç şansı yok mu?
(Okunduğunda hayran kalınacak bir haber…
İçinde “kamu işbirliği”, “yerel kalkınma”, “kadın girişimi”, “ihracat” ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye dair ne ararsanız var.
İnsan ister istemez kendi yöresinde de benzer başarı öyküsüne meylediyor…
Kastamonu kumaşı ihraç edilmesin mi?)
“Şal şapik” yerel bir kumaş…
Keçi tiftiğinden dokunuyor, kök boya ile renklendiriliyor, yıllarca bozulmuyor, yazın serin, kışın sıcak tutuyor.
15 usta öğretici ve 35 kursiyerin emeği…
İlk ihracat “50” bin dolar.
Yükte hafif, pahada ağır bir kumaş…
Metre fiyatı yurt içinde 500 lira ve yurt dışında 40 dolara alıcı bulan kumaşın, 15 metresinden 1 takım elbise üretilebiliyor.
(Projenin evveliyatında “Şırnak Nazmiye Demirel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi” bünyesinde açılan el sanatları teknolojisi alanında, döner sermaye işletmesi bünyesinde yöresel kumaş şal şepik üretimine başlanması var sanırım…
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in “Şal şepik üretimini, yüzyıllar öncesinden başlayan bir üretim geleneğinin yeniden canlandırılması, genç kuşaklara aktarılması ve ekonomiye kazandırılması bağlamında çok önemsiyoruz. Kumaşın üretim süreci, oldukça zahmetli… Üretim kapasitesinin artırılması için AR-GE çalışmaları devam ediyor. Kumaşın üretim maliyetinin azaltılması ve seri üretim yapılabilmesine olanak sağlayacak başlangıç ödeneğini okulumuza gönderdik. Şal şepik ile coğrafi işaret tescili için de başvuruda bulunduk. Meslek liselilerimizin ürettiği geleneksel kumaşın ihracatına başlandı. Pazarı genişleterek şal şepiğin tüm dünyaya açılmasına destek vermeye devam edeceğiz” sözleri takdire şayan.)
Şırnak kumaşı ihraç oluyorsa…
Kastamonu kumaşı da pekala ihraç olsa gerek.
Ki…
Kastamonu “dokuma merkezi” evvel zamanın.
İstememiz lazım…
Emek vermeden olmuyor.
Not: “Atatürk ve İstiklal Yolu Gastronomisi” nedir?…
Kağnı kolları yol boyu ne yediler ne içtiler?
Azıklarında ne vardı?…
Soluklandıkları hanlarda ne ikram edildi?
Seferberlik çıkınını biliyor muyuz?…
Balıkesir’de günümüzde de üretilen “seferberlik çöreği” var misal, Kastamonu’nun seferberlik çöreği ne idi?
İnebolu ekmeği, yumurta, kenevir yağı, reçel, yoğurt, Ecevit çorbası…
Nasıl ayakta kaldılar yol boyu karda kışta?
“Atatürk ve İstiklal Yolu Mutfağı”…
Layığı ile araştırılmayı bekliyor.
Ülkemizde kültürün sonu turizm elbette…
Ekonomi getirisi de olur.
(“Atatürk ve İstiklal Yolu” ibaresini özellikle kullandım…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ismi geçmediğinde, tarihsel arka plan eksik kalıyor çünkü.)
MUSTAFA AFACAN